Written by 19:00 POLITIKA

Türkiye kökenlileri döner değil alınteri temsil ediyor

YÜCEL ÖZDEMİR

Türkiye’den Almanya’ya göçün üzerinden 60 yıldan fazla bir süre geçtiği halde, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin ezici bölümünü fabrikalarda, büyük işletmelerde alınteri dökerek ekmek parası kazanmaya devam ediyor. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in 22-24 Nisan tarihleri arasında Türkiye’ye yaptığı üç günlük ziyaret çerçevesinde yanında döner götürüp, Türkiye’ye kökenlileri sembolik olarak dönercilerle indirgerken, gerçekteki tablo bunun çok daha ötesinde.

1961’de resmi olarak başlayan göçle gelenlerin ezici bir bölümü madenlerde, ağır sanayi fabrikalarında, inşaatlarda işçi sınıfının parçası olarak en ağır işlerde çalışıyordu. Bu nedenle “En Alttakiler” sıfatını yeterince hakkediyorlardı. Özel girişimci, iyi kazanan orta sınıf mensubu ise ilk yıllarda neredeyse hiç yoktu. 1970’li yıllardan itibaren belli kentlerde kurulan döner büfeleri ve uçak biletlerini satan seyahat acantalarının dışında dükkan göçe çarpmıyordu. O yıllarda işçi olarak gelenler memleketteki ailelerini görmek için adeta gün saydığı için uçak biletlerine ilgi fazlaydı. Ancak yeteri kadar uçak seferi olmadığı için arabası olan karayoluyla memleket yoluna düşüyordu.

1973’de Almanya’nın yurdışından işçi alımını durduruması, aile birleşimine olanak tanımasıyla hem nufüs artmaya başladı hem de kalıcılaşma eğilimleri kendisini göstermeye başladı. Bunun da etkisiyle 1970’li yılların sonundan itibaren çok sayıda işletmeler açılmaya başladı.

Göç süreci ilerledikçe Türkiye kökenliler arasında işçi sınıfının dışında, işletme sahibi, iyi kazanan üst ve orta sınıf mensuplarının sayısı da çok fazla olmamakla birlikte artmaya başladı. Bugün ise sosyal konumda ilk yıllardakine göre bir farklılaşma olmakla birlikte halen büyük bir bölümü işçi sınıfının parçası olarak yaşamaya devam ediyor.

YÜZDE 18,6’SI İŞÇİ, YÜZDE 67,6’SI HİZMETLİ

Federal İstatistik Dairesi bünyesinde hazırlanan “Mikrozensus” raporlarında Türkiye kökenlilerin yaptığı işler ve elde ettikleri gelirler konusunda ayrıntılı veriler bulunuyor. Buna göre hangi ülkenin vatandaşı olduğundan bağımsız olarak Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin yüzde 67,6’si hizmetli (Angestellte), yüzde 18,6’si ise işçi. Topladığımızda yüzde 86,2’sinin emekçi olduğu sonucu çıkıyor. Bu veriden hareket edildiğinde yaklaşık olarak her beş Türkiye kökenliden birisi işçi.

Bu oran göçmen kökenli olmayanlar arasında ise kısmen farklılık arz ediyor. Göçmen olmayan Alman emekçiler arasında hizmetlilerin oranı yüzde 72,4 iken, işçi oranı yüzde 8,9. Bu da oransal olarak Türkiye kökenliler arasında işçilerin sayısının yaklaşık iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

Veriler yapılan işin niteliği konusunda da bazı farklılıkların olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye kökenlier arasında doğrudan üretimde çalışanların oranı yüzde 31,1 iken Almanlar arasında yüzde 26,2. Benzer bir durum gastronomi, ticaret ve transportta da geçerli. Türkiye kökenlier arasında bu alanlarda çalışanların oranı yüzde 32,1 iken, Almanlar arasında yüzde 22,6. Bu durum özellikle kol gücünün olduğu sektörlerde Türkiye kökenlierin oranının daha yüksek olduğu anlamına geliyor.

Bunların dışındaki hizmet sektörlerinde Türkiye kökenlilerin oranı yüzde 32,7 iken Almanlar arasında yüzde 40,8.

“Girişimci” oranı ise birbirine daha yakın. Türkiye kökenliler arasındaki işletme sahibi oranı yüzde 8,1, Almanlar arasında yüzde 8,8. En büyük fark ise devlet memurları arasında. Türkiye kökenliler arasında yüze 1,5 olan memur oranı Almanlar arasında ise yüzde 6,3. Sadece bu veri bile “devlet kapsının” Türkiye kökenli ve diğer göçmen gruplarına kapalı olduğunu gösteriyor.

