Written by 12:57 POLITIKA

İsrail Batı’nın tam desteğiyle savaşı bölgeye yaydı

YÜCEL ÖZDEMİR / Köln

Bir yıl önce Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırıya “misilleme” adına İsrail’in gerici-faşist rejiminin Gazze’den başlayarak bölgede estirdiği büyük katliamlar, Batılı emperyalist devletler tarafından sürekli tam olarak desteklendi. Her türlü askeri, siyasi, ekonomik destek sunuldu. Dahası, İsrail’in Gazze’de 41 binden fazla insanı katletmesini eleştiren, dillendiren herkes antisemitist ilan edildi, gösteri ve yürüyüşler yasaklandı.
Denilebilir ki; İsrail’in uğradığı “en büyük terör saldırısı” tarihte görülmemiş düzeyde en büyük desteğe dönüştü. Üstelik İsrail’de yıllardır savaş makinesinden, düşmanlıktan, Araplara nefretten beslenen gerici-faşist bir kliğin oluşturduğu koalisyonun iş başında olduğu bilinmesine rağmen.

„ELEŞTİREL DESTEK“ OYUNU
7 Ekim’i tam bir fırsata çeviren İsrail’deki bu gerici-faşist ekip, gelinen aşamada savaşı Gazze’nin dışındaki topraklara da taşımış, düşman gördüğü Arap liderleri elindeki devasa askeri ve istihbarat kaynakları sayesinde imha etmiş durumda. Önce Hamas ve Hizbullah’ın üst düzey yöneticileri Gazze, Lübnan ve Suriye’de nokta atışıyla katledildi. Ardından 31 Temmuz’da Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye, hem de İran’ın başkenti Tahran’da, katledildi. 27 Eylül’de Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah’ın Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hizbullah’ın üst yönetim kadrosuyla birlikte öldürülmesi ise cinayetler serisinin zirvesi oldu.
Bütün bunlar olurken ABD, AB ülkelerinin yöneticilerinin İsrail’e yaklaşımı “eleştirel destek” biçimindeydi. Onların her „Savaşı bölgeye yaymama” çağrısına İsrail yeni bir saldırıyla yanıt verdi. Karşılığı ise desteğe devam oldu. Bu tablo Avrupa’daki basının bir bölümünde İsrail Başbakanı Natenyahu’nun “Batı’yı dinlemediği, kendi bildiğini okuduğu” şeklinde sunuldu. En sert eleştiriler “Netanyahu’nun stratejisi yok” şeklinde oldu. Halbuki, Süddeusche Zeitung’da Bernd Dörries’in Nasrallah’ın öldürüldüğü gün yazdığı şu satırlar İsrail’in planını özetliyor: “İsrail kendi mantığını izliyor: Barışa karşı değil ama barışa inanmıyor; kendisini parçası olmak istemediği Ortadoğu’da izole edilmiş görüyor. Kendi içine duvar örüyor, ebedi çatışmayı şiddetle yönetmek istiyor, çözmek değil“ (27.09.2024)
İsrail’in Gazze’den sonra kuzeydeki komşusu Lübnan’a Hizbullah üzerinden açtığı savaşa da Batılı emperyalistlerin yaklaşımı aynı oldu. Hatta örneğin, Almanya’da hükümet Lübnan sınırında başlatılan kara harekatı konusunda bir uyarı yapma gereği dahi duymadı.

ASIL TEPKİ İRAN’A: İSRAİL İÇİN AVRUPA ORDULARI HAREKETE GEÇTİ
İran’ın dün gece 180 roketle İsrail’e düzenlediği saldırıdan sonra ise Batı cephesi hemen ayağa kalktı. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock sosyal medya hesabı üzerinden „İran’ı bu tehlikeli tırmanışa karşı acilen uyardık“ paylaşımında bulundu.
Fransa’da Güvenlik ve Savunma Komitesi hemen toplandı ve „İran’ın saldırısını püskürtmek için“ Ortadoğu’daki askeri güçler harekete geçirildi. İngiltere Savunma Bakanı John Healey, İngiliz ordusunun çatışmayı önlemek için hemen harekete geçtiğini açıkladı. ABD her zaman olduğu gibi İsrail’e kol kanat gerdi ve İsrail’e her türlü desteğin verildiğini duyurdu. ABD, iki büyük savaş gemisini daha önce bölgeye göndermişti. İsrail’in saldırıları karşısında çoğunlukla sessiz kalan BM Güvenlik Konseyi hemen toplantıya çağrıldı.

İSRAİL CÜRETİNİ BU TUTUMDAN ALIYOR
İsrail’i asıl güçlü kılan ve dizginsiz hale getiren tam da Batılı emperyalist devletlerin bu tutumu. Hal böyle olunca İsrail’in yaptıkları yanına kâr olarak kalırken, İsrail’e onun yönetimiyle yanıt verenlere ceza ve sert yaptırım olarak geri dönüyor. Bu tutum savaşın genişleyerek devam etmesinin başlıca nedeni.
Bundan güç alan Netanyahu, Lübnan içlerine kadar ilerlemekten geri kalmayacak ve İran’a yönelik bugüne kadar görülmemiş düzeyde büyük bir saldırı düzenleyebilir. Son saldırıdan sonra Netanyahu’nun “İran bu gece büyük bir hata yaptı” açıklaması, bunun mesajını içeriyor.
Ortadoğu “bölgesel savaş uyarıları” eşliğinde ateş çemberine dönüştürüldü. Emperyalist devletlerin, bölgedeki gerici rejimlerin her geçen gün biraz daha büyüyen ve halklar için büyük bir felakete dönüşen savaşın tetikçisi İsrail’i durdurmaya niyeti yok. Geriye halkların savaşa karşı mücadelesi kalıyor. Seyirci kalmak, daha fazla ölüm, yıkım, göç ve düşmanlık anlamına gelecek.
3 Ekim Berlin’de çok sayıda parti ve örgütün savaşa ve silahlanmaya karşı yapacağı büyük barış gösterisi bu açıdan dünya halklarına anlamlı bir mesaj olabilir.

Close