Written by 14:25 TOPLUM

‚Para şırınganız bizden doktor bey‘

Hastasınız, doktora gidiyorsunuz. Kısa bir muayeneden sonra, doktor dolabı açıyor, bir ilaç alıyor ve “Bunu kullanın ama herhangi bir yan etki veya iyi gelip gelmediği konusunda bana günlük bilgi verin.‘ diyor. İlaç, piyasaya yeni sürülmüş. Piyasaya sürüldüğüne göre gereken izinler alınmış ama yine de hastaların üzerinde denenmesi gerekiyor. Firma Novartis, ilaç tüm doktorlara ücretsiz olarak dağıtılmış.

Başınız ağrıyor, doktora gitmeye gerek duymuyor, en yakın eczaneye uğruyorsunuz. Paracetomol içerikli bir ağrı kesici istiyorsunuz. Değişik firmaların bu türden ilaçları var ama sürekli olarak Stada firmasının ilacı veriliyor. Eczanenin Stada firmasıyla ilişkisi olabileceğinden şüphe duymanız kaçınılmaz.

Doktorlar hastalarıyla ilgili kararları tıbbi bilgilerine göre vermeliler. Eczaneler size aynı içerikli ilaçları gösterip karar vermenizi sağlamalılar ama ilaç firmalarından konferans konuşmaları, eğitim seminerleri katılımları veya yolculuk masrafları nedeniyle para alırlarsa bağımsızlıkları tehlikeye girer. Sonuçta zararı çeken hastalar olur.

Bu konu tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da tartışılıyor. Konunun sürekli gündeme gelmesi, tüketiciyi koruma kurumlarının baskısı ve firmalar arasındaki rekabet nedeniyle Almanya’da 54 ilaç firması gönüllü olarak doktorlara yaptıkları ödemeleri açıklayacaklarını bildirdiler. Spiegel Online, Araştırma Merkezi Correctiv’le birlikte sunulan bu bilgileri değerlendirdi ve sonuçları yayınladı.

İlaç sanayi için şeffaflık kuralları

Şeffaflık kuralları, tıbbi araştırmalar yapan ilaç işverenleri (VfA) ile İlaç Sanayinde Gönüllü Kontrol Derneği (FSA) tarafından oluşturulan bir inisiyatif tarafından belirlendi. Verilen bilgiye göre şeffaflık kurallarına bağlı olarak bilgi veren işletmeler, Almanya’da reçete ile yazılan ilaçların yüzde 75’inin sahibi. Projenin amacı da VfA’nın ağzından doktorlarla ilaç tekelleri arasında güvene dayanan bir işbirliğinin sağlanması.

Şeffaflık Kuralları, tam anlamıyla güven verici değil. Böyle olmasının nedeni, kurallara bağlı olarak tüm ilaç firmaları (54) doktorlara ne kadar para ödediklerini bildirmiş olsalar da hangi doktorlara para ödendiğinin ancak doktorun izin vermesi halinde açıklanabilecek olması. İşverenler, Almanya‘da bilgilerin korunma yasasına bağlı olarak doktorun izni olmadan isim yayınlamalarının suç teşkil ettiğini ifade ediyorlar. Bu nedenle bilgiler kamuoyuna anonim şekilde sunuldu.

71 bin doktora para verildi

Almanya‘da 71 bin doktor ilaç tekellerinden para aldı. Bunların yüzde 29’u isimlerinin açıklanmasını kabul ettiler. Bu 20 bin doktor, hangi tekelden, hangi amaçla ve ne kadar para aldıklarını olabildiğince şeffaf bir şekilde gözler önüne serdi.

İlaç tekelleri sadece doktorlara değil, eczacılara, sağlık elemanlarına, sağlıkla ilgili alanlarda çalışan kişilere de para ödedi.

54 ilaç firması 2015 yılında sağlık alanında çalışan doktor, eczacı, sağlık elamanı ve stajyer doktora mesleki gelişim, danışma, hizmet ve yol parası olarak 119 milyon Euro ödedi. Ortalama olarak doktor başına 1600 Euro verildi. Çok tanınmış bir nöroloji uzmanı 200 bin Euro ile en yüksek parayı alırken, en düşük parayı 2,10 Euro yol parası ile bir Reha klinikin şef doktoru aldı.

Ancak açıklanan miktar yeni ilaçlarla ilgili araştırmalar ve kullanım gözlemleri için verilen parayı içermiyor. Bu konuda ayrıntılara girilmeksizin 366 milyon Euro’nun araştırma ve ilaçların iyileştirilmesi çabaları nedeniyle doktor ve sağlık kurumlarına ödendiği belirtiliyor. Bunun ne kadarının doktorlara ödendiği gizli bırakılıyor.

