Written by 13:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Asgari ücret 15 euro olmalı!

Sermaye yanlısı iktisatçılar “şirketlerin üzerindeki yük ağırlaşmamalı” derlerken halkın çoğunluğu yasal asgari saat ücretin 15 euro olmasını talep ediyor. Sosyal sigortalı işlerde çalışanların dörtte birinin 14 euronun altında ücret aldığı ve yoksullukla boğuştuğu bir ülkede bu anlaşılır bir durum. AB “Asgari Ücret Direktifi” göre en geç 2024 yılı sonuna kadar asgari saat ücretleri, tam zamanlı çalışanların medyan ücretinin yüzde 60’ına ulaşması gerekiyor. Başbakan Scholz’un asgari ücret tartışmalarına katılarak “bu yıl 14 euro, gelecek yıl 15” demesinin bir yönü seçim taktiği diğer yanı ise AB direktifi.

Kamuoyu araştırma şirketi Forsa’nın “Stern” dergisi için yaptığı ankete göre, Almanların yüzde 57’si asgari ücretin 15 euroya çıkarılmasından yana. Ankete göre, yüzde 38’lik bir kesim asgari ücretin 2025 yılı başında 12,41 eurodan 12,82 euroya çıkarılmasını yeterli olacağını düşünürlerken, yüzde 5’lik bir kesim ise herhangi bir görüş belirtmedi.

Hatırlanacağı gibi asgari ücretin belirlenmesinden sorumlu komisyon, son toplantısında asgari saat ücretin Ocak 2025’ten itibaren 12,41 eurodan 12,82 euroya yükseltilmesine karar vermişti. Forsa anketine göre, partilerin destekçilerinin konuya ilişkin görüşleri büyük farklılıklar gösteriyor. SPD (yüzde 64), Yeşiller (yüzde 62), AfD (yüzde 56) ve Sahra Wagenknecht (yüzde 67) seçmenlerinin çoğunluğu asgari ücretin 15 euroya yükseltilmesinden yana. Bu oran CDU/CSU (yüzde 42) ve Liberaller (yüzde 35) taraftarları arasında önemli ölçüde düşüktür. Ankete göre, CDU/CSU seçmenlerinin yüzde 53’ü planlanan 12,82 euroluk artışın yeterli olduğunu düşünürken, FDP seçmenlerinin yüzde 62’si böyle düşünüyor.

Her ne kadar Stern anketinde yer almasa da Sol Parti seçmenlerinin de ezici çoğunluğunun asgari ücretin 15 euroya yükseltilmesinden yana olduğu söylenebilir.

SCHOLZ: ÖNCE 14, SONRA 15 EURO OLMALI

Başbakan Olaf Scholz (SPD), Stern dergisiyle yaptığı bir söyleşide, “Asgari ücretin önce 14 euroya, bir sonraki adımda da 15 euroya yükseltilmesinden yanayım” demesi büyük tartışma başlattı. Scholz, işveren temsilcilerini “karşılıklı mutabakatla karar verme şeklindeki sosyal ortaklık geleneğini bozmakla” suçladığı söyleşide, “işverenler sadece küçük bir ayarlamada ısrar ettiler. Bu bir tabunun ihlaliydi” dedi.

Scholz’un açıklamasına sendikalardan destek geldi.

Yeşiller’in Federal Meclis Fraksiyon Başkanı Britta Haßelmann da tartışmanın “proaktif” bir şekilde yürütülmesinden yana olduğunu belirterek başbakanın önerisini desteklediğini söyledi.

Federal Maliye Bakanı Christian Lindner, Funke Grubu gazetelerine verdiği demeçte, “Başbakanın bir seçim kampanyası yürütmesi meşrudur. Ancak bu yasama dönemine ilişkin koalisyon sözleşmesi, ücretlerin belirlenmesinin partilere ait bir konu olmadığını açıkça belirtmektedir. SPD sürekli olarak bu yasama dönemi için koalisyon anlaşmasına uymayan önerilerde bulunuyor” dedi.

İSTESEYDİ YAPARDI”

Sol Parti Federal Meclis Grup Başkanvekili Susanne Ferschl, Scholz’un talebini “bir seçim kampanyası taktiği” olarak değerlendirdi. “Başbakan olarak Scholz medyada talepte bulunmaktan daha fazlasını yapabilir. Bu adımı atma fırsatına sahip” diyen Ferschl, ne Scholz’un ne de SPD’li Federal Çalışma Bakanı Hubertus Heil’in asgari ücret yasasının AB gereklilikleri doğrultusunda değiştirilmesini sağlamadığını söyledi. Ferschl’e göre şimdi bir artış istemek “seçmenleri oyalamaktan ibaret” olur.

