Almanya’da erken seçimlerin 23 Şubat’ta yapılması konusunda hükümetle anamuhalefet anlaştı. Anketlerde ise muhafazakar CDU/CSU’nun oyu yüzde 32-34, sosyal demokrat SPD’nin oyu yüzde 15-16 arasında görünüyor. Aşırı sağcı AfD ise yüzde 17-19 bandında.
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Almanya’da 6 Kasım günü SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan ve parti renkleri nedeniyle “trafik lambası” olarak anılan koalisyon hükümetinin dağılmasının ardından erken seçimlerin 23 Şubat’ta yapılması konusunda anlaşma bugün sağlandı. Kesin seçim tarihini ise, güncel gelişmeler nedeniyle Suudi Arabistan ziyaretini iptal eden Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından verilecek.
Maliye Bakanlığı yapan FDP Genel Başkanı Christian Lindner’i görevden alarak hükümetin dağılmasının önünü açan SPD’li Başbakan Olaf Scholz, yaptığı ilk açıklamada erken seçimler için 15 Ocak’ta güven oylamasının yapılacağını ilan etmişti. Bu oturumda hükümetin resmen düşmesiyle birlikte 60 günlük seçim süreci de başlamış olacaktı. Bu durumda seçimlerin mart ortasında ya da sonunda yapılması öngörülüyordu.
Ancak ana muhalefet partisi ve Başbakan Adayı Friedrich Merz başta olmak üzere bütün muhalefet partilerinin liderleri güven oylamasının bir an önce yapılarak, erken seçimlerin de ocak ya da şubat içinde yapılması çağrısında bulundu. Seçim takviminin belirlenmesi için Scholz ve Merz arasında yapılan ilk görüşmeden de bir sonuç çıkmadı.
Gelen tepkiler üzerine Scholz, ARD televizyonunda katıldığı bir programda güven oylamasının aralık ayının üçüncü haftasındaki Noel bayramı öncesinde de olabileceğini söyledi. Seçim tarihi olarak 23 Şubat konusunda sağlanan anlaşmayla birlikte güven oylamasının Noel öncesine alınması da kesinleşmiş oldu.
Uzun yıllardır eylülde genel seçimlerin yapıldığı Almanya’da kış aylarında denk gelecek erken seçimlerin seçmenler üzerinde nasıl etkide bulunacağı da tartışılıyor. Seçmenlerin evlerinden çıkıp seçim mitinglerine, toplantılarına yaz aylarında olduğu gibi ilgi göstermeyecekleri ise ortak kanı.
Hristiyan Demokratlar CDU/CSU güven oylamasının hemen, erken seçimlerin de ocak ortasında yapılmasını istiyordu. Ana muhalefet CDU/CSU’nun güven oylamasının bu çarşamba yapılması yönünde yaptığı çağrıya hükümet cephesinden olumsuz yanıt geldi. Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, çarşamba oylamanın olmayacağını açıkladı.
Keza Yüksek Seçim Dairesi Başkanı Gitta Connemann da seçimlerin kısa sürede yapılmasının organizasyon açısından sıkıntılara yol açabileceğini açıkladı. Eyalet seçim daireleri başkanlarıyla bir toplantı yapan Connemann, erken seçimlerin mart sonunda yapılmasına sıcak bakkığını belitti. Buna tepki gösteren CDU/CSU’lu siyasetçiler seçimlerden sonra Connemann’ın görevden alınması çağrısında bulundu.
SPD’NİN BAŞBAKAN ADAYI KİM OLACAK?
Koalisyon hükümetini dağıtan Olaf Scholz’un yeniden SPD’nin başbakan adayı olup olmayacağı ise kesin değil. Anketlerde, izlediği militarist politikalar nedeniyle olumsuz bir puana sahip görünen Scholz’un başbakan adaylığında ısrar edip etmeyeceği de bilinmiyor. SPD Genel Sekreteri Mattihas Miersch, yeni başbakan adayının ocak sonu ya da şubat başında yapılacak parti kongresinde belirleneceğini söyledi. Miersch, kendisine göre Scholz’un adaylığının doğru olacağını söylerken parti içinde ve kamuoyunda Scholz’un yerine Savunma Bakanı Boris Pistorius’un başbakan adayı yapılmasını isteyenler var. Uzun süredir ülkenin en çok sevilen siyasetçisi durumundaki Pistorius’un başbakan adayı olması durumunda oyu yüzde 15 görünen SPD’nin daha fazla oy alacağı ifade ediliyor. Özellikle savaş ve silahlanmadan yana olan kesimler Pistorius’u aday yapmak için yoğun çaba sarf ediyor. Münih Belediye Başkanı Dieter Reiter de geçen hafta Scholz yerine Pistorius’un aday gösterilmesini önermişti.
CDU/CSU’nun başbakan adayı olan Merz de halk tarafından sevilmeyen bir politikacı. Bu nedenle SPD’nin Merz’den daha az sevilen Scholz yerine başka bir adayla erken seçime girmesi durumunda birkaç puan daha fazla oy alabilir.
Anketlerde CDU/CSU’nun oyu yüzde 32-34, SPD’nin oyu yüzde 15-16 arasında görünüyor. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin ise yüzde 17-19 arasında oy alabileceği tahmin ediliyor. Bu, AfD için rekor artış anlamına gelecek. Aşırı sağcı parti 2021’deki genel seçimlerde yüzde 10.4 oy almıştı. Geçtiğimiz eylül ayında Doğu Almanya’daki eyaletlerde yapılan seçimlerde ise yüzde 30 civarında oy almıştı. Bu da erken seçimlerin en fazla aşırı sağcıların işine geleceğini bugünden gösteriyor.
Bunların dışında Yeşiller, Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), FDP ve Sol Partinin de meclise girmesi durumunda yeni mecliste hükümeti kurma daha karmaşık hele gelebilir.
SPD’NİN HEDEFİ KOALİSYON ORTAKLIĞI
1998’den bu yana 2009-2013 dönemi dışında, 21 yıldır hep koalisyon ortağı olan SPD’nin yeni dönemdeki hesabı da hükümet ortağı kalmak. Bu nedenle, yapılan ince hesaplar asıl olarak Scholz döneminde savaş ve militarizm konusunda belirlenen rotada ilerlemesi.
Boris Pistorius’un aday gösterilmesi durumunda bu daha belirgin bir hale gelecek. Alman sermayesinin çıkarları temelinde iç ve dış politikaya dair belirlenen hattın kaybedilmemesi için SPD’nin erken seçimlerden sonra da hükümet ortağı olarak kalması hedefleniyor. SPD’den rol kapmak isteyen Yeşiller, ülkenin en sevilmeyen başka bir siyasetçisi olan Ekonomi Bakanı Robert Habeck’i başbakan adayı yapmakla bu şansını şimdilik kaybetmiş görünüyor. Ancak seçimlerden sonra Merz’in başbakanlığı altında CDU/CSU-SPD-Yeşiller koalisyonu ihtimali de güçlü seçenekler arasında.
Neoliberal, militarist politikaların savunucusu partilerin aynı politikalarda ısrar etmesi ise sertleşen rekabet ve paylaşım mücadelesinde kaçınılmaz görünüyor. Bu da “sistemin dışında” görünen partilerin önümüzdeki dönemde güçlenmeye devam edeceğini gösteriyor.