Written by 07:00 HABERLER

2019 – 2020: Gelecek mücadelede

Öğrencilerin çevre tahribatına karşı eylemleri 2019 yılına damgasını vuran eylemlerin başında geliyor. Gösteri ve protestolar bununla sınırlı kalmadı; konut sorunu, daha fazla sağlık personeli, polis yasaları, AfD ve diğer ırkçı partilere karşı protestolar, Akdeniz’de mülteci katliamının protestosu, silahlanmaya karşıtı ve barış gösterileri, kadın hakları, sertleştirilen kürtaj yasaları 218/219a’ya karşı gösteriler, küçük çiftçilerin değiştirilen tarım yasalarına karşı eylemleri. İşçi ve emekçi cephesinde de irili ufaklı onlarca eylem yapıldı; Amazon’da TİS mücadelesi, tekellerin ve yan sanayilerde işten atma planlarına karşı günlük eylemler devam ediyor.

SERDAR DERVENTLİ

Lise öğrencilerinin iklim değişikliğine karşı ilk kez 2018 sonunda başlattıkları eylemler 2019 yılına dünya genelinde olduğu gibi Almanya’ya da damgasını vurdu. Özellikle “uluslararası eylem günü” olarak düzenlenen 15 Mart, 24 Mayıs, 20 Eylül ve 29 Kasım günlerindeki eylemlere Almanya’da ilk ikisine 300 binden fazla, son ikisine ise 1,6 ve 1,4 milyon kişi katıldı.

Gençlerin başlattıkları, sonrasında daha geniş kesimlerin de katıldığı eylemler sonucu Federal Hükümet harekete geçmek, göstermelik olsa da bazı adımlar atmak zorunda kaldı. Hükümetin bu kadar çabuk hareket etmesinin en önemli nedeninin gençler arasında “iklim değişikliğini ancak sistem değişikliği önler” ve “iklim değişikliğinin asıl sorumlusu tekellerdir” görüşlerinin hakim olmasıydı. Gençlerin “sistem değişikliği” altında ne anladıkları, neyi hedefledikleri bir yana sistemin tartışmaya açılması asıl olarak egemen sınıf açısından tehlikeliydi.

Çevre tahribatının baş sorumlusu olan enerji ve sanayi tekelleri, çevre sağlığına önem veren pozlara bürünerek, güya iklim değişikliğini önlemek üzere yeni teknolojilere yatırım yapması için devlete baskı yapmaya başladılar.

Değişik açılardan yetersiz olarak eleştirilen “İklim Paketi” Eyaletler Konseyi tarafından askıya alındı.

Diğer yandan özellikle IG Metall ve IG BCE sendikalarının gençlerin eylemlerine mesafeli (IG Metall) hatta düşmanca (IG BCE) tutum almaları, emekçileri “işyeri güvenliği mi çevre sağlığı mı” ikilemine itmeleri geniş işçi kitlelerinin bu eylemelere katılımının önünde engel oldu.

SOSYAL SORUNLAR

2019 boyunca sosyal sorunlara karşı mücadeleler de azımsanmayacak düzeydeydi. Özellikle yüksek kiralara ve konut yetersizliğine karşı mücadele dikkat çekti. Aralarındaki bağ zayıf olsa da, şehirlerdeki inisiyatifler farklı özellikle taşısa da Almanya genelinde bir “kiracılar hareketinden” söz etmek mümkün. Büyük şehirlerde yapılan birçok eyleme on binlerce emekçi katıldı ve önümüzdeki yılda da bu hareketlilik sürecek.

Yine emekçilerin düşük ücretleriyle açıklanabilecek ve önümüzdeki yıl harekete dönüşme eğilimine sahip olan bir gelişme de toplu taşıma ücretlerinin düşürülmesi talebiyle kurulan yerel inisiyatifler. Çevre hareketi içinde toplu taşımacılığın teşvik edilmesi talepleri de bu hareketin güçlenmesine vesile oluyor. Değişik şehirlerde “365 Euro’luk yıllık bilet” vb. talepler ileri sürülüyor. Kurulan inisiyatifler içinde bazı bölgelerde sendika şubeleri de destek veriyor.

Ver.di sendikasının ülke genelinde daha fazla sağlık personeli için sürdürdüğü kampanya (“Mehr von uns ist besser für alle”) bazı şehirlerde geniş kitleleri kapsamasına karşın ülke genelinde henüz zayıflığını koruyor. Buna ek olarak değişik şehirlerde hastanelerin kapatılmasına, yatak sayısının azaltılmasına karşı kurulan yerel inisiyatifler var. Özellikle sağlık alanına musallat olan “Fresenius”, “Rhön Klinikum”, “Asklepios Kliniken”, “Sana Kliniken” ve diğer özel hastane zincirleri önümüzdeki dönem sağlık alanında sorunların büyümesine neden olacaklar.

HARTZ IV, ASGARİ ÜCRET…

Düşük ücretler, kısa süreli ve güvencesiz işler emekçi kitlelerinin ana sorunlarının başında geliyor. 12 milyon civarında emekçi düşük ücretli, kısa süreli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorundalar. 3 milyon civarında emekçi asgari ücret bile alamıyor! 1 Ocak 2020’de yasal asgari saat ücreti 9,19 Euro’dan 9,35 Euro’ya çıkacak. Yani 16 Cent artacak. Federal Meclis Bilimsel Servisi tarafından 2015 yılında hazırlanan bir raporda büyük bir şehirde insanca yaşamak için asgari ücretin 12.65 Euro düzeyinde (aynı yıl yürürlüğe giren asgari ücret ise sadece 8,50 Euro düzeyindeydi) olması gerektiği tespit edilmişti. 2015 yılından bu yana resmi enflasyon gözetildiğinde bile yardım almadan yaşayabilmek için asgari saat ücretinin 15 Euro dolayında olması gerektiği söylenebilir.

