Semra Çelik
Şiddetin birçok yüzü var ve çoğu durumda gizli kalıyor. BM Kadın Örgütü’nün verdiği rakamların referans verdiği bir karanlık alan araştırmasına göre, Almanya’daki kadınlar her dört dakikada bir partnerlerinden veya eski partnerlerinden şiddet görüyor. Her gün yeni bir vaka ortaya çıkıyor ve hızla unutuluyor.
6 Kasım sabahı, cinsel saldırı da dahil olmak üzere bir çok konuda hüküm giymiş bir suçlu -Trump-ABD Başkanı seçilirken, Almanya’da akşam saatlerinde trafik lambası koalisyonu çöktü ve önceden planlanan şiddeti önleme yasası başarısız oldu. Almanya’da öngörülebilir şekilde gerici bir hükümete ve „büyük“ ve küçük ülkelerde sağcı bir gelişmeye yol açan, dünyanın durumundaki kötüleşen krizin, zorlukla elde edilen kadın haklarında daha keskin bir kesintiye yol açtığı kesin.
AfD’nin Almanya’da yaydığı kadın düşmanı imaj, kadınları yeniden ocağın önüne koyuyor, mali açıdan kocalarına bağımlı hale getiriyor ve çocukları ordu için evde büyütmeleri gerekiyor. ABD’de Trump, devlet aygıtının radikal yeniden yapılanma planları ve kendi kaderini tayin hakkına yönelik saldırıların yanı sıra, kadınları “annelik biyolojik işlevlerine” indirgemek istiyor.
Şiddeti aile içi veya partner şiddetine indirgemek yeterli değil. Şiddetin birçok yüzü vardır: ister savaşta, ister evde, ister bakım ve eğitim kurumlarında, ister eğitim, iş veya öğrenim yerlerinde olsun, psikolojik, fiziksel veya cinsel. Kökenleri, sömürü ve baskıyla karakterize edilen ve çocukların, yaşlıların, hastaların ve zayıfların bakımı gibi sosyal görevleri bireysel ailelere ve özellikle kadınlara kaydıran bir sistemin yapısından geliyor. Bu sistem, kadınları savaşta ganimet haline getiriyor, tecavüzü silah olarak devreye sokuyor, kadınları çocuklarla birlikte ölüme mahkum ediyor, kadınların bağımsız ekonomik ve sosyal güvenliğini reddediyor, emeğini değersizleştiriyor, kadınlara özel bir şekilde ayrımcılık yapıyor ve baskı yapıyor. Eşitsiz güç ilişkileri ve cinsiyete özgü eşitsizliklerin olduğu bir sistemde, hangi biçimde olursa olsun kadına yönelik şiddet münferit bir durum değil, toplumsal olarak belirlenen bir durumdur.
Kadınlar bunu bir veri olarak kabul etmeye giderek daha az istekli ve değişim istiyor! Bu ancak geniş bir ittifakta başarılı olabilir! Kadınlar zenginlerin elde ettiği kârın hükümet politikasını belirlemesine ve dünyadaki kadınların durumunu daha da kötüleştirmesine seyirci kalmaya razı değiller.
Şunları talep ediyorlar:
Kürtajı suç olarak görüp kadınları suçlu haline getiren paragraf 218’e hayır!
Şiddete karşı korunma yasası hemen, şimdi!
AfD’nin kadın imajı uğruna mücadele ettiği tüm kadın haklarının geri alınmasıdır ve faşisttir!
Toplumsal ve ataerkil baskıya karşı uluslararası düzeyde mücadele için örgütlenme!
Sömürüden ve baskıdan kurtulmuş toplumlarda kadının kurtuluş mücadelesi kapsamında, erkeklerle, çocuklarla ve tüm ezilenlerle birlikte kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadele!
ALMANYA’DA HÜKÜMETİN KADIN NOTU DA ZAYIF
Sosyal demokrat SPD, Yeşiller ve Hür demokrat FDP’den oluşan trafik lambası koalisyonu iktidara geldiğinde kadın, aile ve gençlik alanında çok şey vaat etti, ancak çok az şey uyguladı.
Koalisyon anlaşmasında ebeveyn parasının temel ve maksimum tutarlarının daha dinamik hale getirilmesini vaat ediliyordu. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde ebeveyn parası artırılacaktı. Ekonomik araştırma şirketi Prognos bile bu soruna dikkat çekti. Ebeveyn parasının 2007 yılında uygulamaya konmasından bu yana sınır tutarlarında bir kez bile değişiklik yapılmadı.
Kinder Grundsicherung/Temel çocuk koruması için başlangıçta 12 milyar euro vaat edilmişti ki bu da zaten yetersizdi. Bu miktar, idari masraflar ve hala açık olan ve pek çok soru içeren temel çocuk korumasının uygulanması dahil olmak üzere, artık yalnızca 2,4 milyar euroya düştü.
Trafik lambası koalisyonu kadınları şiddetten korumakta da başarısız. Almanya’da artık her iki günde bir, bir kadın veya kız çocuğu ölümcül aile içi şiddetin kurbanı oluyor. Ne yazık ki kadın cinayetleri de gündelik hayatın bir parçası. Almanya’da 2024 yılında bu güne kadar 162 kadın, 6 kız çocuğu (2 yaş, 5 yaş, 6 yaş, 9 yaş, 15 yaş, 15 yaş), 9 yaşında bir erkek çocuk, eşinden, eski kocasından, tanıdığından, akrabasından, partnerinden, erkek kardeşinden, oğlundan, babasından, sınıf arkadaşından, komşusundan vb. gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti.
Federal hükümet yaz için şiddetten korunma yasasını açıklamıştı. Ancak sayısız vaatlere rağmen hala bir taslak yok. Bu konuya ayrılan bütçe de yok.
Kadın sığınma evlerinin genişletilmesine yönelik yatırım programı da yıl sonunda sona erecek. Dağılan trafik lambası koalisyonunun büyük vaatler verip yapmadığını, yeni muhtemelen CDU katılımlı hükümetin yapması imkansız. Artık federal hükümet şiddetten etkilenen kadınları ve kız çocuklarını tamamen terk ediyor. Şiddete karşı koruma sağlayan güçlü bir yasa tüm kadın örgütleri tarafından talep ediliyor.
Federal hükümet kürtajla ilgili ‘tanıtım’ yapılmasını yasaklayan ceza kanununun 219 a maddesini kaldırdı ancak kürtaj hala 218 sayılı paragrafla suç olarak sayılıyor. Bu konuda herhangi bir adım atılmadı.
Federal Hükümet, İstanbul Sözleşmesi konusunda lafta adımlar atılsa da yerel düzeyde somut gelişme olmadı.