Zahide Yentür
Corona günlerinde ‚ZİF‘ (Otonom Kadın Sığınma Evleri Merkezi Bilgi Ağı) ve ‚Bff‘ (Federal Kadın Danışma Merkezi) gibi yardım örgütleri kadına yönelik şiddetin arttığına ve kadınları şiddetten koruyacak önlemlerin yetersiz kaldığına dikkat çekiyor.
Her iki koordinasyon merkezi de kadınları ve çocuklarını şiddetten koruyacak önlemlere direkt ve bürokratik olmayan yollardan ulaşabilmelerinin önemini belirtiyor. Zira korona krizinden dolayı alınan önlemler, örneğin şiddete başvuran faillerin sürekli evde kalması ya da kadınların danışma merkezlerine kolayca ulaşamaması, kadın sığınma evlerinin kapasitesinin dolu olması, şiddet artarken şiddete uğrayan kurbanların koruma altına alınamamasına yol açıyor.
Federal Aile Bakanı Franziska Giffey, yardım sisteminde planlanan teşviklerle kadın sığınma evlerine ve danışma merkezlerine kolay ulaşımı hedeflediklerini açıklarken sığınma evi ve danışma merkezi çalışanlarını yaptıkları hizmetten dolayı övdü. Bakanın açıklaması, önümüzdeki dönemde sığınma evlerinin finanse sorununun federal hükümetçe çözüleceği şeklinde yorumlanıyor. Sığınma evleri genelde maddi kaynaklarını eyalet kasalarından ya da değişik yerel kasalardan sağlıyor. Evlerin sistem için “önemli” ilan edilmesinin ne anlama geldiğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Kadın yardım kuruluşları şu anda kadın sığınma evlerine başvurularda azalma olduğunu söylüyor. Gönüllü karantina koşullarında kadınların kendilerine şiddet uygulayan eşleriyle aynı ortamı paylaşmak zorunda kalmaları ve yardım olanaklarını kullanamamaları şiddetin boyutunu artırıyor. Aile Bakanı Giffey telefon konferansından sonra kadın sığınma evlerini ve danışma merkezlerini çalışmalarını güçlendirmek üzere harekete geçti. Bakan Giffey, sığınma evlerine 2024 yılına kadar kullanmak üzere 120 milyon euro ödenek ayrıldığını duyurdu. Korona günlerinde danışma merkezlerinden hizmet alan kadınlara online danışma hizmeti verilmesi ve Almanca diline hakim olamayan kadınlara da tercümanlık hizmeti önümüzdeki dönemde planlanan değişiklikler arasında bulunuyor.
Korona sığınma evlerinin yetersizliğini ortaya çıkardı
Otonom kadın sığınma evlerinin kuruluşu, 68 hareketinden mücadeleci kadınların “kişisel olan politiktir” sloganıyla ev içinde yaşanan şiddetin bireysel değil, sistemin bir sorunu olduğunu kabul ettirmesi sonucunda 70’li yıllarda gerçekleşmişti.
İlk sığınma evi Berlin’de 1976 yılında açıldı. Sığınma evleri ve danışma merkezleri daha sonra çalışmalarında profesyonelleşerek şiddete uğrayan kadınlara sosyal ve psikolojik destek verecek biçimde şekillendiler. Kurulduğu andan itibaren de sığınma evlerinin ve danışma merkezlerinin finansmanı sürekli çözülmeyen bir sorun oldu.
Korona salgınıyla birlikte Çin’den başlayarak bir çok ülkede -örneğin Fransa’da aile içi şiddetin yüzde 35 arttığı bildiriliyor. Kadına yönelik şiddetin artması kadın sığınma evleri ve danışma merkezlerinin yetersizliğini de açığa çıkardı. Almanya’da her yıl şiddetten kaçarak koruma arayan yaklaşık 18 bin kadın, çocuklarıyla -20 bin çocuk- birlikte sığınma evlerine geliyor. Bu nedenle evlerde 14 bin 600 yatağa daha ihtiyaç var.
Şiddete uğrayan kadınlara hizmet veren danışma merkezleri, kriz döneminde kadına yönelik şiddetin durdurulmasının toplumsal bir sorumluluk olduğuna dikkat çekiyorlar. Kadınların evden çalışmaya teşvik edildiği, çocukların okula ya da anaokula gitmediği, şiddet uygulayan ya da şiddete eğilimli eşlerin ev ortamından ayrılmadığı durumlarda şiddet olaylarının artmasının kaçınılmaz olduğuna değinen ZİF, şiddete uğrayan kadınlara banyoya sığınarak ya da çöp atma bahanesiyle dışarı çıkarak yardım merkezlerine telefon etmelerini öneriyor.
Elbette, Almanca sorunu olan göçmen kadınların ve mültecilerin neler yapabileceklerine ilişkin herhangi bir öneride bulunulmuyor. Büyük şehirlerde sosyal konut yetersizliğinden dolayı kadın sığınma evlerinin neredeyse herzaman dolu olması nedeniyle şiddete uğrayan kadınların nereye gidecekleri de üzerinde düşünülen bir konu. Kadın yardım örgütleri şu anda kapalı olmaları nedeniyle pansiyon ve otellerin şiddete uğrayan kadınlara ve çocuklarına ayrılmasını öneriyorlar.