Semra Çelik
26 Ocak’ta Köln Antoniter Kilisesi’nde Hitler dönemindeki soykırımı lanetlemek, faşizme, savaşa hayır demek için yapılan toplantıdayız. Sahnede oturan dört sanatçı o yıllarda Köln’ü terketmek zorunda kalanlardan dördünün yaşadıklarını okuma tiyatrosuyla anlatıyorlar. İlk anlatılan Faye Cukier, 16 yaşındayken ailesiyle Belçika’ya kaçışı, ölümden kurtulup tekrar Köln’e dönüşü anlatılıyor. Bir ses; ‘Faye aramızda!’ diyor. Herkes merak içinde çevresine bakınıyor. Ön sıralarda yaşlı bir kadın ayağa kalkıyor, gülücükler dağıtıyor, hatta eliyle öpücük bile gönderiyor. 94 yaşındaki Faye, Gamalı Haç’tan kaçtığı Almanya’ya, Köln’e kızının neden seni istemeyenlerin, korku içinde yaşatanların arasına dönüyorsun demesine rağmen yaklaşık on yıldır Köln’de yaşıyor.
Kölnlü Fanni’den Belçikalı Faye’e
Fanni Cukrowski, 20. Yüzyılın başlarında Polonya’dan göç eden Yahudi bir ailenin tek çocuğu olarak Köln’de doğmuş. Önce Höhenberg’te sonra Mülheim semtinde yaşamışlar. Varlıklı aile, 1930’larda soyadını Cukier olarak değiştirmiş. Cukier, Fransızca şeker anlamına geliyor ve Fransız lehçesiyle söylenince kulağa gerçekten şeker gibi tatlı geliyormuş. Bu şeker gibi hayat 30’lı yıllarda Yahudi düşmanlığı artınca sona ermiş. Faye, kendisinin tam bir Köln kızı olduğunu ama çocukluğunu Yahudiliğiyle alay eden, aşağılayan çocukların kovalamalarıyla geçirdiğini söylüyor. 16 yaşındayken, 1938 yılında, genç erkekler Yahudi olduğu için saldırmışlar, burnu kanamış ve beyaz gömleğindeki kan lekesiyle eve geldiğinde, hele de öğretmeninin ona saldıranlara değil kendisine bağırdığını anlattığında ailece Köln’ü, Almanya’yı terk etmeye karar vermişler. „İyi ki de yapmışız, kısa süre sonra Pogrom Gecesi Yahudilerin evlerine, işyerlerine saldırıldı. Ölümden kıl payı kurtulduk.”
Belçika’ya kapağı atmışlar. Faye’in gamalı haçtan kaçışı böyle başlamış ama orada da bitmemiş. Bu kaçış hayatına öyle bir damga vurmuş ki Amerika’da İngilizce olarak yazdığı anılarına ‘Gamalı Haçtan Kaçış’ adını vermiş. “Yaşamımda Anne Frank’a benzerlikler var ama çok büyük bir fark da var; Anna Frank kurtulamadı, ben ise hala yaşıyorum…”
Antwerpen’in en genç İngilizce öğretmeni
O zamana kadar Fanni olan isim Faye olarak değiştirilmiş, hayatı boyunca çok nişanlı değiştirmiş, üç kez de evlenmiş ama soyadı hep Cukier (Şeker) kalmış. Faye Cukier, ileriki dönemlerde Amerika’da tanınmış bir dans sanatçısı olmuş. “Bir sanatçıya hele de Fransızca telaffuz edilirse böyle bir isim yakışır”. Belçika’da Antwerpen’de kalmışlar. İngilizcesi çok iyi olduğundan Antwerpen’in özel ders veren en genç İngilizce öğretmeni oluvermiş. Güleryüzü, şakacılığı, hareketliliği ve öğretme kabiliyeti nedeniyle öğrenci sıkıntısı çekmemiş. Ailesinin geçimini sağlamaya başlamış. Tehlike orada da peşlerindeymiş. “Bombalardan, aşağılamalardan, yakalanmaktan korkarak yaşadık, sürekli ev değiştirdik. Bu kadar zorluğa rağmen dans eğitimi almaya başladım. En sevdiğim dans göbek dansıydı. Hala yaparım.”
