Written by 07:00 HABERLER

Koalisyon Sözleşmesi: Bir Truva Atı

Diethard Möller

SPD, Yeşiller ve FDP arasındaki „Özgürlük, adalet, sürdürülebilirlik“ ekiyle sunulan “Daha fazla ilerlemeye cesaret” başlıklı koalisyon sözleşmesi kulağa etkileyici geliyor. Ama o bir Truva atı. Dışarıdan güzel görünüyor. Truvalıların Truva atına yaptığı gibi bu duruma aldanırsanız, kendinizi haydutların arasında bulursunuz ve ardında ne olduğunu ancak o zaman anlarsınız. Neredeyse 180 sayfalık koalisyon sözleşmesi vaatlerle dolu: Modernleşme, özgürlük, refah, iklim koruması, yatırım, güvenlik, barış… Ardındakileri keşfetmek için kalın bir kitap yazmamız gerekir. Bu nedenle, bu makale birkaç önemli noktayla sınırlı.

SERMAYENİN HİZMETİNDE BİLİM

Almanya’yı „daha rekabetçi“ bir „inovasyon ülkesi“ yapmak istiyorlar (s.19). Bu nedenle, bilim için yapılan harcamalar, ekonominin kâr hesaplarıyla uyumlu olmakla birlikte, GSYİH’nın yüzde 3,5’ine yükseltilmelidir. Herşeyden önce, uygulamalı bilimler alanındaki yüksek okullar (HAW) teşvik edilecek. (s.19), “iş modelleri” ve bölünmeler mümkün kılınıyor (s.21). Bu, halkın araştırma için para ödemesi, ancak sonuçların özelleştirilmesi anlamına gelir. Kovid-19 aşılarında da gerçekte olan buydu. “Mükemmellik Stratejisi”, “rekabetçi bir alan” yaratmayı amaçlar (s.22); yani araştırmanın, sermayenin çıkarlarına tabi kılınması!

KAR GETİRME ŞARTIYLA ÇEVRE KORUMASI

Burada da, asıl önemli olanın en baştan açıkça ortaya konduğu görülmekte: „Ekonomimiz … küresel rekabette…“ (s.24) Tarımda çevre koruma önlemleri, ancak „ekonomik olarak uygulanabilir“ iseler (s.24) vardır. 25).

Tabi ki “kamu sektörü ivme sağlamalı” (s.25). Yani sübvansiyonlar, devlet parasıyla: Halk ödeyecek ve kasa özel olarak yapılacak.

CO2 emisyonlarına karşı önlemler „mevcut emisyon ticaret sistemi içinde uygulanmalı“, yani borsada! Bu emisyon ticareti sistemi uzun süredir var. CO2 emisyonları arttı. Daha yüksek maliyetler emekçiler tarafından karşılanacak.

“Otomotiv sektörünün dönüşümü” çalışanlarla ilgili değil, “öncü pazar” haline gelmek ve “kar”la ilgili (s.27). Bu nedenle, devlet parası akmalı. Yine halk ödeyecek, kârlar korunacak.

Sağlık sisteminin “sağlık ekonomisi” başlığı altında yer alması da bir gösterge. Söz konusu olan kar! Yüzüncü kez, „nitelikli işçileri güvence altına almak için alınan önlemlerle sağlık sistemindeki personel eksikliğini giderme“ sözü verildi. Bu konuda koalisyon ortaklarının federal hükümet ve eyalet hükümetlerinde şimdiye kadar çok zamanları vardı. Sonuç: Sıfır! Birkaç ucuz kelime nedeniyle onlara inanacak mıyız?

Devlet parasıyla start-up’ları desteklemek istiyorlar. Devlet ortak kapitalist girişimci olmalıdır (s.30). “Girişimcilikte yeni bir güven” yaratmak istiyorlar! Posta sektöründe “rekabeti güçlendirmek” istiyorlar; yani daha fazla özelleştirme (s.32). Özelleştirilmiş paket servislerinde işlerin nasıl gittiğini gören herkes bunun çalışanlar için ne anlama geldiğini bilir: Düşük ücretler, muazzam esneklik, emeğin tükenme noktasına kadar sömürülmesi.

„Nitelikli uzman eksikliği“ ile ilgili şikayetler var (s.32). Bu amaçla okullar ve eğitim için çok fazla paranın sağlandığı düşünülebilir. Öyle bir şey yok! Bu, “kadınların daha yüksek katılımı”, “yaşlı işçiler”in daha uzun süre çalışması ve “işgücü göçü” yoluyla çözülecektir. Savaşlardan, yıkılan devletlerden vb. gelen yoksulluk mültecileri istenmese de “nitelikli işçi göçü yasası” çıkarılmalıdır (s.33). Yoksul ülkeler eğitiyor, Alman sermayesi sömürüyor!

İŞÇİLERİ NELER BEKLİYOR?

Bu bölüm yine “rekabetçilik”, “girişimcilik”, “yeni iş modelleri” mottosu altında (s.64). Elbette bunun için “riskten korunma için kamu kalkınma bankaları” tarafından desteklenen “özel sermaye” gerekiyor. Bu soygun, halkın pek gözüne batmasın diye, bir „Dönüşüm İttifakı“ içinde „iş, sendika ve derneklerle diyalog“ istiyorlar. Sendikalardaki işbirlikçi yöneticilerin, daha fazla kâr için bu ittifakı gizlemeye ve örtmeye yardım etmesi gerekiyor. Bu amaçla “öncü piyasalar için teşvik” yaratmayı amaçlayan bir “dönüşüm fonu” oluşturulmakta. (S.64)

DÜŞÜK ÜCRETLER, MİNİ İŞLER

Burada özel önlemlerle tasarruflu davranılıyor. Amaç, “mümkün olduğunca güvenli bir istihdam biyografisine” sahip olmaktır; bu yüzden genellikle güvencesiz olacaktır. “Eğitim garantisi istiyorlar”. Sermayenin bu tür „garantileri“ yerine getirmek için çok az arzusu olduğundan, devlet tarafından finanse edilen „işletme dışı eğitim fırsatları“ olmalıdır. Amaç aynı zamanda daha fazla „eğitim hareketliliği“ni (s.66) ne olduğunu açıklamadan daha esnek hale getirmektir. Kesinlikle iyi bir şey değil, yoksa yüksek sesle duyurulurdu.

