Almanya’da 2000-2007 yılları arasında 8’i Türkiyeli biri Yunanistanlı olmak üzere 9 göçmen esnafı ve bir Alman polisi katleden, Köln’de iki yere bombalı saldırı düzenleyen faşist terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) davasında dün önemli bir gelişme yaşandı. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde devam eden davanın 249. duruşmada, davanın başsanığı Beate Zschaepe’nin ifadesi, sonradan atanan avukatı Mathias Grasel tarafından okundu.
Polise teslim olduğu 8 Kasım 2011’den bu yana ne poliste ve de mahkemede bir açıklama yapmayan, suskun kalan Zschaepe’nin ifadesinde neler söyleyeceği merakla bekleniyordu.
6 Mayıs 2013’te başlayan NSU Davası’nda bugüne kadar mahkeme salonuna girer girmez arkasını dönerek fotoğraflarının çekilmesini engellemeye çalışan Zschaepe, dün her zamankinden farklı olarak salona girer girmez kısa bir süre önce atanan avukatları Hermann Borchert ve Mathias Grasel‚in arasına oturdu ve fotoğraf alınmasına karşı tavırsız kaldı. Uzun bir süre Zschaepe’nin avukatlığını yapan ancak geçtiğimiz yaz aylarından bu yana Zschaepe tarafından devre dışı bırakılan Wolfgang Herr, Anja Sturm ve Wolfgang Sthal da salonda hazır bulundu.
Mahkeme heyetinin yerini almasıyla saat 9.50’den itibaren Zschaepe tarafından hazırlandığı ifade edilen 53 sayfalık savunması avukat Grasel tarafından okunmaya başlandı.
GENÇLİK YILLARINDA IRKÇILARA KARIŞTI
Doğu Almanya’da büyüdüğünü, çoğunlukla anneannesinin yanında kaldığını, annesiyle sorunlar yaşadığını, parasız kaldığını ve bu nedenle küçük hırsızlıklar yapmaya başladığını anlatan Zschaepe, bu sırada NSU’nun kurucuları ve cinayetleri işleyen kişiler olarak bilinen Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile tanıştığını anlattı.
1998’de Zschaepe’nin kiraladığı bir garaja yapılan baskın sırasında çok sayıda ırkçı materyal ve planın bulunmasından sonra Zschaepe avukata giderek savunma yapmak isterken, her iki Uwe, bölgede ırkçı Thüringener Heimatschutz (THS) örgütünü yöneten maaşlı istihbarat elemanı Tino Brandt ile irtibata geçerek yurtdışına kaçmak istediklerini bildirmişler.
CİNAYETLERDEN HABERİ YOKMUŞ!
Böhnhard’ın Mundos’tan daha aşırı sağcı olduğunu, Jena’daki ırkçı grup içinde hep birlikte yer aldıklarını ve eylemlere katıldıklarını, çeşitli eylemler düzenlediklerini belirten Zschaepe, bu sırada para sıkıntısı çeken grubun Böhnhardt’ın önerisiyle banka soygunları yapmaya başladıklarını ve kendisinin de soygunlardan haberdar olduğunu ifade etti. Ancak 9 Eylül 2000’deki ilk cinayet olan Enver Şimşek’in öldürülmesi sırasında olay yerinde olmadığını, cinayetten önce bilgisinin bulunmadığını, üç ay sonra haberinin olduğunu ve hemen her iki Uwe’ye polise teslim olmalarını söylediğini, ancak ikisinin teslim olma yerine intihar tehdidinde bulunduğunu anlattı. Zschaepe, açıklamasında ayrıca cinayetin neden işlendiğini halen bilmediğini iddia etti.
YABANCI OLDUKLARI İÇİN ÖLDÜRÜLDÜLER
Daha sonra Nürnberg ve Hamburg’da da iki Türkiye kökenli göçmenin öldürüldüğünden haberdar olduğunu, ancak her iki Uwe’nin yeniden insan öldürdüğüne inanmak istemediğini, bu yüzden de ayrıntıları sormadığını, ancak daha sonra her iki kişinin yabancı olduğu için öldürüldüğünü kendilerinden duyduğunu ifade etti.
Cinayetlerden sonra her iki Uwe’nin kendisine ihtiyaç duymadığına inandığını belirten Zschaepe, “Ancak benim onlara ihtiyacım vardı. Artık ayrılmasının mümkün değildi” dedi.
