Almanya’da yoksulluk oranı 2017’de yüzde 0,1 oranında arttı ve yeni bir yüksek değere erişti. Yoksulluktan en fazla etkilenenlerse göçmenler.
Alman Sendikalar Birliği‘ne (DGB) bağlı Hans Böckler Vakfı’nın güncel değerlendirmesine göre, geçen yıl halkın yüzde 15,8’i yoksulluk sınırının altındaki bir gelirle yaşamak zorunda kaldı.
Yoksulluk oranının artmasının ana nedeni 2015 ve 2016 yıllarında ülkeye gelen mülteci sayısının önemli ölçüde artmış olması. Buna bağlı olarak göçmenler arasındaki yoksulluk oranı yüzde 30,3’e yükseldi. Almanya’da doğan göçmenler arasında ise yüzde 0,1 oranında azalarak yüzde 24,9 oldu. Göç kökenli olmayanlar arasındaki yoksulluk oranı ise yüzde 11,8 olarak belirlendi.
Çocuk yoksulluğu ise dramatik düzeye erişti: 2017 yılında yoksul çocukların oranı yüzde 20,4 oldu. Hans Böckler Vakfı’nın verilerine göre, göç kökenli olmayan çocuklar arasında yoksulların oranı yüzde 12,8 iken Almanya’da doğan göç kökenlilerin arasında yüzde 28,2, yeni gelenler arasında ise yüzde 54,3 idi.
Yaşlılıkta yoksullukta ise hafif bir gerileme gözleniyor. 2016’da yüzde 14,6 olan oran, 2017’de yüzde 14,4 olarak belirlenmiş. Araştırmacılar, 65 yaşın üstündeki yaşlılar arasında göçmenlerin oranının (yüzde 11) göç kökenlilerin oranından (yüzde 24) çok düşük olmasını bunun nedeni olarak görüyorlar.
Hans Böckler Vakfı adına yapılan açıklamada göçmenler arasındaki yoksulluğun azaltılmasının ancak toplumsal ve iş piyasasına yönelik uyum politikalarının hayata geçirilmesine bağlı olduğu vurgulandı.
Göçmenleri günah keçisi yapmayın
Değişik yardım örgütleri de politik çevrelere yaz boşluğunu doldurmak için sürekli göçmenleri gündeme getirdikleri, günah keçisi yaptıkları eleştirisini getirdiler. Yaz boyunca mülteciler arasında şiddet ve uyumsuzluğun yaşandığı, mültecilerin ülkeye sokulmaması ve kolayca sınır dışı edilmesi gerektiği vb. Konuların tartışılmasının iç barışı bozduğuna dikkat çekiliyor. Son günlerde özellikle Doğu Avrupa ülkelerinden gelen göçmenlerin ülkelerinde yaşayan çocuklarına verilen çocuk parasının kesilmesi veya azaltılması tartışmalarının gerçek sorunların üstünü örtmek için kullanıldığı belirtiliyor.