YÜCEL ÖZDEMİR
Dünyanın en zenginlerinin buluşması olarak bilinen geleneksel Dünya Ekonomi Forumu (WEF) pazartesi günü İsviçre’nin Davos kasabasında başladı. Cuma gününe kadar devam edecek foruma dünyanın değişik ülkelerinden tekel yöneticileri, zenginler, hükümet ve devlet başkanları katılacak. Forumun bu yılki temel sloganı ise “Güvenin yeniden tesis edilmesi” olarak belirlenmiş. Artan sınıfsal çelişkiler, yoksullarla zenginler arasındaki derin uçurum, savaşlar ve küresel ısınmaya bağlı olarak geniş kesimler arasında sermaye partileri ve politikalarına karşı artan hoşnutsuzluktan rahatsız olan forum yöneticileri, önümüzdeki on yılda sermaye sahiplerini bekleyen tehlikeleri gündemlerine almış görünüyorlar. Bu nedenle forum, “Bugüne kadar yapılan en politik gündemli toplantı” olarak nitelendiriliyor.
Sorunlar ve krizlerin büyüdüğü süreçte daha fazla konuşmaya ihtiyaç duyulduğundan yola çıkan WEF yöneticileri 60 ülkenin devlet ve hükümet başkanını davet etmiş. Rakam geçmiş yıllardaki katılımın çok üzerinde. Davet edilenler arasında Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy de bulunuyor.
Genel olarak önümüzdeki yıllardaki dünyada yaşanması beklenen mali sorunlar ve bölgesel çatışmaların ele alınacağı toplantıda Ukrayna ve Ukrayna’daki savaşların gidişatının nasıl olacağı sorusunda yanıt aranacak. Zira her iki savaş da mali, siyasi ve ekonomik gelişmeleri yakından ilgilendiriyor. Keza yapay zeka konusundaki gelişmeler de diğer önemli gündem başlığı.
Aralarında ABD, Hindistan gibi 50 değişik ülkede yapılacak seçimlerin dünyadaki siyasi havayı nasıl etkileyeceği de foruma katılan sermaye sahiplerini ilgilendiriyor.
Forum Başkanı Borge Brende yaptığı açıklamada, bölgesel gerilimlerin sermaye sahiplerini yakından ilgilendirdiğini ifade ederek, “Tek çare bir araya gelip gelecekte olacaklar hakkında konuşmak ve çözümler bulmak” dedi.
Bu yıl forumun en dikkat çekici isimler arasında Çin Başbakanı Li Quiang, Arjantin’den yeni Devlet Başkanı Javier Milei, ABD Başkanı Antony Blinken, ABD Başkanı Joe Biden’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Maliye Bakanı Christian Lindner, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, İspanya Başbakanı Pedro Sánchez ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis. Bunların yanı sıra 60 ayrı ülkeden üst düzeyde güvenli politikalarından sorumlu temsilciler de forumda hazır bulunacak.
GAZZE İÇİN DİPLOMASİ TRAFİĞİ Mİ?
Alman basınında yer alan haberlere bakılırsa, özellikle Gazze Savaşı’nın sona erdirilmesi için Davos’ta kapalı kapılar arkasında diplomasi trafiği yapılacak. Foruma Katar, Irak, Ürdün ve Lübnan başbakanlarının yanı sıra İsrail Cumhurbaşkanı Izak Herzog katılıyor. Keza İran dışişleri bakanının da katılması bekleniyor.
İSVİÇRE’DE UKRAYNA KONFERANSI DÜZENLENECEK
Yine Ukrayna savaşı konusunda da nabızlar yoklanacak. İsviçre’de bir Ukrayna Konferansı’nın düzenlenmesi konusunda görüş birliği sağlanmış görünüyor. Ancak Rusya ve Çin’in davet edilmeyeceği şimdiden ifade edilmeye başlandı. Özellikle Ukrayna’nın Rusya’dan bir temsilcinin katılmasına karşı çıktığı ifade ediliyor.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SERMAYENİN EN BÜYÜK ENDİŞESİ
Forumun değişik etaplarında en fazla küresel ısınmanın etkilerine karşı nasıl mücadele edileceği de konuşulacak. Bu alanda toplam 1500 uzmanın dinleneceği ifade ediliyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan ve yaşanacak sorunların ülkelerde yapılacak seçimler üzerinde siyasi etkiler bırakması tahmin ediliyor.
Daha çok küresel sorunların ele alınacağı forumda sermaye cephesinden bir çözüm çıkması mümkün değil. Verecekleri demeçler, yapacakları konuşmalarda dünyanın geldiği felaket durumdan kendilerinin sorumluluğunu göstermemeye büyük özel gösterecekler. Sorunların kendiliğinden ortaya çıktığını ve kendilerinin bunları çözmeye çalışan „iyi insanlar“ olduğunu göstermeye çalışacaklar. Halbuki dünyada yaşanan sorunların çok önemli bir bölümü sermayenin daha fazla kar, özel mülkiyet, rekabet, sömürü ve doğal zenginlikleri yeniden paylaşma hırsından kaynaklanıyor. Bu gerçek milyarlarca insan tarafından artık biliniyor. Bu nedenle tekellerin, onların temsilcisi bürokratlar ve devlet yöneticilerinin sorumluluklarını bir yana bırakarak geniş kesimler arasında „güveni yeniden tesis etmeleri“ sadece bir hayalden ibaret.