Yücel ÖZDEMİR
Avrupa Birliği’nin son yıllarda düzenlediği zirvelerde değişmeyen konuların başında, Türkiye ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşan sığınmacıların engellenmesi geliyor. Türkiye ile yapılan anlaşma sayesinde, şimdilik gelenlerin sayısını azaltmayı başaran AB’nin yeni hedefi ise Akdeniz üzerinde gelenleri minimum seviyeye düşürmek.
Perşembe günü Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmede, Türkiye üzerinden sığınmacıların AB’ye geçişini bir kez daha güvence altına alan Almanya Başkanı Angela Merkel, Malta’ya geçerek zirvede AB liderleriyle bir araya geldi ve bilgi verdi. Zirvede AB liderleri tarafından karar altına alınan 9 maddelik ‘Malta Plan’ı ile Akdeniz üzerinden sığınmacı akınını durdurmak hedefleniyor.
SAVAŞIN ORTASINDA MÜLTECİ KAMPI
Planın özünü, Libya’dan yola çıkan sığınmacıların Malta karasularına girmeden engellenmesi oluşturuyor. Bu nedenle insani değil polisiye önlemler dikkat çekiyor. Asıl hedef sığınmacıları, Türkiye’de yapıldığı gibi, Libya’da tutmak. Bunun için de AB, Libya sahil güvenliğini yeniden donatacak, gerektiğinde sahil güvenliğini kendisi üstlenecek. Ayrıca, Libya’da sığınmacı kampları kurulacak. Bu başarılamadığı takdirde ise başka Kuzey Afrika ülkeleriyle anlaşmalar yapılacak ve kamplar bu ülkelerde inşa edilecek. Libya’daki sığınmacılar da bu ülkelere götürülecek.
9 maddelik planda iki madde oldukça dikkat çekici. Bunlardan birincisi „Libya yönetimiyle iş birliğinin güçlendirilmesi”. Ortada ciddi bir yönetimin olmadığı, her bölgesinde başka bir gücün hakim olduğu Libya’dan, AB’ye sığınmacı akınını engellemesini beklemek epey ciddiyetsiz bir durum. Yıllar boyunca Kuzey Afrika’da adeta AB’nin „kapı bekçiliği“ni yapan Muammer Kaddafi yönetimini beğenmeyerek rejim değişikliğine giden AB ülkeleri ve müttefikleri, şimdi Erdoğan gibi, sığınmacı akınını durduracak bir lider yaratma peşine düşmüş görünüyor. Ancak, Libya’nın içinde düştüğü kaotik durumdan kurtulması daha yıllar alacağına göre bu zor görünüyor.
SAĞ OLARAK GELECEKLERİ ‘MİNİMUM’A DÜŞÜRMEK
Dikkat çeken ikinci madde ise, “Akdeniz üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen sığınmacıların tehlikeler konusunda bilgilendirileceği”…
Derme çatma teknelere binip Malta’ya doğru yolculuğa çıkan her sığınmacı sonunda bir ölümün olacağının farkında. Ama buna rağmen AB liderleri, çaresizliğin onları bu tehlikeli yolculuğa çıkardığı gerçeğini görmek istemedikleri için yeniden bir bilgilendirme yapacaklar…
Sadece Libya değil, yoksul Afrika ülkelerinde savaşlar, yoksulluk ve sefalet bitmeden bu tehlikeli yolculuk hep devam edecek. Bunu AB liderleri de biliyor. İstedikleri Akdeniz’den, en yakın komşu ülkeler olan Malta ve İtalya’ya gelecek olanların sayısını minimuma düşürmek…
Bu “minimum” politikasında sağ değil, ölü olarak Malta ve İtalya sahillerine vurmak da var.
Zira son bir kaç yıldır izlenen politikalar, Malta ve İtalya sahillerini sığınmacı mezarlığına çevirmiş durumda.
KADDAFİ GİTTİ, KİRLİ PAZARLIK SÜRÜYOR
Avrupa’ya sığınmacı akını rotalarına bakıldığında iki büyük kapı dikkat çekiyor. Bunlardan birincisi Türkiye, ikincisi de Akdeniz. Akdeniz’deki en büyük rotayı, Libya üzerinden Malta ve İtalya’ya geçişler oluşturuyor. Batı Afrika’dan Kanarya Adaları’na geçişi sağlayan rotayı saymazsak, diğer önemli rota ise Fas üzerinden İspanya’ya geçişler rotası. Ancak bu rotadan Avrupa’ya geçişler oldukça az.
Bu nedenle AB’nin bütün dikkati şimdi Libya üzerinden Malta ve İtalya’ya geçişleri sağlayan „Merkez Akdeniz Rotası”nı engellemekte. Resmi rakamlara göre geçen yıl toplam 180 bin sığınmacı Malta ve İtalya’ya ulaşmış. 5 binden fazlasının ise sadece cesedi ulaşmış.
Henüz yılın başında olduğumuz halde bu yıl içinde ölenlerin sayısı yaklaşık 250. Türkiye rotasının kapanmasıyla birlikte Libya üzerinden geçmek isteyenlerin sayısında artışın olacağı tahmin ediliyor.
LİBYA’DA 350 BİN MÜLTECİ BEKLİYOR
Değişik kaynaklara göre, Libya’da 350 bin sığınmacı Avrupa’ya geçmek için fırsat kolluyor.
Bunun farkında olan İtalya’nın yeni Başbakanı Paolo Gentiloni, AB Zirvesi’nden önce Libya Başbakanı Fayiz Sarrac ile bir anlaşma imzaladı. Buna göre İtalya, sığınmacıları durdurması için maddi yardım yapacak.
Kaddafi ile Berlusconi arasında yıllar önce yapılan kirli pazarlık şimdi sadece ülkenin bir bölümünü elinde tutan yönetimle yapılıyor ve sığınmacıları durdurma planını hayata geçirmeye çalışacaklar. Ancak tutması oldukça zor görünüyor.
Sığınmacılara yardım örgütü Pro Asyl’in de ifade ettiği gibi, hiçbir güvencenin ve hakkın olmadığı Libya’dan sığınmacıları durdurmasını beklemek, Avrupa’nın sığınmacılar politikasının geldiği dip noktayı yeterince ortaya koyuyor.
Almanya, Fransa ve Hollanda’da önemli seçimlerin yapılacağı bu yıl içinde, AB iç dengeleri değiştirmeme adına en temel sığınma haklarını rafa kaldıracak, kaos, şiddet ve çatışmanın olduğu ülkelere bekçilik görevi vermeye devam edecek.
Bu, sığınmacılar sorununu çözme yerine, kendi sınırlarının dışına atarak otoriter rejimlere havale etmekten başka bir şey değil.