Written by 10:00 HABERLER

Sosyal konut ihtiyacı büyük

Bild: Privat

Berlin’de “Deutsche Wohnen ve diğerleri kamulaştırılsın” adlı inisiyatifin sözcüsü Rouzbeh Taheri, özel konutların kamulaştırılması, Berlin’de referandum için devam eden imza kampanyası ve yürütülen mücadeleye dair gazetemizin sorularını yanıtladı.

YÜCEL ÖZDEMİR

Vonovia ile Deutsche Wohnen AG’nin birleşmeye karar vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Deutsche Wohnen AG, Berlin’de konutların kamulaştırılmasından korkuyor. Bu nedenle Vonovia ile birleşme kararı aldı. İkisinin birleşmesi durumunda devasa bir tekel ortaya çıkacak ve bu kiracılar için iyi olmayacak. Almanya ve Avrupa çapında yaklaşık 500 bin ev, bu yeni tekele ait olacak.

Birleşme ile kiracılar için iyi bir şey yaptıklarını iddia ediyorlar. Örneğin 2026’ya kadar kiralara zammın yüzde 1’i geçmeyeceği ve daha sonra enflasyona göre artırılacağını, ayrıca 20 bin evin Berlin eyaletine satılacağını açıkladılar.

Evet, böyle açıkladılar ama aslında bu büyük bir uzlaşma değildir. 20 bin konutun Berlin eyaletine satılması olumlu, ama konutların hangi fiyata satılacağı ve hangi konutların satılacağı bilinmiyor. Bunlar tamire ihtiyacı olan kötü evler olabilir. Bütün bunlar sadece kiracıları başlarından savmak için yapılan bir teklif. Ancak Berlin’de kiracı hareketi yeterince güçlü olursa, bu saldırıyı da savuşturulabilir.

Berlin Belediye Başkanı Michael Müller, tekel şefleriyle ortak basın toplantısı yaptı. Söylenenlere bakılırsa Berlin eyaleti bu teklifi kabul edecek gibi görünüyor.

Berlin eyaleti değil, belediye başkanı kabul edecek gibi gözüküyor. Berlin’de hükümeti oluşturan partiler bu konuda görüş birliği içinde değil. 26 Eylül’de eyalet senatosu için de seçimler yapılacak.

TEKELLERLE SOSYAL KONUT POLİTİKASININ OLMAYACAĞI GÖRÜLDÜ

İnisiyatifiniz Deutsche Wohnen’e ait evleri kamulaştırmak istiyor. Ancak neoliberal politikaların hakim olduğu günümüzde kamulaştırma vakti geçmiş bir durum olarak değerlendiriliyor. Buna rağmen kamulaştırma önemli bir kavram haline geldi. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

Çünkü son 20 yılda insanlar bu büyük konut tekellerinden kötü tecrübeler yaşadılar. İnsanlar son 10-20 yıl içinde bu tekellerle sosyal konut politikasının yapılamayacağını gördüler. İyi olan bu süre içinde güçlü ve örgütlü bir kiracı hareketinin ortaya çıkması oldu. Alman Anayasası’nda da yer alan gerekli durumlarda kamulaştırmanın yapılabileceği maddesi inisiyatif tarafından değerlendirildi. Bunu dayanışma ile gerçekleştirmek mümkün. Böylece karşıdaki güçlüklerle başedilebilir.

Berlin eyaleti tekelden satın alma yoluyla evleri kamulaştırıyor. Bu konutlar daha önce kamuya aitti ve özelleştirilmişti. Şimdi aynı konutları yeniden satın almak suretiyle kamulaştırılmasını savunuyorsunuz. Buna klasik anlamda bir kamulaştırma demek ne kadar doğru? Burada söz konusu olan toplumsallaştırma değil mi?

Aslında burada doğru kavram toplumsallaştırmadır. Burada konutların toplumsallaştırılması için bir ödemenin yapılması gerekiyor. Ancak bu satın alma değeri toplamda piyasa değerinin çok altında olmak zorundadır. Yani piyasa değeri ya da üstünde satın alınmalı. Maalesef şu anda bir ödeme yapmadan kamulaştırma yasal olarak mümkün değil. Pek çoğumuzun gönlünde aslında bu geçiyor. Buna rağmen büyük bir ilerleme.

