Written by 20:00 HABERLER

Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenliler üzerine araştırma: Aidiyet belirleyici olmaya devam ediyor

Kasım 2019-Ocak 2020 arasında Almanya, Fransa, Hollanda ve Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenliler arasında yapılan söyleşiler üzerinden hazırlanan raporda, Türkiye kökenli göçmenler arasında dini ve ulusal kimliklerin güçlü olduğu ortaya konuldu. Buna rağmen büyük çoğunluk Türkiye’ye dönmeden yana değil. Yaşadıkları ülkelerdeki halklarla birlikte yaşama isteği ise yüksek. “Center for American Progress” adlı kurum tarafından yaptırılan araştırmada ayrıca Türkiye kökenlilerin halen Türkçe medya üzerinden bilgilendiklerine dikkat çekildi.

YÜCEL ÖZDEMİR

ABD’deki Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen “Center for American Progress” (Amerikan İlericiler Merkezi) tarafından Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli göçmenler üzerinde hazırlanan raporda ilginç sonuçlara dikkat çekiliyor. Türkiye’den Almanya’ya göçün 60 yılına girdiğimiz bu dönemde ABD’li kurum tarafından “Avrupa’daki Türk Diasporası” başlığıyla yayınlanan uzun araştırmanın, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Fransa’da yaşayan 2400 Türk ve Kürt göçmen ile görüşülerek hazırlandığı ifade ediliyor.

Bugünkü ve gelecekteki eğilimleri, beklentileri ve sürecin hangi yöne ilerleyebileceği konusunda ipuçlarının bulunduğu raporda Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenliler üzerinde Türk devletinin etkisinin güçlü olduğu ifade edilirken, Türkiye kökenliler arasında kendisini Türk ya da Türkiye ile tanımlamanın halen güçlü bir şekilde devam ettiğine işaret ediliyor. Yaşanılan ülkenin ulusal aidiyetiyle tanımlama henüz marjinal düzeyde olsa da, yaşadığı ülkede kalma isteği ise çok güçlü.

Almanya’da etnik kökenler ve pazar üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan DATA4U’nun yanı sıra değişik kamuoyu araştırma kuruluşlarıyla yapılan işbirliği sonucunda Kasım 2019-Ocak 2020 arasında yapılan anketlere dayanılarak hazırlanan rapor, Avrupa’nın değişik ülkelerine göç eden Türkiye kökenlilerin asıl olarak göç ettikleri ülkelerde kalıcı oldukları saptamasıyla başlıyor. Araştırmaya katılan her beş kişiden birisi Türkiye’ye dönmeyi düşündüğünü söylerken, kalıcı olduklarını söyleyenlerin oranı yüzde 72. Türkiye’ye geri dönmek isteyenlerin oranı ise ülkelere göre farklılık arz ediyor. Almanya’da yaşayanların yüzde 24’ü Türkiye’ye dönmeyi düşündüğünü ifade ederken, bu oran özellikle Fransa’da yüzde 15 ile en düşük oran.

TÜRK VATANDAŞLIĞI VE TÜRKLÜK HALEN ETKİLİ BİR KİMLİK

Avrupa ülkelerinde yaşayan 5 milyondan fazla Türkiye kökenlinin asıl olarak yaşadıkları ülkelerde kalmaya devam etmek istedikleri saptanırken, vatandaşlık ve kimlik bağlamında ise Türkiye ile bağlar halen güçlü bir şekilde devam ediyor. Genel olarak araştırmaya katılanların yüzde 43’ü halen Türk vatandaşı olmaya devam ederken, yüzde 33,4’ü ise yaşadığı ülkenin vatandaşı. Vatandaşlığa geçişte Avusturya’da yaşayanlar yüzde 60 ile başı çekiyor. Almanya’da ise bu oran yüzde 34 olarak görülüyor. Genel olarak yüzde 22’si çifte vatandaşlık statüsüne sahip olurken, bu grupta yüzde 52 ile Hollanda birinci, yüzde 45 ile Fransa ikinci. Almanya’da ise çifte vatandaşlarını oranı yüzde 8,9. Avusturya’da ise çifte vatandaş yok denecek kadar az. Zira bu ülke çifte vatandaş olanların elinden Avusturya vatandaşlığını alacağını ilan etmişti.

Kimlik ve aidiyet bakımından ise Türklük/Kürtlük halen önemli bir kriter. Araştırmaya katılanlar, 1-10 skalası arasında yapılan değerlendirmede, toplam açısından 8,7 kendisini Türk/Kürt olarak tanımlarken, yaşadığı ülkenin aidiyetiyle tanımlayanlar ise 5,7. Hollanda ve Fransa’da yaşadığı ülke ile kendini tanımlama (Hollandalı/Fransalı) Almanya ve Avusturya’ya göre daha yüksek.

Ulusal kimlik tanımlamasında ise yüzde 72 kendisini Türk, yüzde 7,3 Avrupalı, yüzde 6,4’ü karışık, yüzde 5,6’sı Kürt, yüzde 3,1’i Alman/Fransız/Frenk olarak tanımlıyor. Hiçbir ulusal kimliğe ait olmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 5,6.

Türkiye kökenlilerin sahip oldukları milli ve dini değerleri sonraki kuşaklara aktarmaya büyük verdiklerinin belirtildiği araştırmada, evde asıl olarak Türkçe, işyerinde ise yaşanılan ülkenin dilinin konuşulduğu belirtiliyor.

