YÜCEL ÖZDEMİR / Köln
Almanya’da hükümetin “kaçak göçle mücadele” adı altında karadan bütün sınırlarında polis kontrollerinin başlatılması yönündeki kararı bu geceden itibaren uygulamaya geçti. Hükümetin aldığı karar kapsamında, daha önce Avusturya, İsviçre, Çekya ve Polonya sınırlarına ek olarak Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka’dan Almanya’ya girişlerde de kontroller yapılacak. Bu gece başlayan uygulamayla Almanya’nın kara sınırlarının tamamında yoğun bir kontrol süreci başlatıldı.
AB’nin Schengen Anlaşması kapsamında üye ülkeler altı aya kadar sınır kontrolleri yapabiliyor. Daha önce bu kapsamda belirli durumlarda kısa süreli kontroller yapılmıştı, ancak altı ay gibi uzun bir süre boyunca bu tür bir uygulama olmamıştı. Özellikle NATO zirveleri, büyük futbol turnuvaları ve terör saldırıları sırasında bu kontroller devreye girmişti. Avusturya, Çekya ve Polonya sınırlarında örnekleme yöntemiyle başlatılan kontrollerin süresi Aralık ayında sona erecek. Ancak Almanya’nın bu kontrolleri üç ay daha uzatması bekleniyor.
MÜLTECİ DÜŞMANLIĞI AfD’YE YARADI
Almanya’da “kaçak göçle mücadele” adı altında başlatılan sınır kontrollerinin bir ayağı da içeride, neredeyse bütün partilerin mülteci düşmanlığı konusunda ortaklaşması oldu. Geniş bir siyasi koalisyon tarafından desteklenen bu kontrollerin, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin mülteci karşıtlığındaki radikal tutumunu zayıflatacağı düşünülüyor. Ancak son eyalet seçimleri, hükümetin ve ana muhalefetin göçmen karşıtı söylemlerinin aslında AfD’nin oylarını artırdığına işaret ediyor. 22 Eylül’de Brandenburg eyaletinde yapılacak seçimlerde AfD’nin birinci parti olarak çıkması bekleniyor.
AfD yöneticileri, sınır kontrollerinin başlatılmasının ardından sınırların tel örgülerle çevrilmesini de talep ettiler. Ayrıca, mültecileri geri almayan ülkelere yapılan kalkınma yardımlarının kesilmesini istediler.
ALMANYA YÜKÜ KOMŞULARIN OMZUNA YÜKLÜYOR
Almanya, yıllardır AB içinde mülteciler sorununa dayanışma yoluyla çözüm bulunmasını savunuyordu. İtalya ve Yunanistan gibi sınır ülkelerine gelen mültecilerin yükünün diğer ülkeler tarafından paylaşılmasını istemişti. Bu çerçevede çeşitli kararlar alınmıştı, ancak önemli bir kısmı uygulanmadı. Almanya’nın sınır kontrolleri, aynı zamanda yıllardır dillendirilen dayanışma anlayışına son vermek anlamına geliyor. AB’ye adım atan mültecilerin büyük çoğunluğu sınır ülkeleri yerine Almanya gibi zengin ülkelere ulaşmayı hedefliyor. Sınır kontrolleriyle birlikte, karadan gelen mültecilerin tümü geldikleri ilk AB ülkesine ya da komşu AB ülkesine geri gönderilecek. AB tarafından daha önce kabul edilen ve Dublin II olarak bilinen anlaşma bunu mümkün kılıyor.
Dolayısıyla, Almanya’ya ulaşmak isteyen mülteciler bundan sonra sınırdaki AB ülkelerine yönlendirilecek. Bu durum, doğal olarak bu ülkelerin yükünü artıracak ve mültecilerin yaşam koşullarını daha da zorlaştıracak. Ancak Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bu yönde yapılan eleştirileri reddediyor. Komşu ülkelerden gelen eleştirileri yanıtlarken, Faeser, “Sınır kontrolleri, Avrupa’ya zarar vermeyecek şekilde, komşularımızla yakın iş birliği içinde alınan kararlarla yürütülüyor” dedi.
Polonya Başbakanı Donald Tusk, Almanya’yı „fiilen Schengen’i askıya almakla“ suçlarken, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis de düzensiz göç sorununa Schengen bölgesindeki serbest dolaşıma getirilen kısıtlamalarla çözüm bulunamayacağını söyledi. Avusturya da daha önce Berlin’in planına karşı çıkarak, Almanya’nın geri göndereceği mültecileri kabul etmeyeceğini duyurmuştu.
SADECE SEÇİMLERLE SINIRLI DEĞİL
Almanya’nın sınır kontrolleriyle “kaçak göçle” mücadele planı, sadece aşırı sağın yükselişini durdurma ya da seçimlerle sınırlı değil. Esas hedef, kalifiye olmayan düzensiz göçü engellemek. Uygulamanın ne kadar başarılı olacağı belirsiz, zira kontroller örnekleme yöntemiyle yapıldığı için birçok kaçak mülteci yine de sınırdan içeri girmeye devam edebilir. Hedef, kontrolsüz sayıda kişinin ülkeye girişini engellemek. Almanya’nın bu dayanışmayı bir kenara bırakan adımının ardından diğer AB ülkelerinin de benzer kontroller başlatmasının yolu açılmış durumda. Böylece Schengen’in gerçekten de rafa kaldırılması ve ülkelerin istedikleri kadar sınır kontrolleri yapmalarının koşulları oluşturulmuş olabilir.
Türkiye’den gelen mülteciler de etkilenecek
Almanya’nın başlattığı sınır kontrollerinden kaçak yollarda Türkiye’den Almanya’ya gelenleri de etkileyecek. Zira Almanya’ya gelen Türkiyeli mülteci sayısı Suriye ve Afganistan’dan sonra üçüncü sırada.
Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) tarafından yayınlanan rakamlara göre bu yılın Ocak-Ağustos döneminde 160.140 ilk ilk ve 14.229 ikinci başvuru olmak üzere toplam 174.369 kişi Almanya’da iltica başvurusunda bulundu. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında bu rakam yüzde 21.7’lik bir düşüş anlamına geliyor. Geçen yıl aynı dönemde yaklaşık 205 bin başvuru vardı.
Yılın ilk 8 ayında yapılan iltica sayılarında; Suriyeliler 53.313 sayısıyla 1. sırada yer alırken, Afganlılar 26.938 ile 2. sırada, Türkler ise 21.590 iltica sayısı ile 3. sırada yer aldı.