Antwerpen’de o dönem Yahudilerin hala varlığını sürdürdüğü pırlanta işinde çalışmaya başlamış. İngilizce, Almanca, Fransızca, Hollandaca, Flamence, İspanyolca ve Yidiş (İbranicenin bir türü) bildiği için çok tutulmuş. Antwerpen o zamanlar Alman işgalinde olmasına rağmen canlılığını sürdürmekteymiş. Ancak bir gün Alman yetkililere teslim olmaları istenmiş. Belli bir süre Faye’in İngiliz erkek arkadaşının evine saklanmışlar. Annesi illegal yaşamaya dayanamamış ve gidip kimliklerini teslim etmişler. “Şükür pek birşey değişmedi başlangıçta hayatımızda. Yıllar sonra Almanlar Yahudileri bu kez ölüm kamplarına götürmek için toplamaya başladıklarında anneme ‘yeter!’ dedim. Babam da destek olunca saklandık ve belki bu sayede hayatta kaldık. Bir kez daha gamalı haçtan kurtulduk.”
„Hitler’i popstar gibi seviyorlardı“
Faye, Antwerpen’e alışmış, arkadaş çevresi edinmiş, dans eğitimini ilerletmiş, para da kazanmış ama işler yine kötüleşmiş. 20 yaşındayken, tüm Yahudiler gibi göğsünde sarı yıldızla dolaşmaya başlamış. Ölüm korkusu içinde olmasına rağmen gülmüş, dans etmiş, çalışmış, flört etmiş. “Gençtim, çekiciydim, erkeklerin gözü üzerimden ayrılmıyordu. Çok hoşuma gidiyordu bu. Beni en çok şaşırtan Antwerpen’de yanıma yaklaşan genç Alman askerinin yüzümün güzelliğini, gözlerimin parlaklığını değil de göğsümdeki sarı yıldızı görüp çekip gitmesi oldu.”
“Hitler’i bir popstar gibi seviyorlardı. Gördüklerinde çığlıklar atıyorlar, ağlıyorlardı. Köln’deyken Dom Oteli’nin önünde toplanan yüzlerce genç kızın kafiyeli sloganlar atarak Hitler’e, ‘nolur pencereye çık da yüzünü göster’ dediklerini hatırlıyorum. Hayır, ben hiç etkilenmedim. Yahudi olduğum için değil, sürü olmayı kabullenmediğim için etkilenmedim. ‘Çoğunluğun yaptıklarına eleştirel bak, kafanı çalıştır, beğenmediğin şeyleri söyle, isyan et.’ dedi içimden hep bir ses.”
Köln’e dönüş
Uzun yıllar Amerika’da değişik ülkelerin danslarından oluşan gösteriler yapmış, anılarını Gamalı Haçtan Kaçış kitabında toplamış sonra da kızının karşı çıkmasına rağmen Köln’e dönmeye karar vermiş. Gelir gelmez, Elde Haus’la ilişki kurup okullarda, toplantılarda, özel günlerde yaşadıklarını anlatmış. Hitler’e, yaptıklarına ve o döneme az da olsa olumlu ilgi duyanları olduğu kadar yapılan haksızlıklara sessiz kalanları da ikna etmeye çalışmış. “Bana ne diyenlere Martin Niemöller’in sözlerini hatırlattım hep. Hani ‘beni almaya geldiklerinde kurtaracak kimse kalmamıştı’ diyen rahibin sözlerini. Her zaman yapılabilecek birşey vardır. Önemli olan dünyaya, gelişmelere, anlatılanlara, yapılanlara eleştirel bakmak, hayata bağlılığı ve güzel günlere olan umudu yitirmemek.”
Faye ile biraraya gelmek yaşı ve rahatsızlıkları nedeniyle oldukça zor ama anılarını okuyarak onu daha iyi tanıyabilirsiniz. Almancası Elde Haus’un desteğiyle Emons Verlag tarafından yayınlandı. (Faye Cukier, Flucht vor dem Hakenkreuz ISBN 978-3-89705-987-0)