Written by 11:43 POLITIKA

Her hareketi bize faul

YÜCEL ÖZDEMİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İngiltere ziyareti sırasında Alman milli futbol takımı oyuncuları Mesut Özil ve İlkay Gündoğan ile Almanya doğumlu Türk milli takımı santraforu Cenk Tosun’u kaldığı otele çağırarak birlikte fotoğraf çektirmesi, sonra da bunları sosyal medyada paylaşması geniş tartışmalara neden oldu.

Özellikle Gündoğan’ın Erdoğan’a hediye ettiği formasının üzerine “Sayın Cumhurbaşkanıma saygılarıma” diye yazması, Alman milli takımında oynayan bir futbolcunun ‘cumhurbaşkanının kim olduğu’ sorularını da beraberinde getirdi. Gündoğan’ın çifte vatandaş olması her ne kadar durumu hafifletse de gerçekte verdiği mesajın olumsuz olduğu ve bunun Almanya’da doğup büyüyen milyonlarca Türkiye kökenliye karşı önyargıları körüklediği açıktır.

Fotoğrafların AKP’nin sosyal medya hesabından paylaşılmasından sonra Alman basınında başlayan tartışmaya daha sonra siyasetçiler de katılarak, ortadaki görüntünün hiç de şık olmadığını belirttiler. Özellikle ırkçı-faşistler hem sosyal medyada hem de yapılan haberlerin altındaki forumlarda, her iki futbolcunun milli takımdan derhal çıkarılması çağrısında bulundular. Kısacası ortak fotoğraf, Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlerin lehine değil aleyhine oldu.

TARTIŞMANIN KENDİSİ BİLE ZARAR VERDİ

Türk basını ve futbol federasyonu her ne kadar, “futbolsever cumhurbaşkanı”nın yaptığının normal, Alman tarafının eleştirilerin anormal olduğunu ileri sürse de, tartışmanın kendisi bile Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlere yarardan çok zarar verdi. Alman milli takımında oynamaya hak kazanan ve Almanya adına uluslararası müsabakalara katılan Özil ve Gündoğan’ın neden bu buluşmaya katılma ihtiyacı duydukları sorgulandı haklı olarak.

Her iki futbolcu, daha sonra yaptıkları açıklamalarda Erdoğan ile buluşmanın amacının politik bir mesaj vermek olmadığını söyleyerek tepkileri yatıştırmaya çalıştılar. Tersini yapmaları durumunda daha fazla eleştiri alacakları açıktı. Bu nedenle şimdilik bir ders çıkarmış görünüyorlar.

NEDEN DAVET EDİLDİLER, NEDEN EVET DEDİLER

Ankara’dan Londra’ya giden Erdoğan’ın, popüler futbolcuları yanına alıp fotoğraf çektirmesinin arkasında açıktır ki, 24 Haziran seçimleri öncesinde siyasi rant elde etmek yatıyor. Kendi alanlarında başarılı sporcularla aynı karede görünmek aynı zamanda bu sporcuların sevenlerine, “fan”larına bir mesaj anlamına geliyor. Dolayısıyla bir araya gelişin amacı sırf “spor olsun” diye açıklanamaz.

Özellikle erken seçimlerde Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli genç seçmenleri hedefleyen bu fotoğraf mesajı, aynı zamanda seçim kampanyasının bir parçası olarak görülebilir. Bu nedenle gelen tepkilerin önemli bir kısmı haksız değil. Erdoğan’ın futbolcuları kendi siyasi amaçları için kullanma girişimi hem futbolcuların kendisini hem de Türkiye kökenlileri tartışma konusu haline getirmiştir. Bu nedenle Erdoğan’ın yaptığı bu hareket her şeyden önce Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçenlere yapılmış bir ciddi bir ‘fauldur’. Türk vatandaşı olsun olmasın, Türkiye kökenliliği baz alan Erdoğan bu nedenle asıl olarak bütün Türkiye kökenli göçmenleri kontrol altında tutmayı, onların hamisi olduğu algısı yaratmayı istiyor. Yıllardır izledikleri diaspora politikasının özünü de bu oluşturuyor.

