Written by 20:40 POLITIKA

Feminist dış politikadan silah tekelleri lobiciliğine

YÜCEL ÖZDEMİR

7 Ekim’den bu yana ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile birlikte Ortadoğu’yu en fazla turlayan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock oldu. Baerbock da hafta başında dördüncü kez İsrail, Filistin, Mısır ve diğer bölge ülkelerini ziyaret etti.

Bunun elbette Barbock’un şahsi performansıyla, daha önce ilan ettiği “feminist dış politika” ile bir ilgisi yok. Sık ziyaretler Almanya’nın genel olarak bölge, özel olarak İsrail’e karşı duyduğu ilgiden kaynaklanıyor.

Bu son ziyaretinde Baerbock, her ne kadar ilk haftalardaki gibi tek yanlı görünmemeye çalışsa ve Filistin halkının acılarından söz etse de, izlediği politikanın özünde bir değişim olmadı. En dikkat çekici olan ise “İsrail’in güvenliği” adına Suudi Arabistan’a, istediği Eurofighter savaş uçaklarının verilmesine yeşil ışık yakması oldu.

İran ve Hizbullah ile bağlantılı Yemen’deki Husilerin saldırılarının tehlikeli aşamaya geldiğini savunan Baerbock, dolaylı olarak “Şii direniş ekseni”nin zayıflatılması için Suudi Arabistan’a istediği 48 Eurofighter savaş uçağına Almanya’nın koyduğu vetonun kaldırılmasını gündeme getirdi.

Burada Baerbock’un asıl derdi elbette, İsrail’i Husilerden kurumak değil, silah tekellerinin kasasını dolduracak şekilde ‘Eurofighter’ların satışı önündeki engeli kaldırmak. Almanya, İngiltere, İspanya ve İtalya tarafından üretilen savaş uçağının Suudi Arabistan’a satılmasına Almanya, insan hakları, Yemen Savaşı gibi konuları öne sürerek veto koymuştu. Bölgedeki gelişmeler nedeniyle benzer bir veto Türkiye’nin önüne de konulmuştu.

Suudi Arabistan’ın Avrupa ve ABD’den satın aldığı silahlarla Yemen’de en az 4 bin 200-5 bin 500 arasında sivili katlettiği Alman hükümeti temsilcileri tarafından da bugüne kadar pek çok kez açık olarak ifade edilmişti.

Ne var ki talep edilen rakamın silah pazarındaki değeri oldukça önemli. Nihayetinde Almanya’nın vetodan ısrar etmesi durumunda, Suudi rejimi istediği savaş uçaklarını büyük bir olasılıkla Çin’den temin etme yoluna başvurabilirdi. “German Foreing Policy”de yer alan haber-analizde, Çin’in Ortadoğu ülkelerine ABD’nin ürettiği F-16’lara eş değer “Chengdu J 10” savaş uçağını satmayı teklif ettiği yazılıyor. Çin ayrıca Suudi Arabistan’a FC-31 ve Shenyang J-31 uçağını satabileceğini bildirdi. Bu son iki uçak da F-35 ayarında.

İştah kabartan Suudi teklifinin kabul edilmesi, vetonun kaldırılması için “İsrail’in güvenliği” gibi aslında gerçekle hiç alakası olmayan bir bahane uyduruldu. Üstelik, bölgede aynı zamanda İsrail ile rekabet içinde olan Suudi Arabistan’ın bir gün bu uçakları İsrail’e karşı kullanma ihtimali de bulunduğu halde…

Baerbock’un Eurofighter açıklaması, hükümet cephesinde Suudi Arabistan ile bir süredir kapalı kapılar arkasında süren normalleşme görüşmelerini legal hale getirdi. Çünkü iki gün sonra bu kez Almanya’nun Suudi Arabistan’a Alman silah tekeli Diehl Defence tarafından üretilen 150 adet Iris-T tipi güdümlü füze satacağı ortaya çıktı. Der Spiegel’de çıkan haber kısa süre içinde hükümet trafından doğrulandı. Silah satışını onaylayan Güvenlik Konseyinde Başbakan Olaf Scholz’un yanı sıra Yeşiller üyesi Baerbock ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck de bulunuyor.

Kararın altında imzası bulunan Habeck, çarşamba günü önce İsrail’e ardından da Suudi Arabistan’a gitti. Daha önce Katar şeyhinin önünde petrol ve doğal gaz için el pençe duran Habeck, bu sefer de Prens Faisal bin Farhan bin Abdullah al-Saud önünde silah tekelleri için aynı görüntüyü verdi. Bütün mesele, Alman silah tekellerinin daha faza kazanması için daha fazla silah satması…

Böylece Almanya-Suudi Arabistan hattında yeni bir dönem de açıldı. 2018’de Almanya, Yemen Savaşı ve Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da hunharca öldürülmesinden sonra silah ambargosu kararı almıştı.

Yaklaşık altı yıllık süre içinde bölgede pek çok değişiklik oldu, ancak Suudi Arabistan aynı Suudi Arabistan. Yemen’de savaş devam ediyor. İnsan hakları ihlalleri had safhada. Sadece 2023’de 177 insan çeşitli nedenlerle idam edildi. Demokrasi ve insan hakları ayaklar altında…

Buna rağmen sözde demokrasi ve insan haklarına olağanüstü değer veren sosyal demokrat SPD ve sözde kökleri barış hareketine kadar uzanan Yeşiller, silah tekellerinin daha fazla kazanması, satış rekorları kırması için Suudi prenslerinin ayağına gittikleri gibi, Almanya’ya geldiklerinde de kırmızı halılarla karşılıyorlar.

İşbaşındaki hükümet geçtiğimiz yıl içinde rekor düzeyde (12.2 milyar avro) silah satışına onay verdi. Halbuki; bugün silah satış anlaşmalarının altına imza atan bakanlar, üç yıl önce altına imza attıkları hükümet protokolünde, “Savaş bölgelerine silah satılmaması”nı yazmıştı.

Yine bugün silah tekellerinin daha fazla silah satması için Ukrayna ve Ortadoğu’da savaşın körüklenmesi için elinden geleni ardına koymayan, üç yıl önce dışişleri bakanlığı koltuğuna oturan ilk Alman kadın olan Baerbock “feminist bir dış politika” izleyeceğini ilan etmişti. Ne var ki; çok kısa bir süre içinde “feminist dış politika”nın yerini savaşçı Rambo politikası aldı.

Almanya kendisi tehlikeli bir şekilde silahlandığı gibi, savaş bölgelerindeki ülkeleri silahlandırmak için bütün imkanlarını seferber etmiş durumda.

Her geçen gün biraz daha tehlikeli bir hal almaya başlayan Almanya dış politikasına karşı savaşa ve silahlanmaya karşı mücadeleyi yükseltmekten başka bir seçenek bulunmuyor.

Close