Almanya’da hükümet koronayla mücadele adı altında sürekli yeni kararlar alıyor. Ancak buna rağmen günlük vaka sayısı artmaya devam ediyor. Sol Parti Federal Parlamento Meclis Grubu Sağlık Politikası Sözcüsü Dr. Achim Kessler konuyla ilgili olarak gazetemizin sorularını yanıtladı.
YÜCEL ÖZDEMİR
Federal hükümetinin mart ayından bu yana sürdürdüğü Korona (Covid 19) ile mücadele politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi alanlarda başarılı oldu ve hangi alanlarda başarısız oldu?
Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn, Almanya’daki somut sorunları çözmek için çok daha önce harekete geçmeliydi. Sağlık personeli, koruyucu maske, dezenfektan ve koruyucu kıyafet eksikliği gibi sorunlar öngörülebilirdi. Kriz durumları için herhangi bir hazırlık yapılmamış olması anlaşılmaz. Almanya’da ülke çapında pandemi planları var, ancak bunlar her yerde uygulanmadı ve güncellenmedi. Halk sağlığı hizmetinin derhal güçlendirilmesi ve daha fazla tasarruf edilmemesi gerekiyor. Orta vadede, hastaneler ihtiyaca göre finanse edilmeli ve tekrar kamulaştırılmalıdır! Daha iyi çalışma koşullarına ve sağlık ve bakım işleri için yeterli ücrete ihtiyacımız var.
SAĞLIK SİSTEMİ HAZIRLIKLI DEĞİLDİ
Korona başladığında özellikle sağlık alanındaki eksiklikleri eleştirmiştiniz. Bu konuda bir şey değişti mi? Almanya’daki sağlık sistemi bu tür olaylara hazırlıklı mı?
Aksine, Almanya’daki sağlık sistemi pandemiye yeterince hazırlıklı değildi. Korona krizinin başlangıcında kısa sürede tedavi, laboratuvar, bakım ve yatak kapasitelerinin bölgeden bölgeye çok farklı şekilde dağıtılmış olduğu ve kullanıldığı ortaya çıktı. Hemşirelikte iş yoğunlaşmasına rağmen personel sıkıntısı var. Risk grupları ve tedavide görevli personel için tıbbi koruyucu ekipman ve solunum maskeleri yeterli miktarda mevcut değildir. Kriz, sağlık ve bakım alanı üzerine köklü bir yeniden düşünmenin gerekli olduğunu gösteriyor. Şikayetçi olduğumuz tüm konular sağlık ve bakım sistemimizi rekabet ve karla uyumlu hale getirmenin ölümcül sonuçlarıdır.
Geçmişte federal hükümet, korona krizine karşı 1,3 trilyon euro’luk bir program açıkladı. Bu paranın ne kadarı sağlık sistemine yatırıldı? Yeterli mi?
Geçtiğimiz birkaç on yılda, neoliberal kemer sıkma önlemleri nedeniyle sağlık sistemine yeterince yatırım yapılmadı. Yalnızca hastanelerde, hastaların ve çalışanların pahasına büyük bir yatırım tıkanıklığı var. Krizle ilgili ek harcamalar önümüzdeki yıl sağlık sisteminde daha fazla masrafla sonuçlanacaktır. Yalnızca 2021 yılı için sadece sağlık fonunun hesaplanan açığı 16,6 milyar euroyu buluyor. Federal hükümet, 5 milyar euroluk yardım, sağlık sigortası rezervlerinde azaltma ve yasal sağlık sigortasına ek katkı payında artışla bunu finanse etmek istiyor. Sol Parti’nin (Die Linke) bakış açısına göre bu yeterli değil. Artık ihtiyacımız olan şey, tüm vatandaşların bireysel mali güçlerine göre ödeme yaptığı ve sermaye geliri gibi diğer gelir türlerini de hesaba katan dayanışmacı sağlık ve bakım sigortasıdır. Çok geliri olanlar çok para ödeyecek, az geliri olan az olan ödeyecek. Parası olmayansa ödemeyecek. Bu şekilde, finansman açığını sosyal açıdan adil bir şekilde kapatabilir ve halkın çoğunluğu için daha düşük katkı oranları sağlanabilir.