Erdoğan’ın neden Özil, Gündoğan ve Tosun ile aynı karede görünmek istediği ortada. Peki onlar neden bu planın parçası oldular? Son bir kaç yıldır Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde izlediği otoriter politikalardan ötürü sert bir şekilde eleştirilen Erdoğan ile aynı karede görünmenin pek normal karşılanmayacağı biliniyor olmalı. Başbakan Merkel bile bu nedenle çok tepki aldı.

Dolayısıyla futbolcular bu görüşmeyle eğer Erdoğan’ın yaptıklarına destek olduklarının, aynı düşünceleri paylaştıklarını söylemek istiyorlarsa, bunun için ille de birlikte fotoğraf çektirmeleri gerekmiyor. Almanya’da pek çok AKP yanlısı kurum gibi onlar da aynı zihniyeti paylaştıklarını açıklayabilirler. O zaman da demokrasiden mi otoriter bir rejimden mi yana oldukları açığa çıkar, ona göre davranılır.

Belirtmemiz gerekiyor ki, bu Özil’in Erdoğan ile ilk buluşması değil. Kasım 2012’de de Madrid’de Erdoğan’ın kaldığı otele gitmiş, bir süre görüşmüştü. Görüşmeye dair Türk basınında haberler çıkmıştı. Bu haber halen internet ortamında duruyor.

Altı yıl önceki görüşmenin Alman basınında görülmemesi, yetkililerin tepkisini çekmemesi, Özil’in değil Erdoğan’ın durumundan kaynaklanıyor. Eğer tek başına bir Alman milli takım oyuncusunun Erdoğan’la görüşmesi sorun olsaydı, o zaman da konu mutlaka tartışır, Özil de sonuçlar çıkarırdı. Bugünkü tartışmaların asıl nedeni Türkiye’de siyasi koşulların hızla değişmesi ve Erdoğan’ın açıktan otoriter bir rejim kurmasından kaynaklanıyor. Bunu duymayan bilmeyen kalmadı. Bütün bunlara rağmen Erdoğan ile aynı karede olmak yaptıklarını bir şekilde onaylamak anlamına geliyor. Aksi takdirde alınacak tavır belli. Nitekim görüşmeye davet edilen Liverpool oyuncusu Emre Can, örnek bir tavır alarak siyasi malzeme olmayı kabul etmemiştir. Özil ve Gündoğan’ın da yapması gereken bu idi.

LÖW OFSAYTTAN GOLE İZİN VERMEDİ

Neyse ki, teknik direktör Joachim Löw, sağduyulu davranarak, Erdoğan’ın, iki futbolcunun linç edilmesi üzerinden ofsayttan gol atmak istediğini fark etti ve tartışmalardan etkilenmeden iki futbolcuyu da Rusya’ya gidecek milli takım kadrosuna dahil etti. Eğer Özil ve Gündoğan ya da ikisinden birisi kadro dışı kalsaydı, bu en çok Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürecekti.

Bu arada şunu hatırlamakta yarar var: Özil’in milli takımda yer alması Türkiye kökenli göçmenler arasında Alman milli takımıyla duygu bazında bağın kurulmasında büyük bir rol oynamış, entegrasyon sürecine katkı sağlamıştı. Bu nedenle Özil Bambi Entegrasyon Ödülü’ne bile layık görülmüştü. Aynı Özil, Alman milli takımını tercih ettiği için bugün kendisini öven Türk milliyetçilerinin sayısız hakaretlerine maruz kalmış, “vatan haini”, “kansız” ilan edilmişti.

