Written by 06:47 AVRUPA

Avrupa’nın yapışık ikizleri

German Foreign Policy

Roma Sözleşmeleri’nin imzalanmasının 60. yılında Alman sermaye sözcüleri AB ve AB iç pazarının Alman işverenlerinin başarısındaki anlamını vurguladılar. Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) Başkanı tarafından yapılan bir açıklamada, iç pazarın Birliğin en büyük başarılardan biri olduğuna değinilerek, iç pazardaki ticari engellerin kaldırılmasıyla AB’nin uluslararası ticarette önemli bir ekonomik güç olduğu belirtildi. Yeniden İnşa için Kredi Kurumu (KfW) AB içinde ihracatta güçlü çok sayıda işverenin olmasını iç pazara bağlıyor; verilerine göre AB şu sıralar dünya pazarında yüzde 33’lük bir paya sahip.

Sermaye AB’yi kutlarken AB’de yoksulluk artıyor ve karşılaştırıldığında Çin’in üzerinde olması dikkat çekiyor. AB istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre 2015 yılında 118 milyondan fazla AB vatandaşı (nüfusun yüzde 23,7’si) yoksulluk ve toplumsal yalıtılma tehlikesiyle karşı karşıya idi. Bazı üye ülkelerde 16 yaşın altındaki çocuk ve gençlerin önemli bir kısmı, aileleri sağlıklı beslenmeyi sağlayamadıkları için protein eksikliği çekmekteler. Bu nedenlerle 990-95 yılları arasında Doğu ve Güney Avrupa ülkelerindeki halkın yüzde 5,5’i yoksulluktan kurtulmak için ülkelerini terk etti, başka bir ülkeye göç etti.

BAŞARI FAKTÖRÜ: İÇ PAZAR

25 Mart 1957’de imzalanan Roma Sözleşmeleri’nin 60. yıldönümünde Alman sermaye örgütleri ticari başarıları açısından AB ve AB iç pazarının önemini vurguluyorlar. Roma Sözleşmeleri, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu kurarak kıtanın, sonuç olarak iç pazara akan, ekonomik entegrasyonunun temelini atmışlardı. Cumartesi günü Roma’da yapılan kutlamada Belçika, Fransa, Luxemburg, İtalya sermaye örgütlerinin temsilcileri yanında Alman Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Erich Schweitzer’in de imzaladığı açıklamada; ‘Biz Avrupa’nın sanayi ve ticaret odaları başkanları ve Avrupa işverenlerinin temsilcileri olarak Avrupa projesinin en önemli prensiplerine verdiğimiz desteği güçlendiriyoruz.’ denilmekteydi. ‘Avrupa Birliği, biz işverenlerle inşa edildi ve bu nedenle olası iyileştirmelere ve ticaretin kolaylaştırılmasını esas alıyor.’ denilen açıklamada; ‘ Bize göre iç pazar AB’nin büyük başarılarından biridir. Onun sayesinde ortaklığımız uluslararası ticarette önemli bir ekonomik güç haline gelmiştir.’ diye devam ediliyor.

OLAĞANÜSTÜ İHRACAT GÜCÜ

İç pazarın Alman ekonomisi için önemini Yeniden İnşa için Kredi Kurumu (KfW) çoktan ortaya koydu. Alman işverenler AB içinde ticari engellerin kaldırılmasına bağlı olarak KfW’ye göre 14,2 triliyon Euro değerinde bir pazara sahip durumdalar. Yine KfW’ye göre Almanya içindeki pazarın gücü ise sadece 2,8 triliyon Euro değerinde.

İhracat sadece bu sayede firmalar, iç pazarda rekabet güçlerini arttırıp verimlilik karlarını yükselttikleri için değil dünya çapında da rekabet pozisyonlarını arttırdıkları için çok önemli. AB’nin doğuya yaygınlaşması sonrası üye olan 15 ülkeye ihracata bağlı olarak AB’nin gayrisafi milli geliri 1960’dan bu yana iki kat arttı. AB, bu sayede Japonya ve ABD’yi geçti. KfW’nin verilerine göre AB’nin dünya gayrisafi milli gelirindeki payı yüzde 17 iken, ABD’ninki yüzde 16’da kaldı. Dünya ihracatında da AB’nin payı yüzde 33 iken ABD’ninki ise yüzde 9 ile sınırlı.