9 Haziran 2004’te Köln’deki Keup Caddesi’ne yapılan bombalı saldırıyı önce basından öğrendiğini, sonradan bombanın Böhnhardt tarafından kendisinin dışarıda spor yaparken yaparken evde hazırladığını, aslında Noel döneminde patlatmayı planladığını her iki Uwe’nin kendisine sonradan anlattığını söyledi. Bu saldırıdan sonra da her iki Uwe’den ayrılmayı düşündüğünü ancak bunu yapamadığını tekrarladı.
POLİS SİLAHI İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ
Zschaepe, Alman polis memuru Michele Kieserwetter’in ise silahı için her iki Uwe tarafından öldürüldüğünü söyleyen Zschaepe, kendisinin her iki Uwe’ye onların dediklerini yapma sözü verdiğini, bu nedenle onların emirlerini yerine getirdiğini belirterek, “Öldüklerini öğrendiğimde inanılmaz şekilde boşlukta hissettim kendimi. Her zaman korktuğum gün gelmişti” dedi. Öldüklerini radyodan öğrendiğini söyleyen Zschaepe, kendisinin Eyalet İçişleri Bakanlığı’nı arayıp bilgi istemediğini söyledi. Halbuki, daha önce ortaya çıkan belgelerde her iki Uwe’nin ölümünden sonra İçişleri Bakanlığı ise Beate Zschaepe arasında bir telefon görüşmesi olduğu tespit edilmişti. Zschaepe, ifadesinde bunu inkar ederken aynı zamanda örgütle istihbarat arasındaki bağlantıyı da gizlemeyi amaçlıyor.
NSU ÜYESİ DEĞİLMİŞ, KURBANLARDAN ÖZÜR DİLEDİ
Zschaepe, açıklamasında kendisinin NSU üyesi olmadığını da ileri sürerek “Ne o zaman ne de daha sonra, hiç NSU üyesi olmadım. NSU adıNI Uwe Mundlos buldu. Grubu Uwe Böhnhardt yönetiyordu” dedi.
Davanın bir numaralı sanığı savunmasında NSU tarafından katledilen göçmen esnafların yakınlarından ve mağdurlardan özür dilerken, 10 kişinin ölümü ve iki bombalı saldırıyı engellemeyemediği için kendisini ahlaki olarak suçlu gördüğünü de sözlerine ekledi.
53 sayfadan oluşan Beate Zschaepe’nin ifadesi avukat Grasel tarafından okunduktan sonra mahkeme başkanı Manfred Götz duruşmaya bir saat ara verdi.
YENİ BİR ŞEY SÖYLEMEDİ, AMAC CEZAYI HAFİFLETMEK
Zschaepe’nin ifadesini gazetemizde değerlendiren, Nürnberg’de öldürülen İsmail Yaşar’ın yakınlarının avukatı Aziz Sarıyar, “Yeni bir şey öğrenmedik. Beate Zschaepe’nin söylediklerinin neredeyse tümünü biliyoruz. Bu açıdan hukuksal olarak davanın gidişatını değiştirecek yeni bir durumun olduğunu sanmıyorum. Bu açıklamanın amacının asıl olarak Zschaepe’nin alacağı cezayı hafifletmek olduğu açıktır. Ancak ben bu konuda başarılı olacaklarını sanmıyorum. Hepimizin merakla beklediği istihbarat örgütlerinin cinayetlerdeki rolü konusuna da değinmedi. Bir tek kendisinin içişleri bakanlığını arayıp her iki Uwe’nin ölüm ölmediği konusunda bilgi istemediğini söyledi. Bununla istihbaratla ilişkilerinin olmadığının mesajını verdi. Ayrıca, yargılanan diğer sanıklar hakkında da bir açıklamada bulunmayacağını söylemesi de dikkat çekici” dedi.
Zschaepe’nin müdahil avukatların ve mahkemenin sorularına sözlü yanıt vermek istememesini de eleştiren Sarıyar, “Beate Zschaepe avukatların ayrıntılı sorular soracağını ve bu açık verebileceğini biliyor. Bu nedenle soruları yazılı istiyor. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Bizim umudumuz, cinayetlerin neden ve kimler tarafından işlendiğinin bütün yönleriyle açıklığa kavuşturulmasıdır. Şu anda bütün suç ve sorumluluk ölen iki kişinin üzerine atılarak işin içinden çıkılmak isteniyor” dedi.
YÜCEL ÖZDEMİR