Özil ile Gündoğan’ın tutumu doğal olarak insana Kürt futbolcu Deniz Naki’nin durumunu da hatırlatıyor. Erdoğan’ın politikalarını eleştirdiği için Türk basının ve milliyetçi taraftarların saldırılarına uğradı, hakkında dava açıldı ve Türkiye’de ömür boyu futboldan men edildi. “Futbolsever” Erdoğan, Deniz Naki’ye yapılanlara destek verdi. Özil ve Gündoğan ise meslektaşlarına sahip çıkmak için tek bir açıklama dahi yapmadılar. Bunu yapmadan Erdoğan ile aynı karede görünmek hiç bir şekilde şık bir hareket olmamıştır. Kısacası mesele Erdoğan değil, temel demokratik hak ve özgürlükler konusunda hangi tarafta olduklarından ibarettir.


Buluşmaya tepkiler geldi

Özil ve Gündoğan’ın Erdoğan’la bir araya gelmesine pek çok kesim set tepki gösterdi.

Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Londra’daki buluşmayı „yanlış bir referans“ olarak tanımlayarak bunun Alman Futbol Federasyonu’nun savunduğu saygı ve hoşgörü gibi değerlerin tam tersi olduğunu belirtti.

Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Spor Politikaları Sözcüsü Ebehard Gienger iki futbolcunun tutumunun Almanya’da yaşayan Türklerin topluma uyumunu sağlamak üzere yürütülen çabalara uygun olmadığını söyleyerek, „Türkiye asıllı vatandaşlarımızın Federal Alman Cumhuriyeti’ni memleketleri olarak görmelerini isterken, iki harika kişilik kendilerini başka bir devletle tanımladı. Böyle şey olmaz“ dedi.

Hristiyan Sosyal Birlik’ten (CSU) Federal Meclis Başkan Yardımcısı Hans – Peter Friedrich „Kısa süre önce Almanya’ya yönelik çirkin açıklamalarda bulunmuş yabancı bir siyasetçinin seçim kampanyası için kullanılmaya izin vermek yadırganacak bir durum“ derken CSU Twitter hesabından da „Milli takım formasını giyenler, ülkemizin değerlerine bağlı kalmalıdır. Basın özgürlüğü ve insan haklarını sınırlayan bir despot için seçim kampanyası yapmamalıdır“ açıklaması yapıldı.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ise eleştirilerini bir adım öteye taşıdı. Partinin meclis grup başkanı Alice Weidel, Özil ve Gündoğan’ın Rusya’da yapılacak 2018 Dünya Kupası için Alman milli takımına alınmamalarını talep etti.

İktidar ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) Spor Politikaları Sözcüsü Detlev Pilger, Özil ve Gündoğan’ın Erdoğan ile birlikte poz vermesini, „basın özgürlüğünü ayaklar altına alan ve insan haklarını sınırlayan bir siyasetçiye bağlılık göstermek“ olarak değerlendirdi.

SOL PARTİ: KABA BİR FAUL

Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Özil ve Gündoğan’ın Erdoğan ile buluşmasını eleştirerek, „Türkiye’de demokrat kişilerin takibata uğradığı bir dönemde Londra’daki lüks bir otelde despot Erdoğan ile buluşmanın ve onu ‚Cumhurbaşkanımız‘ olarak tanımlamanın kaba bir faul“ olduğu yorumunu yaptı.

EMRE CAN DAVETİ REDDETTİ

Öte yandan Die Welt’in haberine göre Liverpool forması giyen Emre Can’ın Londra’da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davetini reddettiği bildirildi. (YH)


Özil ve Gündoğan Steinmeier ile görüştü

Milli takım oyuncuları Mesut Özil ve İlkay Gündoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’i 19 Mayıs Cumartesi günü ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Steinmeier, görüşmenin ardından Facebook sayfası üzerinden bir mesaj yayınladı. „İlkay Gündoğan ve Mesut Özil, beni ziyaret etme arzularını ifade ettiler. İkisi için de ortaya çıkan yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak çok önemliydi“ diyen Steinmeier, „Uzun bir süre spor ve siyaset üzerine konuştuklarını“ belirtti.