Bu durum doğal olarak kamu idaresindeki çalışanların oranına da yansıyor. Türkiye kökenliler arasında devler dairelerinde çalışanların oranı yüzde 3,9 iken Almanlar arasında bu yüzde 8,9.

YAPILAN İŞLER GELİR DURUMUNU BELİRLİYOR

Yapılan işler, çalışılan sektörler doğal olarak Türkiye kökenliler arasında Almanlara göre daha az gelire sahip olmaya yol açıyor. Aylık geliri bin euronun altında olan Türkiyelilerin oranı yüzde 13,3 iken bu Almanlar arasında yüzde 8,7. Düşük gelirli işlerin yaygın olduğu aylık 1000-1500 euro arasındaki aylık gelire sahip olan Türkiye kökenlilerin oranı yüzde 12,7 iken Almanlar arasında yüzde 13,2.

1500-3500 euro arasındaki gelir gruplarında ise oranlar yaklaşık olarak aynı. Ancak aylık 3500 euro ve daha üstüne dahip olanlar arasında makas yeniden açılıyor. Türkiye kökenlilerin yüzde 10,1’i aylık 3500 euro ve daha fazla gelire sahip iken bu oran Almanlar arasında yüzde 16,5.

Dolayısıyla alt ve üst gelir gruplarında yapılan işler ve alınan maaşlar arasında büyük farklılıklar örülüyor.

Son yıllarda Almanya’da kendisini açık bir şekilde hissettiren sınıflar arası gelir uçurumu bir şekilde Türkiye kökenliler arasında da kedisini gösteriyor. Yüzde 10’luk bir bölüm aylık 3500 ve daha fazla euroluk bir gelire sahip olurken ezici bir bölüm yoksulluk sınırındaki bir gelire sahip olarak yaşamını sürdürüyor.

Veriler Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin yüzde 86,2’sinin alınteri dönerek çalıştığını, işçi sınıfının parçası olduğunu, dolayısıyla emekçileri ilgilendiren bütün sorunlardan etkilendiğini net olarak gösteriyor. Gelir ve sınıfsal konumda göçün ilk yıllarında göre farklılıklar olmakla birlikte asıl karakterin işçi sınıfının parçası olmaya devam ettiğini gösteriyor. (YH)

 


DİĞER GÖÇMENLER AÇISINDAN DA BENZER BİR TABLO SÖZ KONUSU

Çalışma ve gelir durumuna dair veriler elbette sadece Türkiye kökenllere özgü bir durum değil. Mikrozensus 2022 raporunda Almanya’da düşük ücretli zor işlerin asıl olarak göçmenler tarafından yapıldığını ayrıntılı olarak ortaya konulmuştu. Rapora göre ülke genelinde temizlik sektöründe çalışanların yüzde 60’ını 15-64 yaşları arasındaki göçmenler oluşturuyor. Sanayi makinalarının temizliğinden ev temizliğine kadar geniş bir alanda yapılan temizlik işlerinde çalışma koşulları ağır olduğu gibi ücretler de düşük. Bu alanda çalışan göçmenler arasında kadınların oranı ise çok daha fazla.

Temizlikten sonra göçmenlerin en fazla çalıştığı bir diğer alan ise yüzde 46 ile gastronomi. Benzer bir tablo ulaşım ve lojistik sektörü için de geçerli. Bu alanda çalışanların yüzde 38’i göçmen kökenli. Lojistik alan olarak kabul edilen paket dağıtımında bu oran çok daha yüksek.

İstatistik Dairesi’nin yayınladığı verilerde göçmenler arasında en fazla yapılan diğer işlerin başında ise yaşlı bakımı ve vücut bakımı da geliyor. Berber, güzellik ve bronzlaşma salonu, masaj gibi hizmet sektöründe çalışanların yüzde 36’sını göçmenler oluşturuyor. Keza Almanya’daki en ciddi sorunlardan biri olan yaşlı bakımında da çalışan göçmenlerin oranı yüzde 30. Bu sektörde personel açığı olduğu için son yıllarda yurt dışından personel getirme konusunda da tartışmalar yapılmıştı. Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinden yaşı bakımı yapacak personel getirilmesi ele alınmıştı.

Bazı meslek gruplarında ise göçmenlerin oranı ülkedeki göçmen oranının çok altında. Eğitim ve öğretim alanında çalışan göçmenlerin oranı yüzde 10,8’de kalırken, tarımda çalışanların oranı da ona çok yakın. Ordu, polis, güvenlik, yargı, cezaevi ve kriminal olayları aydınlatma dairelerinde çalışanların oranı ise sadece 5,7. Bu da devletin yönetiminde belirleyici olan temel alanlarda göçmenlerin oranının çok düşük olduğunu gösteriyor. (YH)

 

Close