Alman basınında yerel seçimlerde yenilen Erdoğan’ın muhalefete yönelik baskıyı arttırarak iktidarda kalmanın hesaplarını yapacağına dair değerlendirmeler dikkat çekti.
YÜCEL ÖZDEMİR / Köln
Pazar günü yapılan yerel seçimlerde Erdoğan ve partisi AKP’nin yenilgisi, CHP’nin tarihi başarısı Alman basınında geniş bir şekilde yer aldı. Erdoğan’ın geçen yıl yapılan başkanlık seçimlerinden sonra 2028’e kadar iktidarda kalmak istediğine işaret eden basın, bu sürecin Erdoğan için zorlu geçeceğine dikkat çekildi.
Ekonomi ağırlıklı Handelsblatt gazetesinde “Erdoğan’a yerel seçim darbesi, İstanbul’da şans tanınmadı” başlığıyla yayınlanan haberde, seçimlerin Erdoğan’ın kurduğu Cumhur İttifakı için bir “dönüm noktası” olacağına işaret ederken, Süddeutsche Zeitung’dan Raphael Geiger’in İstanbul’dan yazdığı “Bugün tek adam rejimi sona erdi” başlıklı haber-analizde “31 Mart Erdoğan döneminin sonunun başlangıcı” değerlendirmesi yapıldı. Tagesspiegel gazetesinde yer alan haberde de “sonun başlangıcı”na dikkat çekildi.
FAZ: SİYASİ TABLO DEĞİŞİM POTANSİYELİNE SAHİP
Muhafazakar Frankfurter Allgemeine Zeitung’un internet sayfasında Friederika Böge’nin kaleme aldığı yorumda Erdoğan’ın seçimlerde aktif olarak çalıştığına dikkat çekilerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Seçim sonuçları halkın yüzde 67 civarındaki yüksek enflasyondan duyduğu büyük memnuniyetsizliğin göstergesi. Çalışan nüfusun yarısından fazlasının aldığı asgari ücret, bırakın kira ve giyim masraflarını karşılamayı, artık bir ailenin sağlıklı bir şekilde beslenmesine bile yetmiyor. Geçen yıl mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında da durum daha iyi değildi. Ancak o dönemde Erdoğan yine de seçmenlerini oyalamayı başarmıştı.”
Der Spiegel’in internet sayfasında “Erdoğan İstanbul’u almak istiyordu, ama başaramadı” başlığıyla yayınlanan “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir yıl sonra yapılan yerel seçimler, Erdoğan için bir nabız yoklaması olarak görülebilir ve bu yoklama sonucu iyi görünmüyor” değerlendirmesi yaptı.
RND: DÖRT YILDA ÇOK ŞEY OLABİLİR
Değişik gazetelerin bağlı bulunduğu Redaktions Netwerk Deutschland (Almanya Redaksiyon Ağı-RND) tarafından yayınlanan “Erdoğan için ağır yenilgi” başlıklı analiz Erdoğan’ın seçim yenilgisinden sonra atacağı adımlar üzerinde duruldu. Yorumda şu değerlendirme yapıldı: “Bundan sonra Erdoğan’ın yerel seçim sonuçlarını nasıl yorumlayacağı ve anayasa reformu planlarını devam ettirip ettirmeyeceğini görmek ilginç olacak. Ancak net olan bir şey varsa o da 2012’den bu yana bir düzine seçim kazanan ‘yenilmez Erdoğan’ efsanesinin çatırdamaya başladı”.
RND’de Gerh Höhler tarafından kale alınan “Erdoğan’ı gözden çıkarmak henüz erken” başlıklı yorum yazısında “Erdoğan yüksek bir kumar oynadı ve kaybetti. Erdoğan fiyaskonun sorumlusu olarak zayıf adayları gösteremez. Beceriksiz parti stratejistlerini de suçlayamaz. Seçim kampanyasına çok fazla dahil oldu. Sadece İstanbul’da altı miting yaptı” denildi.
