Written by 14:39 HABERLER

Almanya Akdeniz’deki gerilimin tam ortasında

Türkiye ile Yunanistan arasında Akdeniz’de yükselen tansiyonun en çok ilgilendirdiği ülkelerin başında Almanya geliyor. Her iki ülke ile hem askeri hem de ekonomik ilişkilere sahip olan Almanya, taraflar arasında muhtemel bir savaşta kaybedeceğinin farkında. Bu temelde yapılan arabuluculuk görüşmelerinden bir sonuç çıkmadı. Bir yandan çatışma ve gerilimi önleme rolü oynayan Almanya, öte yandan da silah satışından vazgeçmeyerek ve kendi karı uğruna yıllardır her iki ülkeyi de silahlandırarak adeta ektiğini biçiyor.

Türkiye ile Yunanistan arasında Akdeniz ve Ege’de tansiyon yükseliyor. Yaz aylarında deniz sahası ve Doğu Akdeniz’de çıkarılacak doğal gazın hangi rotadan Avrupa’ya sevk edileceği üzerinden başlayan tartışma, tarafların savaş gemileri ve uçaklarını hareketlendirmesine neden oldu. Özellikle Türkiye son haftada bununla da kalmayarak, karadan Yunanistan sınırına asker göndermeye başladı. Her iki ülke egemen sınıfları yıllardır canlı tutmaya çalıştıkları önyargıları yeniden kaşıyarak halk arasında milliyetçiliği körüklüyor.

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları üzerinden süren çıkar çatışması ve emperyalist paylaşım hesapları üzerinde artan gerilimde AB ülkeleri arasında farklı yaklaşımlar söz konusu. Bu ülkelerin başında AB’nin liderliğine oynayan Almanya ve Fransa geliyor.

Özellikle her fırsatta AB’de ortak dış politika oluşturulması çağrısı yapan ve buna bağlı olarak Avrupa ordusunun kurulmasını hararetle savunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Almanya’ya haber vermeden Kıbrıs’a iki savaş, bir nakliye uçağını göndermesi, Yunanistan’a her açıdan açıktan destek vermesi yangına odun taşımaya benziyor.

Fransa, Kıbrıs ile “özel güvenlik anlaşması” imzalayarak, Akdeniz’de Almanya’ya göre elini güçlendirmiş durumda. Akdeniz üzerine egemenlik kurmak isteyen Fransa benzer bir tutumu Libya ve Lübnan’da da sergiliyor.

Genel olarak bölgede tansiyonu düşürme, taraflar arasında arabuluculuk yapma misyonu üstlenen Almanya ise yürüttüğü görüşmelerin ardından Türk ve Yunan tarafların NATO düzleminde teknik konuları görüşmek üzere bir araya gelmesini sağladı. Ancak henüz bir başarı elde etmiş değil. Zira Yunanistan, Türk gemilerinin geri çekilmesini şart koşarak, geri adım atmayacağı mesajını verdi.

Almanya ile Fransa’nın Türkiye üzerinden farklı Akdeniz politikalarına sahip olmasının elbette nedenleri var. Bunların başında, Almanya’nın her iki ülke ile olan ticari ve siyasi ilişkileri geliyor. AB içerisinde Türkiye ile en kapsamlı ekonomik, askeri ve siyasi ilişkilere sahip ülke olan Almanya’nın tansiyonu düşürerek, sorunun diyalog yoluyla çözülmesinde pek çok açıdan çıkarı var. Resmi verilere göre Almanya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 40 milyar Euro. Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ülkelerin başında Almanya geliyor. Son verilere göre 7 bin 400 Alman firması Türkiye’de faaliyet sürdürüyor ve Almanya’da Türkiye’ye doğrudan yatırım yapan ülkeler sıralamasında en başta yer alıyor. Bunların yanı sıra Almanya’da 3 milyonun üzerinde Türkiye kökenli, 360 binden fazla Yunanistanlı yaşıyor.

Keza Türkiye’nin en çok silah satın aldığı ülkelerin başında yine Almanya geliyor. Almanya 2019’da Türkiye’ye toplam 250,4 milyon Euro değerinde silah satılmasını onaylamıştı. Yine Türkiye, 2018’de Almanya’nın yurtdışına sattığı silahların üçte birini almıştı. Federal Ekonomi Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre 2018’de Türkiye Almanya’dan toplam 242,8 milyon Euro değerinde silah satın aldı. Bu da hükümetin önceden silahlanma için kesenin ağzını açtığını gösteriyor.