Hangi nedenlerle para ödendi?

Şeffalık Kuralları, ilaç tekellerinin doktorlara beş kategori kapsamında para ödediğini ortaya koyuyor:

1-Mesleki gelişim seminerlerindeki yol ve konaklama parası: Bu kategoride 2015 yılında en fazla parayı ürolog ve baş hekim Peter-Jürgen Goebell aldı. Kendisine verilen yol ve konaklama gideri 25.357 Euro idi.

2-Konferans ve mesleki gelişim seminerlerine katılma parası. Bu konuda Münihli jinekolog Celia Oldenbüttel, 2015 yılında 3600 Euro alarak ilk sıraya yerleşti.

3-Sponsorluk sözleşmeleri: Firmalar mesleki gelişim seminerlerinin hazırlığı, donanımı veya yapılmasını üstlenerek doktorlara katkı sundular. 2015’te bu kategorinin en fazla para alan doktoru 15 bin Euro ile Münihli dermatolog Matthias Volkenandt’tı.

4-Danışma ve diğer hizmetler için ödenen paralar: Essenli nöroloji uzmanı Dr. Hans Christoph Diener’e bu amaçla en yüksek para, 134.078 Euro, ödendi.

5-Son kategori ise danışma ve diğer hizmetlerde çıkan yan masraflar olarak belirlendi. Bu kategoride de Essenli doktor Diener 50.820 Euro ile en yüksek parayı aldı.

Hangi ilaç firmaları ne kadar para verdi

En fazla para ödeyen ilaç tekelleri de belirlendi. Başı Novartis çekiyor. Ardından sırayla Bayer, Berlin Chemie, MSD-Sharp-Dohme, Boehringer-Ingelheim, Pfizer, Astraseneca, Roche, Biogen ve Bristol-Myers-Squibb ilaç firmaları geliyor. 2015 yılında kendi verdikleri bilgilere göre doktorlara Novartis 12 milyon, Bayer 9,5 milyon Euro öderken en alt sıradaki Bristol-Myers-Squibb 5 milyon Euro ödeme yaptı.

Doktorların ilaç tekellerinden para almaları ne anlama geliyor?

Doktorlarla ilaç tekelleri arasındaki her para ilişkisi doktorun tıbbi kararını verirken veya ilaç yazarken tarafsızlığının tehlikeye düşmesi anlamına geliyor. Para alan doktorlara, tarafsızlıklarının yok olup olmadığını sorduğunuzda aldığınız cevap doğal olarak hayır oluyor ancak yapılan araştırmalar bunun tersini ortaya koyuyor. Örneğin diabet hastalarına yazılan Rosiglitazon ilacına bakalım: Bir araştırma bu ilacın kalp krizi riskini arttırdığını belgeliyor. Buna rağmen çok sayıda doktor, yan tesirlerini bilmesine rağmen bu ilacı yazmaya devam ettiler. 2010 yılında yapılan bir araştırma doktorların Rosiglitazon ilacını üreten firmadan değişik nedenlerle para aldığını gösterdi. Bu ilaç şimdilerde Almanya’da yasaklandı. Doktorların para aldıkları firmaya bağımlı hale geldikleri, kararlarını firmanın etkilediği bilinmesine rağmen bunun kanıtlanması mümkün değil.

Tüm bunlar bilinmesine rağmen doktorlar neden ilaç sanayi ile ilişki içindeler?

Birinci neden maddi ek gelir ve mesleki gelişim olanağı. İkinci olarak yine doktorların ilaç firmaları ile ilişki içinde toplumsal statülerinin yükseleceğine inanmaları riske girmelerine yol açıyor. Özellikle yeni ilaçların denenmesi ve iyileştirilmesi konusunda ilaç tekellerinin doktorlara ihtiyaçları var, bunu parayla satın alıyorlar, bu işin zararlısı üzerlerinde yeni ilaçların denendiği hastalar. İlaçların piyasaya sunulması sonrası da doktorlar tekellerden aldıkları paraya bağlı olarak hastalarına bu ilaçları yazıyorlar ve hastayla sıkı ilişki içinde firmanın kendilerine yönelttiği soruları yazılı olarak cevaplandırıyorlar. Bu da ilacın hem piyasada yaygınlaştırılmasını hem de eksikliklerinin telafi edilmesini sağlıyor. Ayrıca ilaç tekelleri tarafından düzenlenen mesleki gelişim seminerleri, tek yanlı olarak firmanın reklamını yapmak, doktorları etkilemek için kullanılıyor.

(Spiegel Online ve CORRECTIV Araştırma Merkezi tarafından yapılan araştırmadan yararlanarak Semra Çelik tarafından hazırlandı.)

Close