Written by 09:12 AVRUPA

‚AB Komisyonu Türkiye konusunda tutarsızlıklarına son vermeli‘

Bild: https://oezlem-alev-demirel.de/

Bugün Avrupa Parlamentosu’nda oylamaya sunulacak Türkiye Raporu konusunda bir açıklama yapan AB- Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı Özlem Alev Demirel’in yaptığı açıklamada, Türkiye’de işbaşında olan hükümetin  ile tam üyelik yerine gerçekçi bir formatın bulunması çağrısı yaptığını ifade ederek, “Türkiye Raporunda meclisin bu konuda alması gereken tutum net ifade edilmektedir: Çeşitli alanlardaki işbirliğin geliştirilmesi, başta insan hakları ve temel hak ve özgürlüklerdeki ilerlemelere bağlı olmalıdır. Bu alanlarda ilerleme kaydedilmediği müddetçe, Avrupa Parlamentosu yapılacak anlaşmalara nihai onayını vermeyecektir” dedi.

Demirel yaptığı açıklamada şunları söyledi: “AB-Türkiye ilişkilerinin genel olarak bir çıkmazda olduğu ortadadır. Aynı şekilde, bu ilişkilerin mevcut çerçevesi de sürdürülebilir değildir. Türkiye Raporunda bu durum açık bir şekilde belirtilmekte ve tam üyelik müzakereleri yerine „gerçekçi“ bir formatın geliştirilmesi talep edilmektedir.

Erdoğan rejiminin son seçimlerin ardından üyelik talebini yenilemesi ve ilişkilerin geliştirilmesi için üzerine düşeni yapacağına dair açıklamaları samimi değildir. Çünkü pratikte attığı herhangi bir adım yoktur. Dış politikadaki bazı tutumlarını yumuşatsa da, özellikle iç politikadaki temel hakların ihlaline dayanan baskıcı politikalarından çark etmiş değildir. Rejimin yakın gelecekte de bu politikadan vazgeçeceğine dair herhangi bir ciddi belirti yoktur. Aksine, ağırlaşan ekonomik koşullara koşut olarak bu politikanın daha da sertleşeceğini öngörmek gerekiyor.

AB-Türkiye ilişkileri her zaman uluslararası ilişkilerin bir parçasıydı. Ancak hiçbir dönem, dünyadaki durum ve gelişmeler bu ilişkinin nasıl şekillendirileceği konusunda şimdi olduğu kadar bir basınç oluşturmadı. Erdoğan rejimi, gerek Ukrayna savaşının, gerekse Ortadoğu’daki son gelişmelerin AB ile pazarlığında elini güçlendirdiğini düşünüyor. Buna ek olarak da mülteci anlaşmasının yenilenmesini ve gümrük birliğinin modernizasyonunu talep etmektedir. Aynı şekilde, AB’nin özellikle “yeşil dönüşüm” ve tedarik zincirlerinin yeniden düzenlenmesi gündemiyle bağlantılı olarak kendisine yeni fırsatların doğduğunu düşünmektedir.

Türkiye Raporunda meclisin bu konuda alması gereken tutum net ifade edilmektedir: Çeşitli alanlardaki işbirliğin geliştirilmesi, başta insan hakları ve temel hak ve özgürlüklerdeki ilerlemelere bağlı olmalıdır. Bu alanlarda ilerleme kaydedilmediği müddetçe, Avrupa Parlamentosu yapılacak anlaşmalara nihai onayını vermeyecektir.

Raporda ifade edilen bu olumlu pozisyonu desteklemekteyiz. Buna karşın, raporda örneğin mülteciler anlaşması veya Ukrayna savaşı konusunda AB Komisyonunun eleştirdiğimiz politikalarını destekleyen ifadelerin yer alması nedeniyle, bugünkü oylamada çekimser kalmanın doğru olacağını düşünmekteyiz.

Belirtilen nedenlerle, AB Komisyonu Erdoğan rejimiyle, sırf jeopolitik ve ekonomik çıkarlardan hareketle kirli pazarlıklara girmemelidir. Raporun dikkat çektiğim ve onaylanması durumunda Avrupa Parlamentosu’nun da iradesini yansıtacak pozisyonunu esas almalı ve  tutarsızlıklardan uzak durmalıdır. Komisyonun tutarsızlıklarının bedelini nihayetinde Türkiye’deki işçi ve emekçilerle demokrasi güçlerinin ödediğini yeterince deneyimlemiş bulunuyoruz.

Close