Written by 08:21 HABERLER

Savaş, bir daha asla!

YÜCEL ÖZDEMİR

Almanya’da Rusya’nın Ukrayna işgalinin etkileri ve buna bağlı olarak başlayan tartışmalar devam ediyor. Tartışmaların hedefindeki ismin, henüz Kiev’e gitmeyen Başbakan Olaf Scholz olması ise dikkat çekiyor. Daha önce partisinin politikası çerçevesinde Rusya ile dengeli bir siyaset izlenmesini savunan Scholz, 27 Şubat’ta parlamentoda yaptığı konuşmayla 180 derecelik bir dönüş yaparak, köprüleri kısmen atarak savaşın ön cephesinde yer almaya başladı. Askeri harcamalar ve yurtdışına silah gönderme konusunda daha önce “tabu” sayılan pek çok konuda farklı bir tutum ortaya kondu. Bütün bunlara rağmen Rusya ile her açıdan iplerin koparılması savaşın körüklenmesini savunanlara yaramadı.

MELNYK’İN HEDEFİNDEKİ SCHOLZ

Scholz bu nedenle sık sık eleştirilerin hedefi oluyor. Daha önce de Scholz’u hedefe koyan Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisi Andrij Melnyk, bir kez daha diplomatik nezaketi bir yana bırakarak, “Ciğer sosisi (Leberwurst) oynamak devlet adamlığına yakışmıyor. Nazilerin Ukrayna’yı işgalinden bu yana en yıkıcı savaş yaşanıyor, orası çocuk yuvası değil” diyerek Scholz’a hakaret etti. Bazı kaynaklar tarafından Türkçeye “Hassas sosis” diye de çevrilen “Leberwurst”, 19. yüzyılın sonundan bu yana halk arasına hakaret ve aşağılama maksadıyla kullanılan bir deyim. Bugüne kadar geri adım atıp özür dilemeye yanaşmayan Melnyk, daha önce de cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’i Rusya ile ilişkileri geliştirmek için “örümcek ağları” kurmakla suçlamıştı.

Melnyk’in Alman devletinin iki önemli kurumunun başındaki siyasetçilere yönelik kullandığı hakaretvari üslubun arkasında elbette belli güçlerin hesapları var. Sert eleştiri ve hakaretlere rağmen Melnyk’in “istenmeyen diplomat” ilan edilmemesi, Rusya politikasının Almanya’nın “yumuşak karnı” olmasından kaynaklanıyor. Melnyk üzerinden Steinmeier ve Scholz’a yönelik hamlelerin maksadı Rusya ile özellikle enerji ve ekonomi alanındaki ilişkilerin normalleşmesini önlemek. Bu yöndeki baskının önümüzdeki dönemde sürmesi bekleniyor.

Kuzey Akım 2 doğal gaz hattının durdurulmasından sonra Rusya’dan alınan doğal gaz ve petrolün azaltılması konusunda da önemli adımlar atılmaya başlandı. Özellikle Yeşiller’in sözcülüğünü yaptığı bu politika çerçevesinde Rusya’dan alınan petrol oranı yüzde 35’ten yüzde 12’ye kadar düşürüldü.

Bu politikanın sonucu olarak AB, Almanya’nın da yaktığı “yeşil ışık” sayesinde Rusya’dan alınan petrolün aşamalı olarak durdurulmasına karar verdi. Bunun Alman ekonomisine dönüşü durgunluk, halka yansıması ise aşırı fiyat artışları olacak.

KİEV SEFERLERİ VE SCHOLZ ÜZERİNDEKİ BASKI

Steinmeier’i Kiev’de “istenmeyen adam” ilan eden Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ve arkasındaki güçler, şimdi ayak sürten Scholz’u Kiev yollarına düşürmenin derdinde. Hem içeride hem de dışarıda ziyaret konusunda yoğun bir baskı var ve bu kısa sürede dinecek gibi de değil.

En son anamuhalefet Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi Genel Başkanı Friedrich Merz, Kiev’e giderek Zelenskiy ile görüştü ve ardından da Scholz’a ziyaret çağrısı yaptı. Dışişleri Bakanı Baerbock ve Sol Parti Meclis Grubu Dışpolitika Sözcüsü Gregor Gysi de Kiev seferine katılanlar arasında. Diğerleri bir yana Sol Parti’deki NATO, Rusya, savaş-barış tartışmalarının ateşleyicisi Gysi’nin ziyareti, Ukrayna halkına, oradaki sol-ilerici güçlere bir mesajdan çok Batı’ya yakılmış bir “yeşil ışık” olarak görünüyor. Her fırsatta Sol Parti’nin SPD ve Yeşiller ile koalisyon kurmasını savunan Gysi, adım adım partiyi dış politika açısından bu partilerle uyumlu hale getirmenin çabası içinde. Gysi’ye Sol Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Prof. Gerhard Trabert de eşlik etti.