Federal bütçeden sağlığa ayrılan oranın 2021 yılı için yüzde 41,1 azaldığını görüyoruz. Federal hükümet bunu nasıl açıklıyor? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bildiğim kadarıyla sağlık için öngörülen bütçe bir önceki yıla göre 9 milyar euro artırılarak 24,3 milyar euroya çıkarıldı. Tabii ki, bu hala çok düşük.
Şu anda koronavirüsün 2. dalgasından bahsediliyor. Size göre durum nasıl?
Sonbaharda ve kışın enfeksiyon sayısının artmaya devam edeceği öngörülebilir, ancak acil duruma rağmen federal ve eyalet hükümetleri görüş birliğine varamayacak. Bununla birlikte, farklı, bazen etkisiz önlemlerin keyfiliği, korona önlemlerini reddedenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
Sizce eyaletler ve federal hükümetin mart ayından bu yana aldığı önlemler doğru mu? Daha neler yapılması gerekiyor?
Önlemler anlaşılır ve orantılı olmalı, sosyal yaşam enfeksiyondan korunma koşullarında da mümkün olmalı. Federal hükümet, uzun vadeli bir strateji izlemek yerine yalnızca günü kurtarıyor. Şimdi ihtiyacımız olan şey, demokratik kurumların ve teknik uzmanların kararlara sistematik katılımıdır. Bunun için parlamentonun korona önlemlerinin tartışılmasına dahil olması ve yönergeler üzerinde karar vermesi gerekiyor. Buna ek olarak, disiplinler arası sağlık koruması, sosyal güvenlik ve temel ve medeni hakların korunmasını gözeten ve gerekirse önceki yalpalama çizgisini düzelten bilimsel bir danışma komisyonu gereklidir.
TEST STRATEJİSİ YETERSİZ
Sürekli olarak daha fazla korona testinden söz ediliyor. Ancak henüz uygulanmıyor. Bunun önündeki engeller neler?
Federal hükümetin test stratejisi başından beri yetersiz kaldı. Bir pandemi durumunda mevcut laboratuvar ve test kapasitesi yoktu. Krizin başlangıcında, federal hükümet kapasitelerini genişletmek ve yalnızca PCR testlerinin kullanımının ötesine geçen tek tip bir test stratejisi belirlemek konusunda çok uzun süre tereddüt etti. LINKE’nin bakım evlerinde ve diğer hassas alanlarda önleyici seri testler için hızlı antijen testleri kullanma talebinin nihayet üstlenilmesini memnuniyetle karşılıyorum. Ancak, bu çok geç oldu. Testlerin mümkün olduğunca düşük eşikli ve yeterince büyük sayıda sunulması ve sağlık sektörü yanı sıra sistem açısından önemli diğer sektörlerin de öncelikli olarak test kapsamına alınması zorunludur.
AŞI ÇIKACAK, AMA HERKESE YETMEYECEK
Aşının önümüzdeki baharda çıkacağı belirtiliyor. Bunun mümkün olduğunu düşünüyor musunuz? Her vatandaşın aşı yaptırması nasıl sağlanacak?
İlkbaharda aşının çıkma şansının mümkün olduğunu düşünüyorum ama özellikle başlangıçta herkese yetecek kadar aşı olmayacak. Kamu parasıyla teşvik edilen ve üretilen aşılar, devletin sorumluluğunda olmalı ve ilaç şirketlerinin kâr çıkarları doğrultusunda dağıtılmamalıdır. Öncelik, sağlık çalışanları ve risk grupları için erişim olmalıdır. Almanya gibi zengin ülkelerin, küresel güneydeki ve enfeksiyon oranı yüksek olan ülkelerin bu aşıya adil erişimini sağlama sorumluluğu vardır.