Türkiye’deki gelişmeleri uzun yıllardır takip eden Höhler, önümüzdeki dört yıl içinde çok şeyin olacağına da işaret ederek şunları yazdı: “Erdoğan’ın bu yenilgiden ne gibi sonuçlar çıkaracağını zaman gösterecek. Artık demokrasi ve hukukun üstünlüğü değerlerine geri dönmesi pek olası değil. Kendisine daha fazla güç ve bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapma imkanı sağlayacak Anayasa reformu planlarına devam etmesi daha muhtemel. Muhalefet, muhalifler ve insan hakları savunucuları üzerinde baskıyı artacak gibi görünüyor. İstanbul’u kazanan İmamoğlu, Erdoğan’a ciddi bir rakip olduğunu kanıtladı. Şu anda cumhurbaşkanlığı için olası bir aday. Ancak Erdoğan’ın görev süresi 2028’e kadar devam ediyor, dört yıl içinde çok şey olabilir.”
İKTİDARI SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN RFORMLAR, DEMOKRASİNİN GELECEĞİ ANLAMINA GELMEYECEK
Gerçekten de dört yıl içinde çok şey olabilir. Bu nedenle tekrardan piyasaya sürülen “sonun başlangıcı” eksenli tanımlamaların bir kısmı geçen yıl yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesinde de yapılmıştı. 2002’den bu yana iktidarda olan Erdoğan ile ilk yıllara gayet uyumlu bir ilişki sürdüren Almanya ve AB sonraki yıllarda zaman zaman tansiyonun yüksek olduğu dönemler yaşadı. Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in gözaltın alınıp tutuklanmasından sonra ilişkilerdeki gerilim adeta zirveye çıktı. Kamuoyunda ise özellikle Gezi direnişiyle birlikte başlayan Erdoğan’ı eleştiren yazıların sayısı arttı. Bütün bunlardan ötürü Almanya’da geçen yıl Erdoğan’ın iktidarı kaybetmesi yönündeki beklentiler epey yükselmişti.
Yerel seçimlerden sonra verilen haberlerde, yapılan yorumlarda bu beklenti yeniden güç kazandı. İktidarı kaybetmekle karşı karşıya görünen Erdoğan’dan AB’ye uyum, düşünce özgürlüğü konusundaki beklentiler, Batı ile ilişkileri daha fazla ykınlaştırma gibi konular üzerinde pek durulmadı. En dikkat çekici ortak değerlendirme, Erdoğan’ın kurduğu ittifak açısından pazar günkü yerel seçimlerin bir “dönüm noktası” olduğu yönünde idi. Son seçimlerde de kurduğu itifak sayesinde cumhurbaşkanlığını az bir farkla kazananan Erdoğan’ın imajı bu seçimlerle iyice sarsılmış görünüyor.
Bir zamanlar atıln “Boğazın güçlü lideri”, “Tek başına ülkeyi yöneten adam” başlıklarının yerine sarsılan bir Erdoğan profili çiziliyor. Bu nedenle Almanya ve AB başta olmak üzere Batılı ülkeler, dört yıl içinde Erdoğan ile ilişkilerini bugüne kadar olduğu gibi bir denge üzerinde sürdürmeye devam edecekler. Eli zayıflayan, iktidarı sarsılan Erdoğan ise bu sürede özellikle İsrail ve Batı karşıtlığı konusunda Yeniden Refah Partisi’nde kaptırdığı taraftarlarının bir kısmını geri kazanmak için görünüşte de olsa Batı ve AB karşıtı söylemlere sarılabilir. Seçimler yaklaştıkça bu konuda sert bir söyleme sarılabilir. Özellikle 2018’deki seçimler öncesinde bu yola başvurmuştu.
Ancak, Gerd Höhler’in de işaret ettiği gibi Erdoğan kendisini iktidarda tutacak reform sürecini başlatabilir, ancak bunun demokrasiye dönüş olması yönünde olması beklenmiyor. Tersine, bütün muhalefete yönelik baskıyı arttırarak iktidarda kalmanın hesaplarını yapacağı bugünden söylenebilir.