Written by 01:04 ANALİZ / ANALYSEN

Hükümet „daha iyi sınır dışı etmede“ anlaştı

Leo Fischer*
Şu anda pek çok kentte AfD’ye ve burjuva ana akımına çoktan girmiş olan sağa kaymaya karşı gösteriler düzenleniyor. AfD’nin ve onun radikal sağcı akıl hocalarının iğrenç sınır dışı etme planları herkesi haklı olarak öfkelendirirken, bunun gerçek siyaset üzerinde nasıl bir etkisi olacağı sorusu ortada duruyor.
Her şeyden önce, daha birkaç hafta önce mümkün olan en acımasız sınır dışı etme çağrısında bulunan bir Federal Şansölyenin şimdi sağcı fikirlerden endişe duyduğunu ifade etmesi nasıl bir araya ve anlama geliyor? Anayasada yer alan ve Almanya’nın geçmişindeki dehşete dayanan iltica yasasını delik deşik eden bir içişleri bakanının şimdi bir „kâbustan“ bahsetmesi nasıl bir anlama ve araya geliyor? „İltica uzlaşısının“ rutin mide ağrılarıyla geçmesine izin veren bir Yeşiller parlamento grubunun şimdi sosyal uyum konusunda endişe duyması nasıl bir anlama ve araya geliyor?
Potsdam sınır dışı etme planları sadece, sonuna kadar tutarlı bir şekilde düşünülmüş kendi politikalarını yansıtmaktadır.
Çelişkiler çok açık: 18 Ocak günü saat 14.45’te Federal Meclis’te „Dirençli demokrasi, demokrasi düşmanları ve sınır dışı etme planları“ tartışıldı ve saat 17.30’da „Geri Dönüşü İyileştirme Yasası“ görüşüldü. Dolayısıyla sınır dışı etme politikasıyla ilgili tek önemli şey, bunun demokrasi düşmanları tarafından değil, sosyal demokratlar tarafından yapılacak olması; „yeniden göçten“ değil, „geri dönüş iyileştirmelerinden“ söz edilmesi. Aslında „bir daha asla „dan geriye kalan şu olacak: bir daha asla aşırı sağcı politikalar sadece aşırı sağcılar tarafından yapılmamalıdır.
Martin Sellner ve ekibi bir yıldan daha uzun bir süre önce „Remigration/ geri gönderme/yeniden göçün“ önemli bir mesele haline gelmesine karar vermişlerdi. Belki de bazı zeki üçlü koalisyon stratejileri, sığınma ve göç politikalarını acımasızlaştırarak sağcı yürüyüşü önleyebileceklerini düşündüler. Ancak durum tam tersi oldu: Sellner’in en kötü hayalleri gerçek oldu ve sağcıların savaş çığlığı herkesin dilinde. Sellner’in başarısı aynı zamanda, sosyal demokrat partilerin sağ kanattan oy almasının faydasız olduğu yönündeki uluslararası araştırmalara atıfta bulunmayı cesaretle reddeden bir siyasetçi neslinin danışmanlığa tamamen direnmesinin de bir sonucudur.
Şimdi kim hala SPD ve Yeşiller’e oy verebilir? Kesinlikle insani bir mülteci politikasını destekleyenler değil. Ve tek bir sağcı bile iltica uzlaşması nedeniyle SPD’ye geri dönmez – neden dönsünler ki? AfD’ye oy verenler farklı bir politika değil, tamamen farklı bir toplum istiyor. Onları „geri getirmek“ için AfD destekçilerinin ırkçı fantezilerini yerine getirmeniz gerektiği fikri yanıltıcıdır. Aynı zamanda ideolojik bir tuzağa da yakalanmış durumdayız: Mülteci meselesinde „daha yumuşak“ bir çizgiye geri dönüş yok. Bu nedenle AfD, programı pratikte uygulanırken retorik olarak kınanmaya devam edecektir.
Neues Deutschland gazetesinden çeviren: Semra Çelik
Close