KÜÇÜK İYİLEŞMELER DEĞİL, KÖKLÜ ÇÖZÜM ÖNEMLİ

Berlin hükümeti son bir kaç yılda 6 bin konutu satın aldı. Bu satın almanın konut kiralarına etkisi nasıl oldu?

Kiracılar için küçük çapta iyileşmeler oldu. Ancak konut politikaları üzerinde bu küçük çaplı iyileşmelerin temelde bir etkisi olmadı. Ben bunu sürekli bir hastalıkla kıyaslıyorum. Doktora gittiğinizde, ilaç alarak kısmı iyileşme elde edersiniz. Ancak temelli iyileşmeler, beslenmeye, yapılan spora ve sigara içmemeye bağlı olarak elde edilir. Biz bu örnekte olduğu gibi sorunu temelden giderecek köklü çözümler istiyoruz. Uzun vadede Berlin’de konutların en az yarısının kamulaştırılmasını talep ediyoruz.

Sayın Müller, ‚eğer 20 bin konutu Deutsche Wohnen’den satın alırsak bu konuda önemli aktörlerden biri olacağız‘ diyor. Berlin’de şu anda 350 bin kamuya ait konut var. Bu durum konut piyasasında iyileşme sağlayacak mı?

Büyük bir rol oynayacak elbette. Eğer bu kamu konutları olmasaydı Berlin’de durum şimdikinden çok daha kötü olurdu. Burada asıl sorun ek 20 bin konutun alınmasıyla sorunun daha köklü bir çözüme kavuşup kavuşamayacağıdır. Biz değiştireceğine inanmıyoruz. Üstelik konutların fiyatı da çok yüksek. Önerimiz her bir konut için yaklaşık 40 bin euro ödenmesidir. Ancak Berlin belediyesi bir konutu 150 bin euroya satın almayı planlıyor.

3 MADDEDE BERLİN’DE KİRA SORUNU

Kira sorunu özellikle Berlin için çok hassas ve güncel bir konu. Neden konu bu kadar önemli. Kiralar mı diğer kentlere göre çok, yoksa gelirleri mi düşük?

Bunun üç nedeni var. Birincisi Berlin’de insanların geliri ortalamanın altında. Hamburg’dan yüzde 20, Münih’ten yüzde 30 daha az kazanıyorlar. İkincisi son 20 yılda konutların özelleştirilmesi çok hızlı yapıldı. 200 bin konut özelleştirildi. Üçüncüsü ise son 10 yılda kiralar çok hızlı yükseldi. İnsanlar bu nedenle çok öfkeli. Gelirleri ile kira giderleri arasındaki oran hızla arttı. Diğer şehirlerde de durum farklı değil. Örneğin Münih’te bu sorun 40 yıldır var. Ama Berlin’de kiralar son 10 yılda hızlı ve çok aşırı derecede yüseldi. Bu nedenle insanlar öfkeli. Gelirleri kesinlikle kiraların artışıyla orantılı değil. Özetle diğer kentlerde de durum kötü, ancak Berlin’de çok daha kötü.

Berlin’de parlamento dışı muhalefetin gelişmesinin nedeni bu mu? Bu eylemlerin sonucu olarak mı Berlin belediyesi kiralara zam yapılmasını dondurdu. Ancak Federal Anayasa Mahkemesi bu öneriyi reddetti. Bunun anlamı nedir?

Maalesef Federal Anayasa Mahkemesi, eyaletlerin ve belediyelerin bu tür bir yasayı tek başına alamayacağına karar verdi. ‚Sadece federal hükümet bu tür yasa önerilerini hazırlayabilir‘ dedi. Bundan çıkaracağımız sonuç şudur: Diğer eyalet ve şehirlerdeki kiracı inisiyatifleriyle birleşerek kiraların dondurulması ya da bir üst sınırın belirlenmesi için hep birlikte harekete geçmek.

