Başbakan Olaf Scholz, sınır kontrolleriyle iltica başvurularının ve yasa dışı geçişlerin etkili bir şekilde azaldığını belirtti. Scholz çarşamba günü yaptığı açıklamada, yönetiminin 15 Eylül’e kadar yürürlükte kalacak olan uzatma kararını Avrupa Komisyonu’na bildirdiğini açıklayarak “Sınır kontrolleriyle düzensiz göçü başarılı bir şekilde aşağı çekiyoruz. Rakamlar bunu kanıtlıyor” dedi.
Geçtiğimiz sonbaharda uygulamaya konulan tedbirlerden bu yana Alman makamları 47.000 kişiyi sınırlarından geri çevirdi, sığınma başvurularında üçte bir oranında azalma kaydetti ve 1.900 şüpheli kaçakçıyı tutukladı.
Almanya daha önce Polonya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve İsviçre ile sınır kontrollerini uygulamaya koymuş, Eylül ayında ise bu kontrolleri Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka ile kalan tüm sınırlarını kapsayacak şekilde genişletmişti.
Avrupa Birliğinin Schengen bölgesi, AB üyesi olmamasına rağmen İsviçre’nin de dahil olduğu çoğu üye ülke arasında vizesiz seyahat imkanı sağlıyor.
Ancak AB, ciddi güvenlik tehditleri söz konusu olduğunda, son çare olması ve süresinin sınırlı olması kaydıyla geçici sınır kontrollerine izin vermektedir.
Sınır politikasına ilişkin seçim gerilimi
Öte yandan göç, Almanya’daki seçim kampanyasında merkezi bir konu olarak ortaya çıktı ve yarışın başını çeken muhalefet lideri Friedrich Merz daha da sıkı önlemler alınması çağrısında bulundu. Merz, şansölye olması halinde kalıcı sınır kontrollerini zorunlu kılacağını ve “istisnasız” tüm yasa dışı girişleri engelleyeceğini taahhüt ederek, mevcut AB düzenlemelerinin “tanınabilir şekilde işlevsiz” olduğunu ve Almanya’nın ulusal hukuka öncelik vermesi gerektiğini savundu.
Scholz, Merz’in tutumunu eleştirerek böyle bir politikanın hem Alman hem de AB hukukuyla bağdaşmayacağını ve Avrupa Birliği’ni baltalama riski taşıdığını vurguladı. Seçimler yaklaşırken, sınır kontrolüne ilişkin tartışmalar Almanya’nın siyasi manzarasını şekillendirmeye devam ediyor ve göç politikaları bir sonraki hükümet için belirleyici bir konu olmaya hazırlanıyor.