Written by 13:30 HABERLER

Sophie Scholl’un bir sosyal medya profili olsaydı

Lena Fiedler*

Genç bir kadın kameraya bakıp: „Şu anda kendimi biraz yalnız hissediyorum, Hans bile burada değil.“ Bir iç çekiş. „Armut likörü ve gerçek kahveyle, korkusuzca geleceğe bakarak suçluluk hissetmeden tekrar eğlenmeyi çok isterim.“ Normal bir yaşamı özleyen kadın, Beyaz Gül’ün direniş savaşçısı Sophie Scholl. Video, Instagram kanalı @ichbinsophiescholl’da bulunabilir. Elbette bu onun kanalı değil: Sophie Scholl, erkek kardeşi ve Beyaz Gül’ün diğer destekçileri ile birlikte Nazi rejiminin devrilmesi çağrısı yapan broşürler dağıttıktan sonra 1941’de Naziler tarafından öldürüldü. Ancak Scholl’un düşünceleri ve deneyimleri, sanki Instagram o zamanlar da varmış gibi ve başarılı bir şekilde anlatılıyor. Birkaç gündür çevrimiçi olmasına rağmen, 340 binden fazla kişi tarafından takip ediliyor.

SOPHİE 4 MAYIS’TAN BERİ SOSYAL MEDYADA

„@Ich bin Sophie Scholl“, SWR ve BR tv kanalları tarafından, Sophie Scholl’un 100. doğum günü vesilesiyle (9 Mayıs’ta) hayatının son on ayını gerçek zamanlı olarak anlatan bir proje olarak ortaya çıktı.

Scholl, 4 Mayıs’tan beri her gün bir şeyler paylaşıyor. Nazi dönemindeki günlük hayatından hikayeler ve fotoğraflar: Münih’e nasıl geldi ve üniversite öğrenimine başladı ve sonunda kardeşinin yanında nasıl bir direniş savaşçısı oldu… İlk bildirileri yüksek sesle kameraya okuyor, kardeşini fikirlerinde cesaretlendiriyor ve sonunda kendisi cesurca harekete geçiyor.

İsviçreli aktris Luna Wedler, Sophie Scholl’u coşkulu haliyle ama erişilebilir şekilde canlandırıyor.

Gönderilerinin altına birçok kişi projenin çok güzel olduğunu düşündüklerini ve sadece bu nedenle Instagram hesabı açtıklarını yazıyor. Sophie Scholl’un hayatıyla ilgili halihazırda üretilmiş kitap ve filmlerin yanı sıra, gençleri bulundukları yerden, yani sosyal ağlardan toplayan bir proje başlatma fikri işe yarıyor gibi görünüyor.

COŞKULU VE ERİŞİLEBİLİR

Videolarda ona kişisel olarak çok yaklaşıyor ve hayatından okul kitaplarına girmeyen detayları öğreniyorsunuz. Mesela flüt çalmayı ne kadar seviyordu. Ya da kardeşi Hans’ın ona „Soffer“ dediğini. Ne kadar yaşam doluydu. Ve aşk hakkında neler düşünüyordu. Onu sadece politik bir direnişçi olarak değil, aynı zamanda umutları, korkuları ve hayalleri olan bir insan olarak daha iyi tanıyorsunuz.

Instagram kanalında yer alan videolar, fotoğraflar ve gönderiler arşiv malzemesi ve resimlerden oluşuyor ya da Sophie Scholl’un 1937’den 1943’teki öldürülmesine kadar yazdığı mektup ve notlara dayanıyor. Ancak, videoların düşündürücü etkisini herkes kavramamış gibi görünüyor: Takipçilerin bazıları Sophie Scholl’u yaşayan biri olarak düşünüp, gönderilerin altına; „Münih’te dikkatli ol sevgili Sophie, orada hapisteydim“ veya „Lütfen bildiri dağıtmayın.“ gibi yorumlar yazıyorlar. Sophie Scholl’u Instagram gibi bir platformda canlandırma girişimi onun anısına uygun olabilir mi? Elbette tarih güzel ve çekici bir şekilde de anlatılabilir. Bunu, özellikle kitaplara doğrudan ulaşamayan insanlara erişebilmek için yapmanız gerekiyor.

Proje, Beyaz Gül’ün tarihsel olarak araştırılmasıyla karşılaştırılabilir olmasa bile (araştırmada konuyla aradaki mesafe ön şarttır) proje, okulda Nazi dönemiyle ilgili yeterinden fazla bilgi edindiklerini düşünen insanlar açısından bile ilgi uyandırmayı başarıyor. Bu, özellikle Almanya’daki korona inkarcılarının ve komplo teoricilerinin, direnişin siyasi mirasını devralmaya çalıştığı şimdiki dönemde çok daha değerli.

QUERDENKERLER’E CEVAP GİBİ

Kasım 2020’de Kasselli Jana, Enfeksiyon Koruma Yasası’na karşı broşürler dağıttığı ve etkinlikler düzenlediği için, bir Querdenker eyleminde kendisini Sophie Scholl ile karşılaştırdı. Kesinlikle bu tür videolar Instagram’da binlerce kez paylaşıldığı için, bu saçmalığa karşı koymak mantıklı. Beyaz Gül’ün geçmişiyle daha fazla ilgilenmek için Instagram’da dolaşan bu dizi merak uyandırabilir.

Dizi konusundaki çalışmalar daha önce başlamış olsa da, şimdi proje, sani Querdenkerler’e yanıt için hazırlanmış gibi görünüyor. Instagram birçok kişi tarafından kendini pazarlama ve reklamcılık için kullanılsa da, siyasi alışveriş için bir platform olamayacağı anlamına gelmez. Pek çok insan sosyal medyayı “kamulaştırma eylemleri için harekete geçin” veya “Hanau’da öldürülenlerin isimlerini paylaşın” gibi protestolar için kullanıyor.

Belki de bu durumda, iletişim bilimcisi Marshall McLuhan’ın söylediği: „Araç, mesajdır.“ Çünkü bir ifadenin içeriği, iletildiği ortamdan etkilenir, ancak onun tarafından belirlenmez. „Ich bin Sophie Scholl/Ben Sophie Scholl“ serisi, yüzeysel bir platformda yayınlandığı için yüzeysel olmak zorunda değil. Dizinin eğlence ve politik eğitim arasındaki dengeyi ne kadar iyi koruyabileceğini göreceğiz. Buradaki zorluk, Scholl’un sözlerini olabildiğince çok kişi tarafından paylaşılabilecek şekilde hazırlamaktan daha fazlası. Takipçiler için tarihsel bir bağlamda bu sözleri bulmak önemli. Fikirlerin hızlı bir şekilde dolaşımını sağlayan ancak bağlayıcı eylemlere zorlamayan bir platformda ancak böylece değeri artar.

Dizi aynı zamanda kamu yayıncılarının gençlere yönelik içeriği başarılı bir şekilde dijitale aktarmaları açısından bir deneydir. Bu, önümüzdeki on ay boyunca işe yararsa, proje, tanıkların ölmesi nedeniyle artık hikayelerini anlatamayacakları sorunuyla giderek daha fazla mücadele etmek zorunda kalan bir hatırlama kültürü için çığır açacak.

(* Neues Deutschland“tan çeviren: Semra Çelik)

Close