„İki oyuncuyu Alman futbolu buralara getirdi“ ifadesini kullanan Steinmeier, Almanya’nın yeniden birleşme gününde yaptığı konuşmayı anımsatarak „bir insanın birden fazla memleketi olabileceğini ya da yeni bir memleket bulabileceğini“ söyledi. Steinmeier, bunu bugün „Almanya’da milyonlarca insanın kanıtladığını ve bunun kendilerini zenginleştirdiğini“ ifade etti.

Mesut Özil’in kendisine “Ben burada doğdum ve ülkeme bağlıyım” dediğini aktaran Steinmeier, İlkay Gündoğan’ın ise “memleketi ve takımının tartışmasız Almanya” olduğunu söylediğini aktardı.

Steinmeier’in açıklaması şöyle sona erdi: “Benim de ikisine cevabım şu oldu Dünya Kupası’nı Almanya’yla kazanacaksınız!” Gündoğan da görüşmenin ardından Twitter üzerinden, “Davranışıma yöneltilen eleştiriyi anlıyorum. Ancak değerlerimize saygı duymamakla suçlanmam beni çok üzdü“ ifadelerini kullandı. “Milli marşı söyleyen bir Alman vatandaşı olduğunu” belirten Gündoğan „Çocuklarım aileme adil fırsatlar veren bu ülkede yaşayacak” dedi. (YH)


DİDF: Şık bir hareket değil

Mesut Özil ve İlkay Gündoğan ile Almanya doğumlu Türk milli takımı oyuncusu Cenk Tosun’un Erdoğan ile fotoğraf çektirmelerine tepki gösteren Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), buluşma üzerinden Türkiye kökenli göçmenlere karşı bir kez daha önyargıların körüklendiğine dikkat çekti. Yapılan açıklamada, “Erdoğan’ın politik çıkarları için organize ettiği buluşma, hem bizlerin hem de davet edilen futbolcuların aleyhine dönüşmüştür. Fotoğrafların AKP’nin sosyal medya hesabından propaganda amacıyla paylaşılmasından sonra gelen tepkilerin ardından her iki futbolcu amaçlarının politik mesaj vermek olmadığını söylediler. Açıktır ki, AKP ve Erdoğan’ın amacı erken seçimler öncesinde siyasi bir rant elde etmektir.

Erdoğan’ın yaptığı bu hareket her şeyden önce Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlere yapılmış bir ciddi bir fauldur! Erdoğan bir yandan Türk vatandaşı olsun olmasın, Türkiye kökenlilerin hamisi olduğu mesajı verirken; asıl olarak da futbolcuların popülerliğini kendi siyasi amaçları için istismar etmiştir.” denildi.

Erdoğan’ın iki milli futbolcu üzerinden yeniden gerilim yaratarak bir seçim kampanyası düzenleme planı milli takım teknik direktör Joachim Löwün, sağduyulu davranışıyla boşa çıkarılmıştır. Löw verdiği kararla yeni bir provokasyonun yaratılmasının önüne geçmiştir.

Elbette herkes gibi Özil ve Gündoğanın da siyasi tercihleri olabilir. Ancak kamuoyuna mal olmuş kişiler olarak, kritik bir seçimin arifesinde bir adayla bu şekilde aynı karede görünmenin bir mesaj anlamına geleceğini görmezden gelmemeliydiler. Olayın asıl sorumlusu elbette bu futbolcuları üzerinden siyasi prim elde etmek isteyen Erdoğandır, ancak Özil ve Gündoğanın da kendilerini malzeme yaptırmama konusunda daha hassas olmaları gerekiyordu. Nitekim aynı daveti alan bir başka futbolcu Emre Canın bu hassasiyeti göstermesi dikkate değerdir.

Kaldı ki, Almanyadan Türkiyeye transfer olan ve Amedsporda oynarken siyasi düşünceleri nedeniyle linç edilen, cezalandırılan ve Almanyada suikast girişimine uğrayan Deniz Naki olayı düşünüldüğünde, Özil ve Gündoğanın aynı karede olacağı kişi Erdoğan olmamalıydı!

Close