YÜCEL ÖZDEMİR
Avrupa Konseyi belendiği gibi, Ukrayna ve Moldovya’ya AB aday üyeliği statüsünün verilmesini önerdi. Gürcistan’a ise sadece AB üyeliği için bir perspektif sundu. Yani kapıyı kapatmadı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Mario Draghi’nin Romanya Başbakanı Klaus Iohannis’i de alarak Kiev’e dün yaptıkları ziyaretin akabinden AB Komisyonunun bu adımı atacağı belli idi. Başka bir değişle, Rusya ile savaş halindeki Ukrayna’nın, hiç bir kriteri yerine getirmediği halde AB’ye davet etmek için güçlü bir siyasi iradenin olduğunun mesajı ziyaretle verilmiş oldu. Ziyaretin temel maksadı da asıl olarak bu idi.
Savaşın, ekonomik sorunların, yolsuzluk ve rüşvetin bol olduğu iki ülkenin, bugüne kadar sıralanan Maastrich ve Kophenag kriterlerinden muaf tutularak iki ülkenin aday üyeliğe önerilmesinin arkasında asıl olarak politik çıkarlar ve nedenler yatıyor. Brüksel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın Avrupa değerlerine ve standartlarına uyma arzusunu açıkça ifade ettiğini, bu nedenle aday statüsüne sahip olması gerektiğini söyledi. Von der Leyen konuşmasında işi abartacak düzeye de çıkararak, “Ukraynalılar Avrupa perspektifi için ölmeye hazır. Avrupa rüyasını yaşamalarını mümkün hale getirmek istiyoruz” dedi.
23-24 Haziran’da toplanacak AB Zirvesi’nde AB Komisyonunun yaptığı öneri çerçevesinde Ukrayna ve Moldovya’ya aday üyelik için yeşil ışık yakması bekleniyor. Ukrayna’ya “aday üyelik” statüsünün verilmesini daha önce “tarihi gün” olarak niteleyen Devlet Başkanı Volodemir Zelenskiy, liderlerden de benzer karar beklediklerini söyledi.
Ukrayna, AB’ye adaylık başvurusunu 28 Şubat 2022’de, Moldova ve Gürcistan ise 3 Mart 2022’de yapmıştı.
AB’DE FARKLI GÖRÜŞLER VAR
Ekonomi, temek hak ve özgürlükler başta olmak üzere bir çok alanda AB’nin belirlenen kriterlerine uymayan iki ülke için aday üyelik statüsü önerisi yapılması konusunda AB içinde farklı görüşlere neden oldu. Alman basınında yer alan haberlere göre Hollanda, İspanya, Portekiz ve Danimarka iki ülkeye aday üyelik statüsünün verilmesine karşı. Doğu Avrupa ülkeleri ise aday üyelik statüsüne destek veriyor. Bu konuda bazı temaslar da yapıldı.
Dört ülkenin itirazlarının zirveye kadar giderilmesi bekleniyor. Bu ülkelerin eleştirilerinden birisinin sırada bazı Balkan ülkeleri olduğu halde Ukrayna ve Moldovya’ya öncelik verilmesinin doğru olmayacağı. Türkiye 1999, Sırbistan 2012, Kuzey Makedonya 2005 ve Karadağ 2010 yılından bu yana AB üyelik için bekliyor. Ayrıca her iki ülkenin ekonomik olarak zor durumda olduğu, dolayısıyla AB’ye yük olacakları ifade ediliyor. Özellikle Almanya, Fransa ve İtalya’nın yeşil ışık yakması nedeniyle bu ülkelerin itirazının çok fazla uzun sürmeyeceği tahmin ediliyor.
UZUN İNCE BİR YOLCULUK
Ukrayna ve Moldovya’ya “aday üyelik” statüsünün verilmesi durumunda bu ülkelerin kısa sürede birliğe üye olacağı anlamına gelmiyor. Bu nedenle üyelik sürecinin politik gelişmeler ve savaşın seyrine bağlı olarak uzun ya da kısa sürmesi mümkün olabilir. Süreç asıl olarak her iki ülke üzerinde AB’nin etkisini artırmak üzere kullanılacak. Rusya ile gerilim nedeniyle NATO üyesi yapılamayan her iki ülkenin “aday üyelik” statüsüyle daha fazla AB’ye bağlanması hedefleniyor.
Ancak, sürecin kısa sürmesi de beklenmiyor. Bu konuda Türkiye’nin aday üyelik süreci örnek olarak gösteriliyor. 1999’da Helsinki’deki zirvede aday üyelik statüsü verilen Türkiye ile müzakerelere ilk olarak Ekim 2005’de başlanmıştı. Buna rağmen yaklaşık 23 yıllık süreçte tam üyelik yönünde fazla bir ilerleme sağlanabilmiş değil. Benzer bir sürecin her iki ülke için de olabileceği de ileri sürülüyor. Ancak, Rusya’nın tutumuna bağlı olarak AB’nin Ukrayna ve Moldovya’yı askeri ve ekonomik olarak korumaya almak için sürecin tahmin edilen de kısa sürmesi de olasılıklar arasında. Ukrayna’nın 40 milyon, Moldovya’nın 2,6 milyon nüfusu bulunuyor.
Son haftalarda yapılan kamuoyu yoklamalarında Almanya’da halkın büyük çoğunluğu Ukrayna’ya “aday üyelik” statüsünün verilmesinden yana.