AÇIK MEKTUPLARLA VERİLEN MESAJLAR

Bu şekilde muhalefet ve Melnyk’in baskısı altında olan Scholz, bir de aydınların gönderdiği “Açık Mektuplar”ın muhatabı. Başını Emma dergisinin kurucusu, burjuva feminist hareketin sözcüsü Alice Schwarz’ın çektiği bir grup aydın tarafından Scholz’a gönderilen “Açık Mektup”ta, 3. Dünya Savaşı tehlikesine karşı Ukrayna’ya ağır silahların verilmemesi talep edilerek şu çağrı yapılıyordu: “Sizden ağır silahlar verilmesi yerine, her iki tarafın kabul edebileceği bir uzlaşmanın sağlanması için acil ateşkes ilan edilmesi konusunda harekete geçmenizi rica ediyoruz.” (1)

Scholz’a uyarı maksadıyla gönderilen bu “Açık Mektup”a karşı da başka bir grup aydın harekete geçerek “Die Zeit” gazetesinde yayınladığı “Açık Mektup”la cevap verdi. Daha çok muhafazakar kanattan aydınların imzaladığı ikinci mektupta Scholz’a, “Ukrayna’ya silah verilmesine devam edilmesi ve Rusya’ya yönelik enerji sektöründeki yaptırımların genişletilmesi” çağrısı yapılıyor.

Mektubun ilk “Açık Mektuba” yanıt olduğu gizlenmeden şöyle deniliyor: “Bu, Ukrayna’nın bağımsızlığını ve özgürlüğünü savunmanın bizim işimiz olmadığı anlamına gelmez ve gelmemelidir. Bu durum aynı zamanda biz Almanların ‚Bir daha asla (Savaş)!‘ konusunda ne kadar ciddi olduğumuzun da bir mihenk taşıdır. Alman tarihi, yeniden sürgün ve imha savaşlarını önlemek için her türlü çabayı zorunlu kılıyor. Bu, Wehrmacht (Hitler ordusu) ve SS’nin tüm vahşetini gösterdiği bir ülke için çok daha geçerlidir.” (2)

Militarizm içerikli bu ikinci mektubu organize edenler arasında Almanya PEN Başkanı Deniz Yücel, Münih Güvenlik Konferansı eski Başkanı Wolfgang Ischinger, Yeşiller’den eski siyasetçiler ve anti-komünist çıkışlarıyla tanınan Herta Müller, Marianne Birthler, Gerd Koenen, Ilko-Sascha Kowalczuk, Markus Meckel’in olması ayrıca dikkat çekici.

HALKIN BİLİNCİNİ DEĞİŞTİRME ÇABASI

Yaşanan tartışmalara bakıldığında Ukrayna eksenli gelişmelerin Almanya’da pek çok toplumsal kesimde siyasi ayrışma ve saflaşmayı hızlandırdığı görülüyor. Öyle ki 8 Mayıs ‚Faşizmden Kurtuluş Günü‘ dahi siyasi arenada Rusya’ya yönelik tutum konusunda bölünmeye vesile oluyor.

Ülkenin dış politikasını ABD’ye yakınlaştırmak isteyen neoliberal, sözde “özgürlükçü” ve militarist çevreler yüksek sesle kendilerini halka dayatıyorlar. Almanya’da halkın tarihsel bilinci yıllardır savaş, silahlanma ve yurtdışına asker gönderme konularında egemen sınıfların, hükümetlerin istediği gibi şekillendirilemedi. Yapılan kamuoyu yoklamalarında daha önce bu net olarak görülüyordu. Şimdi ise Rusya’nın haksız şekilde Ukrayna’yı işgal etmesi, bu bilincin değiştirilmesi için fırsat olarak kullanılıyor. Burada daha önce olumlu tavır alan aydınların da çoğunun öncesine göre tutum değiştirdiği gözleniyor.

Oysa, tarihe karşı sorumlu aydınlar ve entelektüellerin yapması gereken, hem de 8 Mayıs 1945’in 77. yılında, Alman devletinin militarist, yayılmacı dış politikasına karşı ses çıkarmasıdır. Geçmişin karanlık tarihinden bugüne miras kalan “Savaş bir daha asla! / Nie wieder Krieg!” ancak bu şekilde hayat bulabilir.

(1) www.emma.de/artikel/offener-brief-bundeskanzler-scholz-339463

(2) zeit.de/2022/19/waffenlieferung-ukraine-offener-brief-olaf-scholz

Close