EN BÜYÜK SORUN AYRIMCILIK

Araştırmacılar, özellikle gençler ve erkekler arasında yaşadıkları ülkelerde ayrımcılık olduğunu söyleyenlerin daha fazla olduğuna, bunu beyan edenlerin oranlarının Almanya’da daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Yaşadıkları ülkelerde ciddi düzeyde ayrımcılık gördüklerini belirtmekle birlikte ankete katılanlardan çok azı, etnik kimliğinden dolayı, kişisel olarak aşağılandığını ya da fiziksel saldırıya uğradığını ifade ediyor. Raporda, hem Türklerin hem Kürtlerin, özellikle Almanya’daki ayrımcılık ve ırkçılığın kariyer hedeflerini olumsuz yönde etkilediğini beyan ettikleri de belirtiliyor.

YETİŞKİNLER TÜRKÇE, GENÇLER YAŞADIKLARI ÜLKENİN DİLİNDE MEDYAYI TAKİP EDİYOR

Araştırmada Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin hangi medya organlarını izledikleri de mercek altına alındı. 1-10 skalası üzerinde yapılan değerlendirmede toplamda 6,7 Türk/Kürt televizyonlarını, 4,5 yaşanılan ülkelerin televizyonlarını izliyor. İnternet üzerinden haberleri takip etme ise başa baş: 5,5-7.

Ülkelere göre bir dağılım yapıldığında ise Almanya, Hollanda ve Avusturya’daki Türkiye kökenliler büyük ölçüde Türk/Kürt televizyonlarını izliyorlar. Veriler siyaset, ekonomi ve sosyal konular hakkında bilgi edinmek için özellikle Türkçe kaynaklara başvurulduğunu gösteriyor. Anket sonuçlarına göre en etkili olan araç, Türkçe yayın yapan televizyonlar kanalları ve haber programları. Sonuçları değerlendiren uzmanlar, „Şayet Avrupalı politikacılar Türk diasporasına seslenmek istiyorsa, doğrudan onlara yönelmeli ve özellikle de sürekli bir şekilde Türkçe yayınlar, özellikle televizyon kanalları üzerinden onlara ulaşmaya çalışmalı“ diyor.

BİRLİKTE YAŞAYALIM, TÜRK KALALIM!

Raporda Türkiye kökenli göçmenlerin entegrasyon konusunda ne düşündükleri de ayrıca sorulmuş. Genel olarak Türklerin yaşadıkları ülkenin halklarıyla birlikte yaşamak istediğini söyleyenlerin oranı 1-10 skalasında 7,8 düzeyinde. Bu görüş Almanya’da yaşayanlar arasında 7,5 ile en düşük seviyede olurken Avusturya’da 8,2 ile en yüksek düzeyde. Genel olarak yaşlılar arasında bu oran gençlerden daha yüksek. Buna rağmen Türk kimliğinin korunması gerektiğini düşünenlerin oranı çok yüksek. Yine 1-10 skalasında Türk kimliğinin korunması gerektiğini ifade edenlerin oranı 8,4. Oranın en yüksek olduğu ülke 8,9 ile Avusturya. Almanya’da ise ortalama düzeyi seviyesinde.

Raporu kaleme alan Max Hoffman, Alan Makovsky ve Michael Werz araştırma sonuçlarıyla, „Türk diasporasının yaşadıkları Avrupa ülkeleri hakkında ne düşündüklerine, bilgiyi hangi kaynaklardan edindiklerine, Avrupa’daki Türkiye kökenlilerin ne ölçüde kimliklerini Türkiye ile bağlantılı tanımladıklarına, Türkiye siyaseti ile etkileşimlerine ve Avrupa Birliği (AB) hakkındaki düşüncelerine ışık tutmayı hedeflediklerini“ aktarıyor.

Araştırmadan çıkarılan bir diğer sonuç ise Fransa ve Hollanda’daki Türkiye kökenlilerin Almanya ve Avusturya’da yaşayanlardan göre daha liberal görüşlere sahip olarak değerlendirilmesi. Ayrıca bütün nesillerden Türkiye kökenlilerin Türkiye’deki siyasi gelişmeleri takip ettiği vurgulanıyor.

ARAŞTIRMANIN GÖSTERDİKLERİ

ABD’deki “düşünce kuruluşu”nun Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli göçmenleri bu denli ayrıntılı olarak mercek altına alması elbette dikkate değer. Ortaya çıkan bulgulara bakıldığında Türkiye kökenliler arasında, pek de yabancısı olmadığımız, maddi çıkarlar-ilişkilerle duygusal bağlar arasındaki çelişkiler devam ediyor. Avrupa’da yaşamaktan memnun, Türkiye’ye geri dönmek istemeyen Türkiye kökenliler, duygusal, kimliksel ve aidiyet bakımından halen kendilerini Türkiye ve oradaki siyasi akımlarla bağlantılı görüyor.

Bunun bir yanı, göç tarihinin “genç” olmasından kaynaklanıyor. Birinci kuşağın bir bölümünün halen yaşamaya devam ettiği bir göç tarihinde, gelinen ülke ile duygusal/kimliksel bağların birkaç on yıl içinde hızlı bir şekilde zayıflamasını beklemek yanılgı olacaktır. İnişli-çıkışlı evreler şeklinde sürecek bu yolculukta asıl belirleyici olan yaşanılan ülkede kendisini misafir değil, ev sahibi olarak hissetmesi. Yaşanılan ülkede her açıdan eşit haklar sağladıkça, ayrımcılık ortadan kalktıkça yabancılık duygusu zayıflayacak. Bunun için de ekonomik sosyal sorunlar temelinde bir mücadele gerekiyor.

(www.americanprogress.org/issues/security/reports/2020/12/10/491951/turkish-diaspora-europe/)

Close