Federal Sosyal Mahkemenin (“Bundessozialgericht“) sayısız kararından sonra Federal Anayasa Mahkemesi de Hartz IV düzeyinin insanca yaşamak için yeterli olmadığı ve son olarak yasaya bağlı yaptırımlarının Anayasa’ya aykırı olduğu kararları almasına karşın değişen bir şey yok! Egemen sınıfın çıkarlarını gözeten bu mahkemeler kararlarında da yasanın ve uygulamanın “uygun bir zaman dilimi içinde düzeltilmesini” öneriyorlar.

Almanya’da halen 6,4 milyon kişi Hartz IV (Eylül 2019 verileri) ile yaşıyor. Bunların 1 milyonu çalışmasına rağmen ücreti yetmediği için Hartz IV yardımı almak zorunda olanlar.

Kısacası 2020 yılında 15. yılına girecek olan Hartz IV uygulaması ve 5. yılına girecek olan yasal asgari ücret uygulaması emekçilerin yaşam koşullarının iyileşmesini değil kötü kalmasını güvenceye alan önlemler olarak kalmayı sürdürecekler. Bu yasalara ve uygulamalara tepkiler artıyor ve önümüzdeki yıllarda sosyal hareketin güçlenmesinde önemli rol oynama potansiyelini koruyor.

HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINA KARŞI EYLEMLER

İç güvenlik” gerekçesi ileri sürülerek bireysel ve kolektif hak ve özgürlüklerin kısıtlanması eğilimi özellikle 11 Eylül 2001’den bu yana devam ediyor. Gösteri hakkının kısıtlanması, posta/telefon/internet üzerinden iletişimin daha fazla denetlenmesi, kişisel verilerin bilgi bankalarında depolanmasını yanı sıra DNA, sağlık vb. bir süre öncesine kadar koruma altında olan bilgilerin de artık bu bankalarda depolanması, polis soruşturmalarında kullanılması artık normal bir uygulamaya dönüştü.

KİTLESEL İŞTEN ATMA PLANLARI

2019 yılının başından itibaren başta otomobil tekelleri ve yan sanayisi olmak üzere değişik branşlarda (kimya, parekende satıcılık, banka, sigorta) kitlesel işten atma planları açıklanmaya başladı. Birçok tekelde “paralı çıkış”, “erken emeklilik” adı altında şimdiden binlerce yaşlı işçi işten çıkarıldı ve bu işsahaları yok ediliken Audi, Daimler, VW, Continental, Bosch vb tekellerde işçi çıkarma planları 2025 yılına kadar kademeli olarak gerçekleştirilmek isteniyor. Adı geçen tekellerin hepsinde bu yönde sözleşmeler imzalandı. Ekonomik gidişata bağlı olarak işten atmaların öne çekilebileceği de bu sözleşmelerin tümünde yer alıyor.

İşten atma planlarının açıklandığı her yerde tabanın baskısıyla protesto eylemleri yapıldı, yapılıyor. Stuttgart’ta 15 bin dolayında metal emekçisinin katıldığı eylemde tabanın baskısıyla gerçekleşen ilk bölgesel eylem oldu. Almanya’nın “üretim merkezi olarak korunmasını ve rekabet gücünün artırılmasını” bayraklarına yazan sendika bürokrasisi işçi ve emekçileri daha kitlesel eylemlere hazırlamak yerine şimdiden kısa çalışma parası süresinin uzatılması, paralı çıkış alanlara vergi kolaylığı sağlanması, işsizlik parası (ALG I) ödeme süresinin uzatılması gibi sözde talepleri ileri sürüyor.

Her ne kadar sendika bürokrasisi fabrikalardaki işçi kitlelerine hakim görünselerde bu durum her an değişebilir. Özellikle ekonomik gidişatın iyi gitmemesi durumunda ve tekellerin uzun vadeye yaydıkları işten atma planlarını öne çekmeleri durumunda fabrikalarki işçi kitlelerinin süt liman durmayacağı söylenebilir.

BİRLEŞME VE ORTAK MÜCADELE

Değişik kesimlerde sermaye ve hükümetinin politikalarına karşı duyulan tepki ve öfkenin dışa vurumu, verilen mücadelenin bugüne kadarki seyri “mücadele eğilimi sürecek” değerlendirmesini haklı çıkarıyor.

Bugün asıl önemli ve ihtiyaç olan yukarıda sınırlı bölümünü değerlendirdiğimiz değişik mücadelelerin, hareketlerin birleştirilmesi ve ortak mücadelenin örgütlenmesidir. Dolayısıyla ileri güçlerin görevi, hoşnutsuzluk ve tepkilerin artmasını, farklı sorun ve talepler üzerinden bir araya gelme ve güçleri birleştirmeye, mücadeleyi daha geniş kesimlere taşımaya hizmet eden girişim ve platformları çoğaltmak ve güçlendirmektir.

Close