Almanya’nın Yunanistanla da yoğun askeri ve ticari ilişkileri bulunuyor. Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından hazırlanan rapora göre 2015-2019 yılları arasında Yunanistan, Almanya’dan en fazla silah satın alan ülke oldu. Özellikle Yunan donanmasını Almanya tarafından satılan gemiler oluşturuyor.

Toplam açısından bakıldığında ise Almanya’nın her iki ülkeyi eşit şekilde silahlandırdığı anlaşılıyor. Son 20 yıl içinde Almanya Türkiye’ye 2 milyar 571 milyon Euroluk, Yunanistan’a ise 2 milyar 475 milyon Euroluk silah sattı.

2019 verilerine göre Almanya ile Yunanistan arasındaki toplam ticaret hacmi ise 8 milyar Euro. Ekonomik kriz döneminde Yunanistan’da özelleştirilen bir çok devlet tekelini Alman firmaları satın aldı. Bunların başında havaalanları, telekomünikasyon ve limanlar geliyor. Alman tekelleri Yunanistan’da özellikle telekomünikasyon, bankacılık ve nakliyat alanında etkili.

Bütün bunlar, Almanya’nın her iki ülke ile önemli ilişkilerinin olduğunu gösteriyor. Bu nedenle Almanya’nın hem Türkiye hem de Yunanistan üzerine baskı kurarak gerilimi düşürme potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Ancak etkili bir baskı oluşturmak için silah ambargosu veya ekonomik baskı oluşturmak yönünde bir eğilim içinde olmadığı görülüyor. Yani bir anlamda şimdiye değin izlenen politikalar ayağına dolaşıyor. Ancak hem Türkiye hem Yunanistan hem de ortalığı kızıştırmaktan geri durmayan Fransa’nın yaklaşımları ve çıkar hesapları Almanya’nın eğer bir rol oynayacaksa genel diplomasiden daha öte adımlar atmasını gerekli kılıyor.

Aksi halde bölgedeki bir çatışma ve gerilimin sürmesi uzun bir süre daha devam edecek. Almanya ve Avrupa’dan oluşacak asıl baskı ise hem Almaya hem de diğer Avrupa ülkelerinde barıştan yana güçlerin tutumu olacaktır. Savaş tehditlerinin, çatışma riskinin, gerilimin ve halklar arasında kışkırtılan düşmanlığın önüne geçmenin yolu, iktidarların ve farklı ülke sermayelerinin izlediği politikalar değil, bölgede barış ve halkların kardeşliğinin güçlenmesi doğrultusunda yaratılacak demokratik baskıdan geçmektedir.

Bunun için Almanya’daki bütün savaş karşıtı ilerici güçlere önemli sorumluluklar düşüyor. Alman Hükümetine daha fazla baskı yapılarak bölge ülkelerinin silahlandırılmasına son verilmesi ve bölgede savaşın değil barışın güçlenmesi yönünde adım atmaya zorlanması önemlidir.

Yine Almanya’da yaşayan Türkiye ve Yunanistan kökenli göçmenler arasında da barış yönünde adımlar atacak girişimler geliştirilebilir. Unutmamak gerekiyor ki, Akdeniz’deki her gerilim doğrudan ya da dolaylı olarak Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenleri de etkileyecektir. Bu nedenle zaman geçirmeden her alanda savaşa karşı barış mücadelesi için adımlar atmak büyük bir önem taşıyor. (YH)


TÜRKİYE HEM SİLAHLANIYOR HEM SİLAHLANDIRIYOR

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün 2015-2019 yıllarına dair hazırladığı raporda Türkiye’nin durumu dikkat çekici. Türkiye 2013-2017 döneminde önceki beş yıla kıyasla silah satışını yüzde 145, 2015-2019 döneminde ise bir önceki döneme göre artış yüzde 86 artış gerçekleştirdi. 2015-19 yılları arasında Türkiye küresel silah satış listesinin 14. sırada yer aldı. Pazar payı yüzde 0,5’ten (2010-2014) yüzde 0,8’e yükseldi (2015-19). Dolayısıyla Türkiye sadece silah satın alan değil aynı zamanda satan ülke durumuna gelmiş. Türkiye’nin silah sattığı ülkelerin başında Türkmenistan, Umman ve Pakistan geliyor. Türkiye’nin Türkmenistan’a korvet (DEARSAN) ve zırhlı araç (BMC ve Otokar), Umman’a zırhlı araç (FNSS) ve Pakistan’a ise korvet (ASFAT), sualtı akustik sistemler (Meteksan Savunma) ve çeşitli elektronik sistemler (ASELSAN) ihraç ettiği biliniyor. (YH)

Close