Written by 09:00 POLITIKA

Editörden: Hareketli ayı geride bırakırken…

Mayıs ayı işçiler, emekçiler, antifaşitler, ilerici güçler açısından hareketli bir ay. İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs bu yıl Almanya’da son iki yıla göre daha güçlü geçti. Ülke genelindeki katılım Alman Sendikalar Birliği (DGB) tarafından verilen bilgiye göre 203 bin olarak gerçekleşti. Bazı kentlerde korona öncesi düzeye ulaşsa da genel olarak halen katılımın korona öncesi dönemin yarısında kaldığı anlaşılıyor. Bunda elbette sendikaların sorumluluğu çok büyük. İşyerlerinden başlayarak genel katılımı artırmak için sendikaların yeteri kadar çaba harcamadığı anlaşılıyor. Bu sendika yöneticilerinin ülkedeki ekonomik sosyal sorunlar konusunda mevcut hükümetin dışında farklı bir politikaya sahip olmadığını gösteriyor. Bu, sendikal hareketin tabandan başlayarak bir değişime ihtiyaç duyduğunu açık olarak gösteriyor.

Ancak sendika yönetimi eski çizgisinde ısrarlı. Berlin’de 8-12 Mayıs tarihleri arasında yapılan DGB kongresini yerinden izleyen arkadaşımız Serdar Derventli’nin ayrıntılı haberi de bunu gösteriyor. Politika değişmediği sürece başkanın kadın ya da göçmen kökenli olması da bir anlam ifade etmiyor.

Sendika yönetimleri eski çizgilerinde ısrar etse de sokaktan yükselen ses tersi eğilimin de güçlenmekte olduğunu gösteriyor. Ülke genelinde kreş ve çocuk bakım çalışanlarının başlattığı uyarı grevleri bu açından anlamdı.

Keza, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde sağlık çalışanlarının daha iyi çalışma koşulları talebiyle başlattıkları eylemler de önemli. Sendika ve çalışanların bütün ısrar ve ültimatomlarına rağmen sermayenin geri adım atmaması, bu alandaki mücadelenin de sertleşerek süreceğini gösteriyor.

Aynı şekilde demir-çelik başta olmak üzere değişik sektörlerde başlayan toplu iş sözleşmelerinde sermayenin, yüksel enflasyon ve hayat pahalılığına rağmen ücretlerde yeterli zam yapmaya yanaşmaması, tabandan mücadelenin yükseleceğinin işaretleri. Bir taraftan savaş gerekçesiyle fiyatlar artırılırken diğer taraftan savaş gerekçe gösterilerek ücretlere zam yapılmaya yanaşılmıyor. Bu nedenle hareketli mayıs, aynı zamanda önümüzdeki sürecin de hareketli olacağını gösteriyor.

***

Savaş cephesinde ise ortam bir yanıyla giderek gericileşirken diğer yanıyla tepkiler artıyor. 8 Mayıs dolayısıyla Berlin’de orak-çekiçli bayrakların yasaklanması bunun ifadesi. Faşizmin yenilgisini ifade eden anıtların temsil ettiği Kızıl Ordu’yu ve sosyalizmi en iyi orak-çekiçli Sovyet Bayrakları sembolize ederken, bunların yasaklanması ortamın giderek gerici bir karakter kazanmaya başlayacağını gösteriyor. Keza, Alman aydınları arasında 8 Mayıs üzerinden başlayan tartışma da bunun ifadesi. Pek çok açıdan saflaşmayı hızlandıracak olan Rusya’nın Ukrayna’ya savaşı uzadıkça sermaye ve gericilik bunu her bakımdan kullanmayı deneyecektir.

***

Geçen sayımızda yer vermeye başladığımız DİDF’nin “Birlik ve Dayanışma Festivali” ile ilgili haberlere bu sayı da devam ediyoruz. Biz de gazete olarak standımızla festivalde olacağız. Tanışmak, abone olmak isteyenler okuyucularımızı standımıza bekliyoruz.

Close