SERMAYE ATEŞ PÜSKÜRDÜ

Alman İşverenleri Birliği (BDA) Başkanı Rainer Dulger yaptığı açıklamada, “Eğer bir tabuyu yıkan biri varsa o da Başbakandır. Scholz asgari ücret komisyonunun çalışmalarına müdahale etmeyeceği sözünü vermişti. Seçim kampanyası nedeniyle Asgari Ücret Komisyonu üzerindeki baskıyı arttırmak ekonomimiz, iş güvencemiz ve toplu sözleşme özerkliğimiz açısından son derece tehlikelidir” dedi.

Toptancılar ve Dış Ticaretçiler Birliği (BGA) Başkanı Dirk Jandura ise bir adım daha ileri giderek Scholz’un müdahalesini “terbiyesizlik” olarak değerlendirdi.

Alman Çiftçiler Birliği (DBV) asgari ücretin 15 euroya yükseltilmesi halinde meyve, sebze ve şarap üreticilerinin rekabet edemez duruma geleceklerini ileri sürdü. DBV Başkanı Joachim Rukwied, “Komşularımızın birçoğu çok daha düşük asgari ücrete sahipken biz Alman çiftçiler Avrupa rekabetinde nasıl ayakta kalacağız? Böyle bir artış Almanya’da tarımın geleceğini tehlikeye atacaktır” dedi.

SERMAYEYE HER ŞEY YÜK

Gazetelerin ekonomi sayfalarında, televizyonların ekonomi haberlerinde sermaye yanlısı iktisatçılar uzun süredir “şirketlerin yükünün arttığından” şikâyet ediyorlar. Buna göre “şirketlerin üzerindeki yük kesinlikle ağırlaşmamalı.”

Sermayenin istemediği, beğenmediği her şey “yük” – Almanya’da bunu bilmeyen kalmadı. Sermayenin en büyük “yükü” tabii ki işçi ücretleri ve ‘ücret yan giderleri’ diye tabir edilen ücret vergisi ve sosyal güvenlik aidatları oluyor. Bu “yükün” artmaması için sermaye kesimi her türlü yol ve yöntemi denemekten geri kalmıyor, bu uğurda yasaları da çiğnemekte geri durmuyor.

En büyük “yüklerin” başında “bürokrasi” geliyor. Örneğin Avrupa Adalet Divanı’nın 14 Mayıs 2019’da aldığı, “Çalışma sürelerinin kaydedilmesi” (“Arbeitszeiterfassung”) ile ilgili kararın uygulanması meselesi. Buna ilişkin iki kez yasa tasarısı hazırlanmasına karşın bunlar son anda geri çekildi. Hükümetin küçük ortağı FDP her defasında, “çalışma sürelerinin kesin kayıtlama işleminin pratikte uygulanmasının imkânsız olacağını savunarak” yeni düzenlemeye karşı çıkmıştı. Oysa Almanya’da bugün de geçerli olan yasalara göre bunun yapılması gerekiyor – fakat yasaları hazırlayanlar da yasaların uygulanmasından sorumlular da bu duruma sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Bundan dolayı da sürekli, “Almanya’da yapılan fazla mesailerin yarısından fazlasının ücret karşılığı ödenmiyor” şeklinde haberler okuyoruz.

Bu nedenle Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di, “Almanya’da işverenlerin, güvenilir, objektif ve erişilebilir zaman kaydı sağlama yükümlülüğünün kanunla düzenlenmesi gerekmektedir” talebini yıllardır ileri sürüyor.

15 EURO YETER Mİ?

Tabi burada en önemli soru, “15 euro asgari saat ücreti yetecek mi” sorusudur. AB “Asgari Ücret Direktifi” göre en geç 2024 yılı sonuna kadar asgari saat ücretleri, tam zamanlı çalışanların medyan ücretinin yüzde 60’ına ulaşması gerekiyor. Almanya’da resmi verilere göre tam zamanlı ve sosyal güvenlik primine tabi 39,8 milyon çalışanın 21,5 milyonu brüt 20 euronun altında bir saat ücreti aldığı göz önüne alındığında “medyan” ücret düzeyinin de çok yüksek olmayacağı ortadadır.

Bu nedenle ödenen medyan ücretlere kilitlenmek yerine DGB, diğer sosyal kurumlar ve siyasi örgütler, işçi ve emekçilerin, ailelerinin sosyal ve maddi ihtiyaçlarını gözeterek asgari ücretin düzeyini hesaplamalılar. Ve bu yapıldığında genel ücretlerin düzeyinin de yükseltilmesi gerektiği de ortaya çıkacaktır.


Kontroller azaldı, suçlar arttı

Bakanlık verilerine göre Asgari Ücret Yasası’nın ihlaline yönelik denetimler azalmasına karşın başlatılan soruşturmaların sayısı 2023 yılında arttı. Verilen bilgiye göre 2023 yılında 42 bin 631 işveren denetlendi ve 7 bin 249 soruşturma başlatıldı. 2022 yılında ise 53 bin182 işveren denetlenmiş ve 5 bin 898 soruşturma açılmıştı. Federal Maliye Bakanlığı bu duruma rağmen müfettiş sayısını artırmayı düşünmüyor.

Close