Written by 14:10 HABERLER

Yunanistan’da kurtarma programı bitti, sömürü ve ekonomik baskı kaldı

Seyit ALDOĞAN
Atina

Türkiye’de döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve ekonomik gidişata ilişkin tartışmaların gündeme oturduğu bir süreçte, Avrupa Birliği (AB) ve Yunanistan hükümeti yetkilileri, “kurtarma programı”nın sona erdiğini açıkladı. Bu süre boyunca çoğu emekçilerin aleyhine 30 bin yasal düzenleme yapıldı, ancak „sona erdi“ denilen uygulamalar bitmedi. Sadece 2019 ve 2022 yılları arasında 40 milyar avroluk “tasarruf” hedefleniyor. Toplam borç ödemelerinin ise 2060 yılında tamamlanacağı hesaplanıyor. Veriler, bankalara yüzlerce milyar avro aktarılırken, Yunan emekçilerinin cebinden alınanın ise toplam borç miktarının üzerinde olduğunu ortaya koyuyor.

KRİZ ÖNCESİ SUYU BULANDIRMA POLİTİKASI
Krizin hemen öncesine bakalım… 2010 yılında krizin kapıya dayandığı süreçte Yunanistan hükümetleri, ülke ekonomisinin ve bankacılık sisteminin ne kadar güçlü olduğu propagandasını yapmaya devam ediyor ve hatta “yardıma ihtiyacımız yok” diyordu. Suyu bulandırdıkça bulandırıyor ve dibini iyice görünmez yapıyorlardı. Tıpkı bugün Türkiye hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı gibi. Erdoğan “Sizin dolarınız varsa bizim Allah’ımız var” derken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da hemen her gün yeni önlemler açıklıyor, bini aşkın yatırımcıya, uluslararası finans kuruluşuna ve tekellere güvenceler vererek, onlara sığınıyor. Bir yandan “IMF’yi attık bir daha geri getirmeyiz” derken diğer yandan faturası emekçilere çıkan özelleştirmelerle, zamlar ve vergilerle bizzat IMF’nin isteyeceği programlarını uyguluyorlar.
Öte yandan, sorunun temelinde yatan sadece borç verenlerin izlediği politikalar değil. Aynı zamanda borçlanmaya neden olan politikaların kimler tarafından yürürlüğe konduğu ve bu politikaları kimlerin yasallaştırdığı; dışa bağımlılığı kimlerin artırdığı da önemli.
Yunanistan’da uygulanan ve bugün “bitti” denen ekonomik kriz politikalarına tam da bu bağlamda bakmak gerekiyor.

30 BİN YASAL DÜZENLEME, 350’NİN ÜZERİNDE KANUN
SYRIZA hükümeti üç yıllık “kurtarma programı”nın bittiğini açıkladı. Gerek Başbakan Aleksis Çipras, gerekse hükümet yetkililerinin açıklamalarında bu politikaların tarih olduğu dile getiriliyor. Oysa gerçekler bunun tam tersi. Memorandum (AB ve IMF’nin dayattığı), politikalar istenilen biçim ve düzeyde yürürlükte oldukları ve bu doğrultuda güvenceler verildiği için “bitti“.
Yunanistan hükümetleriyle AB, IMF ve AB Merkez Bankasının imzalarıyla gündeme gelen programlar için 30 bin yasal düzenleme yapıldı. Bunlara Yunancada “Uygulama Kanunları” deniyor. Bu üç yıllık program için 350’nin üzerinde Uygulama Kanunu yasallaştırıldı.

UYGULAMALARIN HEPSİ EMEKÇİLERİN ALEYHİNE
SYRIZA öncesi yapılmayan özelleştirmeler yapıldı, vergiden muaf tutulan en düşük gelirler vergilendirildi, yeni vergiler getirildi, yakıttan temel tüketim mallarına kadar her şeye zam yapıldı, Katma Değer Vergisi yüzde 18’den yüzde 24’e çıkarıldı, kamuda yeni kesintilere gidildi, ücretler bir kez daha düşürüldü. Ayrıca bitti denen programın on yıllar boyunca devam etmesi de güvence altına alındı.
AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve AB Komisyonunun ekonomik ve parasal işlerden sorumlu üyesi Pierre Moscovici, yaptıkları açıklamalarda Yunan ekonomisinin denetim altında tutulacağını ve kontrolleri yapan ilgili yetkililerin Yunanistan’a gelmeye devam edeceğini açıkladı.

10 EYLÜL’DE DENETLEMEYE GELECEKLER
Açıklamalara göre, ilk denetim ekibi 10 Eylül’de gelecek. Bu denetimlerin toplam borçların yüzde 75’inin ödenmesine kadar devam etmesi, yapılan anlaşmaların maddelerinden birini oluşturuyor. Sadece 2019 ve 2022 yılları arasında 40 milyar avroluk “tasarruf” hedefleniyor. Toplam borç ödemelerinin ise 2060 yılında tamamlanacağı hesaplanıyor.
Moscovici, üç yıllık programın bitmesi nedeniyle yaptığı açıklamada “Denetimler durursa yeniden geriye döneriz. Programın bitmesi yolun bittiği anlamına gelmiyor” diyerek Yunanistan hükümetlerinin hazırlayacağı bütçelerin her 6 ayda bir AB onayından geçeceğini ekledi.