ALMAN VURGUNCULAR

AB iç pazarının ihracat kolaylıklarından en fazla yararlanan Alman vurguncular oldu. Ortak Pazar’ın kurulmasından hemen önce, 1955 yılında, Almanya’nın ihracat payı yüzde 3,6 iken 1960’da birden bire yüzde 19’a çıktı. 2015 yılında ise yüzde 46,9 oldu. 2016 yılında Alman işverenler 1,207 triliyon Euro değerinde ihracat yaptılar ve ithalat oldukça düşük olduğundan 252 milyar Euro’luk dış ticaret fazlalığı elde ettiler. Yakın geçmişte Çin ve ABD’ye yapılan ihracat önemli ölçüde artmasına rağmen AB iç pazarı Alman ihracatçılarına sağlam bir temel sağlayacak yapısını korudu. Geçen yıl ABD’nin ekonomik zaafları, Çin’in ihracat kısıtlamaları oldu ama Alman ihracatının yüzde 58’i diğer AB ülkelerine yönelikti.

Nasıl ortak para birimi Euro Alman sermaye çevrelerinde tartışılmayan bir konuysa AB iç pazarının Alman ihracatının başarısının garantisi olduğu da o kadar tartışmasız. Bu nedenle 60. yıl kutlamalarında Alman sermayedarları Ortak Pazar’ın kuruluşundan övgüyle söz ettiler.

ÇIPLAK YOKSULLUK

Alman ekonomisi kesintisiz patlama yaşar ve AB iç pazarının en fazla kazananı olurken resmi araştırmalar AB içinde yoksulluğun kısmen şok edici boyuta eriştiğini gösteriyor. AB istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre 2015 yılında yoksulluk ve toplumsal izolasyon tehlikesiyle karşı karşıya olanlar toplam nüfusun yüzde 23,7’sini oluşturmaktaydı.

Brüksel’in hedefi yoksulların sayısını azaltmak olmasına rağmen yoksulların sayısı 2008’de 115,9 milyon iken şimdilerde 118,8 milyona çıktı. Yoksulların sayısı, dünyanın nüfusu en fazla ülkesi olan Çin’deki yoksulların sayısının bile üzerinde. Dünya Bankası, Çin’de 1981 yılında yoksul sayısının 878 milyon iken 2012’de 87 milyona indiğini açıkladı. Gözlemciler, Çin’deki yoksul sayısının şimdilerde 56 milyona indiğini belirtiyorlar. AB içindeki yoksulluk ise daha çok doğu ve güney Avrupa’daki üye ülkelerde yoğunlaşmış durumda. Almanya’da ortalama yıllık gelir kişi başına 20 bin 668 Euro olarak belirlenirken Polonya, Litvanya ve Letonya’da 5-6 bin Euro tutarında. Macaristan’da 4 bin 500, Bulgaristan’da 3 bin 300, Romanya’da ise Almanya’dakinin onda biri yani 2 bin 250 Euro.

MATERYAL YOKSUNLUĞU

Yine Eurostatt’ın verilerine göre birçok ülkede önemli sayıda insan, materyal yoksunluğu içinde yaşıyor. Yoksullukla ilgili 9 kriterden en az 4’üne sahip insanlar için geçerli olan bu duruma göre bu kişilerin çamaşır makinesi, telefon, vb. alabilecek güçleri yok veya evlerini yeterince ısıtamıyorlar. Litvanya’da nüfusun yüzde13,9’u, Letonya’da 16,4’ü, Macaristan’da 19,4’ü, Yunanistan’da 22,2’si, Romanya‘da 22,7’si, Bulgaristan’da 34,2’si (nüfusun üçte birinden fazlası) bu durumda. Bu oran çocuk ve gençler arasında daha da yüksek. Macaristan’da 2015 yılında 18 yaşın altındakilerin 36,1’i yoksulluk ve toplumsal yalıtılma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bu oran Yunanistan’da 37,8, Bulgaristan’da 43,7, Romanya’da 46,8 olarak belirlendi. Eurostatt’a göre Macaristan’da 16 yaşın altındakiler günde bir kez bile taze meyve veya sebze yiyebilecek ekonomik güce sahip değiller. Bu oran Romanya’da yüzde 14,9 iken, Bulgaristan’da yüzde 40. Macaristan’da 16 yaşın altındakilerin yüzde 22,1’i ailelerinin ekonomik gücü et veya balık almaya yetmediğinden protein eksikliğiyle yaşıyor. Bulgaristan’da bu durumda olan çocuk ve gençlerin oranı ise yüzde 42,4. Yoksulluk, insanların kitleler halinde ülkelerini terk etmelerine neden oluyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre son 25 yıl içinde 20 milyon (nüfusun yüzde 5,5’i) göç etti. 2004 yılından bu yana Polonya’dan 2 milyon kişi başka bir ülkeye yerleşti.

YAPIŞIK İKİZLER

Bir yandan AB içinde özellikle Alman sermayesinin ekonomik başarısı, diğer yandan ise özellikle, Doğu, Güney ve Güneydoğu Avrupa’da giderek artmakta olan korkunç yoksulluk Avrupa’nın birbirinden ayrılmayan ikizleri haline geldi.

Çeviren: Semra Çelik

Close