“Çalışma zamanı ve çalışma yeri” alt bölümünde, “daha esnek çalışma süresi organizasyonu”, “daha esnek çalışma zamanı”ndan birkaç kez bahsediliyor. Yani sabit çalışma saatlerinin gevşetilmesi ve sermayenin ihtiyaçlarına göre kullanılması. Ayrıca, „Günlük azami çalışma saatlerine ilişkin olarak Çalışma Süresi Yasası’nın mevcut düzenlemelerinden sapma imkanı“ oluşturulacak. Başka bir deyişle, zaten mümkün olan 10 saatlik günün ötesinde ekstra çalışma!

Asgari ücretin 12 euroya yükseltileceği vurgulandı (s.69). 40 saatlik bir hafta için bu, aylık brüt 2088 eurodur. Sosyal güvenlik ve vergiler düşüldükten sonra vergi sınıfına göre net 1500 ile 1600 euro arasında kalır. Özellikle şehirlerde, kira ödemek için yetmeyen ve yaşamanın mümkün olmadığı gelirler. Bu sayede daha az ek sosyal yardım ve dolayısıyla devlet sosyal yardımları için rahatlama. Etkilenenler, hane bütçelerini mini işlerle desteklemek zorunda kalmaya devam edecekler.

Devletin biriktirdiği para, ekonominin yararına birçok sübvansiyon için kullanılabilir. Ama bu yaşlılıkta yoksulluğu önlemez.

Asgari ücretle çalışanların daha çok çalışabilmesi için mini ve ‚midi işler‘, evde çalışma, ucuz bakım işçiliği vb. olanaklar önemli ölçüde genişletiliyor (s.70). Bu, asgari ücretle de yaşayamayacağınızın gizli bir itirafıdır. Zaten pek çok emekli mevcut maaşıyla yaşayamıyor. Milyonlarca insan şimdi ikinci veya üçüncü bir işe girmek zorunda kalıyor. Buna uygun olarak, 71. sayfada şöyle yazıyor: “İş sözleşmeleri ve geçici istihdam gerekli araçlardır.” Yani daha da fazla esneklik ve sömürü!

EMEKLİLİK MAAŞI DÜŞÜRÜLECEK

Emekli maaşları söz konusu olduğunda, azaltılma ince sözlerle hazırlanmaktadır. Gelecekte, katkıların bir kısmı “kısmi finansmana dahil edilmelidir”. Bir de “küresel olarak yatırım yapmak” isteyen bir “kalıcı fon” var. Öyleyse borsaya girin! Bunun için emeklilik sigortasının da „rezervlerini sermaye piyasasına“ yatırması gerekmektedir. Tekrar borsaya gidin! Bu katkılar Wirecard gibi AG’lere yatırılırsa ve iflas edilirse ne olur? Milyarlar çarçur edilir.

Ayrıca emekli maaşları da düşürülecek. “Yakalama faktörü”nün yeniden devreye gireceği (s.73), “durma çizgileri”, “kuşaklar arası adalet”, “istikrar” gibi boş laflarla süsleneceği utanmazca duyurulur. Bunun arkasında, açıklanan emekli maaşı artışında yaklaşık %0,8’lik bir azalma gizlidir! Ama susup geçiştirmek en iyisidir.

Pek çok kişi için yetersiz emekli maaşına önemli bir katkı olan işyeri emeklilik planıyla, „yüksek getirisi olan yatırım fırsatları“ sağlanmak isteniyor. Kulağa hoş geliyor, güzel, ancak bu yüksek riskli hisse senetleri ve tahvillerle spekülasyon anlamına geliyor – bkz. Wirecard!

Emeklilik katkı payları bu nedenle spekülasyon için kullanılacak ve emekli maaşları düşürülecek! “Flexi-Rente” ile “daha uzun bir çalışma yaşamı dileklerini”n yerine getirildiği açık. (s.74 / 5) Dilekler? Kim daha uzun süre çalışmak ister? Birçokları için bu sadece finansal zorlamadır!

DİRENİŞ ZORUNLU!

Buna karşı direnişi örgütlemek acildir. Bu esas olarak sendikalar aracılığıyla yapılır. Örgütlenme ve dayanışma gereklidir; ama bir çok sendika yöneticisinin yaptığı gibi sermaye için çalışarak işbirlikçi yönetim yoluyla değil. Bu nedenle, iş arkadaşlarımızı aktif olarak örgütlemeli ve temel çıkarları için onlarla birlikte mücadele etmeliyiz!

• Yeterli ücret için!

• İşyerlerimiz için!

• Tam ücret karşılığı ve personel denkleştirmeli 30 saatlik hafta için!

• Geçimin sürdürebileceği emekli maaşları için!

• Uygun fiyatlı konutlar için!

• Silahlanmaya ve savaşa karşı

Ve daha fazlası için!

(Çeviren: Semra Çelik)

Close