Diğer şehirlerdeki kiracı inisiyatifleri biraraya gelerek merkezi bir inisiyatif kurdular. “Berlin kira sorunu” artık bütün Almanya’nın sorunu haline mi geliyor? Özellikle genel seçimler öncesinde yeni bir sosyal hareketin gelmekte olduğunu söyleyebilir miyiz?

Umut ederim ki bu böyle olur. Hareketimiz ortada ve bunu güçlendirmek istiyoruz. Federal parlamento seçimlerinden önce 11 Eylül’de Berlin’de bu konuda merkezi bir eylem planlıyoruz. Sadece seçimler öncesinde değil, hükümetin kimlerden oluşacağından bağımsız olarak mücadelemiz devam edecek.


Daha 50 bin imzaya ihtiyaç var

Şu anda Deutsche Wohnen AG’ye ait evlerin kamulaştırılmasını hedefleyen bir halk oylaması için imza topluyorsunuz. Şu anda durum nedir? Ayrıca birleşme olması durumunda inisiyatifin ismini değiştirmeniz söz konusu mu?

Kampanya şu anda çok iyi gidiyor. Daha 50 bin imzaya ihtiyacımız var. Korona koşullarından dolayı imza toplarken zorluk yaşıyoruz. Çünkü insanlar sokakta değil. 25 Haziran’a kadar zamanımız var. İsim değişikliği bir sorun değil. Gerekirse “Vonovia kamulaştırılsın” yaparız. Köpek balığı her zaman köpek balığıdır.

Daha ne kadar imzaya ihtiyacınız var ve amacınız nedir?

Yaklaşık 200 bin imza topladık. Amacımız 250 bin imzayı bulmak. Normalde 175 bin imza yeterli. Ancak, Berlin’de çalışan, vergi ödeyen ama vatandaşlık haklarına sahip olmayan insanlar var. Onlardan da imza alarak politik bir duruş sergileyeceğiz. Alman vatandaşlığına sahip olmayan insanların dışlanmasını önlemek istiyoruz. Alman vatandaşı olmayan göçmenler Berlin nüfusunun yüzde 20’sini oluşturuyor. Toplamda nüfusun yüzde 30’u göçmen kökenli.

Kira artışları özellikle göçmen kökenlileri nasıl etkiliyor?

Göçmen kökenliler iki şekilde konut sorunundan ve kira artışlarından etkileniyor. Birincisi, göçmen kökenlilerin gelir durumu genelde daha kötü. İkincisi ise konut piyasasında ismi Alman olmayanlar dışlanıyor. Bunun bir çok örneği var. İsimleri yabancı olduğu için onlara ev verilmiyor. Zorluk yaşıyorlar. Konutları kamulaştırmayı başardığımızda evlerin dağıtımında insanların kökenlerinden dolayı dışlanmalarını önleyerek daha adil bir paylaşımın gerçekleşmesini sağlayacağız.

Göçmenlerin imza kampanyasına katılmaları nasıl?

Almanya’ya son 5-10 yıl içinde gelen göçmenler kampanyada aktif olarak yer alıyorlar. Gelip listeleri alıp imza topluyorlar. Yine birliğimizin güçlü bir üyesi olan DİDF gibi çatı örgütü ya da çeşitli uluslardan göçmenler kampanyaya ilgi gösterdiği gibi imza da veriyor. Eğer Berlin’de yaşayan herkesin verdiği oylar geçerli kabul edilmiş olsaydı, bu konuda hiçbir sorunumuzun olmayacağını biliyorum. Amacımıza çok daha hızlı olaşabilirdik.

Amacınıza ulaştığınızda bir halk oylaması yapılacak. Bu bütün toplum için anlamı nedir?

Gerekli imzalar toplandıktan sonra 26 Eylül’de halk oylaması olacak. Bu Almanya tarihinde ilk kez gerçekleşecek bir olaydır. Halk tekellerin kararlarına karşı çıkmanın olanaklı olduğunu görecektir. Ve bunun bütün Almanya’da yaratacağı etki, Berlin’i ve konut politikalarını aşacaktır. Küçük insanlar biraraya gelerek dayanıştığında çok fazla şeyi elde edebileceklerini göreceklerdir. Karşılarında büyük tekeller dursa bile…

Close