BORÇLAR AZALMADI, DAHA DA ARTTI
Birkaç örnek, Yunanistan’da yaşanan sorunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır;
2009 yılında kamu borçlarının Gayri Safi Milli Hasılaya (GSMH) oranı yüzde 129 olarak açıklanıyordu. Yani 298 milyar avro. Bugün ise yüzde 179 olarak hesaplanıyor ve 343.7 milyar avroya ulaşmış bulunuyor. (2018 Ekonomik Bütçe Raporu, sayfa 121, tablo 4.2). Bu rakamlara göre borçlar azalmamış, tersine artmış durumda.
Troyka (AB, IMF, AB merkez bankası üçlüsü) anlaşmalarına imza atmış olan bütün hükümetler aldıkları borçların ülke ekonomisini batmaktan, halkı ise açlık ve yoksulluktan kurtardığını iddia ettiler. Oysa bu konuda da rakamlar başka söylüyor: 2014 yılında Yunanistan Merkez Bankası başkanının Meclise sunduğu rapora göre, kriz başladığında  bankalar sistemini güçlendirmek ve ekonomik istikrar sağlamak gerekçesiyle bankalara paket ya da başka biçimler altında ödenen para 300 milyar avroyu buldu.
2018 yılında Yunanistan halkından; işçi ve emekçilerinden sadece vergilerle toplanacak olan paranın miktarı ise 48.2 milyar avro olarak hesaplanıyor (2018 yılı Bütçe Raporu, 59. sayfa)
Krizin başladığı 2010 yılından bugüne kadar Yunan halkından toplanan vergilerin toplam miktarı ise 423.056 milyar avro tutuyor. Bu süre boyunca işçi ve emekçilerin aylığının toplamı ise sadece 12.3 milyar (Bütçe Raporu sayfa 63).

EMEKÇİNİN CEBİNDEN TOPLAM BORÇTAN FAZLASI ALINDI
Bu veriler, Yunan halkının toplam borç miktarının üzerinde borç ödediğini ve aynı zamanda Troyka anlaşmaları ile ülkeye giren paranın işçi ve emekçilere harcanmadığını; tersine eğitimden, sağlığa kadar kesintilerin yapıldığını  ve sosyal güvenlik haklarının ortadan kaldırıldığını gösteriyor.
Bu durumda “Neden programlar bitti?” sorusu akla gelebilir. Borç verenler borçların geriye dönüşünün garanti altına alındığını ve programlandığını, yasal düzenlemelerin tamamlandığını görmüş ve ikna olmuş durumdalar. Bu durumda şimdilik yeni bir anlaşma ihtiyacı duymuyorlar.

İTHAKİ ADASI TAKTİĞİ
Başbakan Aleksis Çipras, kurtarma politikalarının bittiğini bugün İthaki Adası’ndan resmen açıkladı. Yunan mitolojisinde önemli bir yeri olan Homeros’un Odisseia destanında geçen ve Odisseus’un “kötü günlerin geride bırakarak” döndüğü İthaki’nin tercih edilmesi, bir iletişim oyunundan başka bir şey değil.
Çünkü Çipras, kurtarma programlarından geriye ne kaldığını açıklamıyor: İki milyona yaklaşan işsiz, kapısına kilit vurulan yüz binlerce esnaf ve küçük işletme, sosyal güvenlik sisteminin bütünüyle değiştirilmesi, emeklilik yaşının kadınlarda 65 erkeklerde 67’e çıkarılması, eğitim ve sağlık sisteminin bütünüyle paralı duruma getirilmesi, iş yasalarının değiştirilmesi, işten atmaların yasallaştırılması, aylıklarda yüzde 40 oranında kesintiler yapılması, sosyal hakların budanması, vergilerin yükseltilmesi ve yeni vergilerin getirilmesi, halkın parasıyla yapılan kamu kuruluşlarının yok pahasına satılması, ekonominin Troyka denetimine verilmesi, grevlerin zorlaştırılması, esnek çalışmanın yasallaştırılması, halktan toplanan paraların uluslararası finans kuruluşlarına verilmesi, ülkenin daha fazla borçlanması…

YUNANİSTAN İÇİN DE ‘BU ÜLKE HEPİMİZİN’ DEMİŞLERDİ
Bugün Türkiye’de “Hepimiz aynı gemideyiz” dendiği gibi Yunanistan halkına da “Bu ülke hepimizin” denmişti. Yunanistan’da son yıllarda yaşananlar Yunan halkına krizin faturası nasıl defalarca ödettirildiyse Türkiyeli işçi ve emekçilere de defalarca ödettirileceğinin işaretini veriyor.
Tabii Türkiyeli işçi ve emekçiler buna izin verirse…

Close