YÜCEL ÖZDEMİR
Geçen hafta yayımlanmaya başlayan Cennet Belgeleri’nin (Paradise Papers) en dikkat çeken yönlerinden birsisi Apple, Nike, Procter & Gamble. Starbucks, Fedex, Über, Kraft Heinz ve Plizer gibi dünya çapında büyük tekellerin, vergi kaçırmak için AB’nin kurucu ülkelerinden Hollanda’yı merkez olarak seçmeleriydi. Başta Panama Belgeleri olmak üzere, daha önceki “sızıntılar”dan sonra AB yöneticileri, vergi ve kara parayla mücadelenin etkili hale getirilebileceğini ifade ediyorlardı. Ancak bugüne kadar bir arpa boyu yol alınabilmiş değil.
Bu nedenle AB kurumlarından başlayarak Avrupa ülkelerinin derdinin gerçekten de tekellerin vergi kaçırmasıyla mücadele etmek olduğu anlaşıldı. Bugün de yapılan açıklamalara bakılırsa ciddi bir adım atılmayacak. Çünkü kurulan sistem yıllardan beri biliniyor.
400 ÇOKULUSLU TEKEL
AB üyeleri Malta ve Luxemburg’dan çok en fazla dikkat çekenin Hollanda olduğu bir kez daha görüldü. Paradise Papers’da ABD tekellerinin bu ülke üzerinden vergi kaçırdığının yayımlanmasından sonra Hollanda Maliye Bakanlığı, ülkede toplam 400 çokuluslu şirketin vergi daireleriyle değişik anlaşmalar yaptığını ve bunları tek tek incelemeye alacaklarını duyurdu.
Ancak Hollanda’nın ABD tekelleri için vergi cenneti olması yeni değil. Yıllardır değişik biçimlerde ifade ediliyor ve Hollanda hükümeti buna karşı ciddi bir önlem almış değil. Başta Apple, Nike, Procter & Gamble, Starbucks, Fedex ve Plizer olmak üzere çok sayıda ABD tekelinin Hollanda’da önemli şubeleri bulunuyor. ABD’li tekeller Avrupa’da yaptıkları bütün ticareti bu şubelerin üzerinden yürütüyor.
NIKE MİLYONLARCA VERGİYİ NASIL KAÇIRIYOR?
Örneğin, spor ayakkabıları ve eşyaları üreten Nike tekelinin Almanya’da sattığı her bir mal Hollanda’daki şubenin satışı olarak görünüyor. Bu nedenle yasal olarak Nike’ın Almanya’daki şubesi hiç mal satmıyor. 1990’lı yıllarda Amsterdan yakınlarındaki Hilversum’da “Nike European Operations Netherlands BV” adıyla bir şube açan tekel; bu şirket üzerinden Avrupa, Asya ve Avustralya’daki bütün satışları organize etmeye başladı. Başta Almanya olmak üzere diğer ülkelerde kurulan Nike şirketleri ise sadece “arabulucu” olarak göründü. Satış yapan şirketler statüsünde değil. Böylece “Nike Almanya” geçen 2015-16’da 76,4 milyon Euro ciro yapmasına rağmen sadece 3,8 milyon Euro vergi ödeyerek işin içinden çıktı. Aynı dönemde toplam 34,35 milyar Dolar ciro yapan Nike tekeli için bu miktar adeta devede kulak bir miktar sayılıyor.
HOLLANDA’DA BV-CV SİSTEMİ NASIL İŞLİYOR?
ABD tekellerinin dünyanın değişik ülkelerindeki satışları Hollanda’daki yan firmalar üzerinden yapmaları asıl olarak Hollanda’nın tekellere getirmiş olduğu vergi kolaylıklarından kaynaklanıyor. Yabancı firmalar tarafından kurulan şubeler de kendilerine bağlı yeni şirketler kurabiliyor ve bu şirketlerin vergileri hep birlikte hesaplanıyor. Başka bir deyişle Nike’ın Hollanda’daki şubesi “Nike European Operations Netherlands BV” kazandığı paraların bir bölümünü “lisans giderleri” adı altında yan kuruluşu olan “Nike Innovate CV” şirketine aktararak vergi dışında kalmasını sağlıyor. Hollanda vergi sistemine göre “CV” statüsündeki (Komandit) şirketin vergi vermesi gerekmiyor. Bağlı bulunduğu “BV” şirketinin vergi vermesi yeterli. O da gelirlerinin büyük bir kısımını “lisans gideri” altında “CV” şirketine aktardığı için ya çok az ya da hiç vergi vermiyor.
Buna bir de Hollanda ile ABD arasındaki vergi anlaşmazlığı eklenince, Hollanda tekeller için tam anlamıyla vergi cennetine dönüşüyor. Hollanda yasalarına göre yabancı şirketlerin şubelerinin, kazandıkları gelirleri merkezlerinin bulundukları ülkelerde vergilendirmesi gerekiyor. ABD yasaları ise, verginin cironun yapıldığı ülkede ödenmesini öngörüyor.
Vergi almayı birbirine havale etme üzerinde süren anlaşmazlık, bu nedenle tekellere yarıyor. Daha doğrusu her iki ülkenin hükümetleri tekellere uygun ortam sağlamak için bu anlaşmazlığı yıllardır bilinçli şekilde sürdürüyorlar. Bu nedenle yurtdışı merkezini Hollanda’ya kuran bütün yabancı tekeller aynı yola başvuruyor. Her şey yasalara uydurulmuş durumda.
Hollanda’da yayınlanan “Correspondent” adlı internet dergisine göre ABD tekelleri bu şekilde yılda 500 milyar Dolar kazanç sağlıyorlar ve bu kazancın büyük bir bölümü de vergilendirilmiyor. Sadece Nike tekeli bir yılda 12,2 milyar Dolar kazanç sağladı. Bu şekilde elde edilen kazançları yatırıma dönüştürmeyen tekeller, sonuçta parayı “park etmek” için gelirlerin nereden geldiğini sormayan, vergi almayan küçük ülkelerdeki “Offshore” hesapları kullanmaya başlıyorlar.
HOLLANDA HÜKÜMETİNİN NİYETİ YOK
Özellikle ABD tekelleri için vergi cenneti haline gelen Hollanda’nın bu duruma son vermesi için bir süredir AB düzeyinde görüşmeler yapılıyor. Panama Belgeleri’nin ortaya çıkmasından sonra AB kara parayla mücadele adı altında bir yönetmelik yayınladı ve Hollanda’ya BV-VC sistemine son vermeye çağırdı. Ancak, işbaşındaki hükümetler buna pek yanaşma niyetinde değil. Zira kısa bir süre önce Mark Rutte’nin başbakanlığında kurulan orta-sağ koalisyon hükümeti, kurumlar vergisini yüzde 4 azaltacağını açıkladı. Bu da şirketlerin daha fazla kazanacağı anlamına geliyor.
Aynı hükümet, emekçilerin kazanılmış sosyal haklarını ise “bütçe denkleştirmesi” adı altına kısıtlamayı planlıyor. Bu durumun kendisi bile Hollanda’da hükümetin halkın değil, tekellerin çıkarlarını gözeterek çalıştığını yeterince ortaya koyuyor.