Written by 07:00 HABERLER

Almanya’nın Gezi’si: Lützerath

YÜCEL ÖZDEMİR

Köln, Aachen, Mönchengladbach üçgeninde Erkelenz bölge valiliğine bağlı Lützarth köyü 2006’dan beri Almanya’daki çevre hareketinin gündeminde. Köyün yok edilerek altındaki linyit kömürünün çıkarılması için hazırlanan planlar adım adım uygulamaya konuldukça, omurgasını gençlerin oluşturduğu çevre hareketinde duyarlılık da arttı. Köylülerin evleri ve arsalarının eyalet hükümetinin her türlü desteğini alan RWE tekeli tarafından satın alınarak, adım adım boşaltma yönünde adımlar atıldıkça, köyün sonu da yaklaşmış oldu.

Buna rağmen, tekel tarafından satın alınan ve boşaltılan evleri işgal ederek, bir direniş sergilemeye başlayan çevrecilerin verdiği olumlu ve onurlu mücadele bugün ve gelecekte hep anılacak. Yıllara dayanan mücadele uzun soluklu bir direnişin sembolü haline gelirken, Lützerath üzerinden çevre ve doğa korumasi propagandası yaparak, hareket içinde yer alan gençliğin oylarını alan Yeşiller Partisi, gelinen aşama çevreci harekete bir kez daha ihanet etti. Şimdi, çevre hareketi ile Yeşiller arasında bir muhasebe zamanı….

1963’TEN BERİ SÜREN YIKIM

Aslında bakarsanız, her ne kadar günümüzde öne çıkan köy Lützerath olsa da, yıllardır Garzweiler I ve Garzweiler II olarak adlandırılan bölgede linyit kömürü çıkarmak için köyler ve doğa yok ediliyor. İlk olarak 1963’de Reisdorf’un yok edilmesiyle başlayan süreç, adım adım bir bölgeyi içinde aldı ve çok sayıda köyün yok edilerek, altının boşaltılmasıyla sonuçlandı. Halen Lüzerath’ın doğusunda yok edilen köylerin boşaltılmasıyla çıkarılmaya devam eden süreç, 2030 yılına kadar devam edecek. 2022’de de komşu Immerath köyü boşaltılmıştı.

1970’li yıllada 105 kişinin yaşadığı Lützerath’ta 2011’de 11 kişi yaşıyordu. 2022’de ise arazisini satmaya yanaşmayan ve sonuna kadar bütün yollara başvurarak direnen Eckhard Heukamp kalmıştı. Onun arazisine de en sonunda mahkeme yoluyla zorla el konularak, mülksüzleştirirdi.

14 Ocak’da 35 bin kişinin katıldığı büyük gösteriye ev sahipliği yapan komşu Keyenberg de bir sonraki hedef olarak görünüyor. Son anlaşmaya göre 2030 yılına kadar bölgede enerji üretiminde kullanılmak üzere linyit kömür çıkarılmaya devam edecek. Bu de RWE tekelinin bugün Lützerath’ın batısında kalan 10’dan fazla köyü daha yok edecek. Bu nedenle, Lützerath’ın, çevrecilerin büyük direnişine rağmen devletin kolluk güçleri tarafından ele geçirilmesi, bir taraftan öfkeyi büyütürken diğer taraftan yeni mücadele olanakları da sunuyor.

BÜYÜK MÜCADELEYİ FARK ETMEK

Uzun bir sürece yayılan ve sonunda kitlesel bir boyut kazanan “Lützerath kalmalı” (Lützerath bleibt!) mücadelesi, gelinen aşamada ülke genelinde sempati ve kitlesel bir boyut kazanmış görünüyor. En son 14 Ocak’ta yapılan büyük gösteriye ülkenin değişik kentlerinden 35 bin kişi katıldı. Sonraki haftalarda da kara, yağmura, soğuğa rağmen militanca devam etti. Adeta RWE’nin kolluk gücüne dönüşen polisle dişe diş bir mücadele yaşandı Lützerath etrafında.

Devletin şiddet aygının doğanın katledilmesi, çevrenin kirletilmesi için kullanıldı ve bu durum özellikle gençlik tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Daha önce Gelecek için Cumalar (FFF) eylemlerine katılan gençler, Lützerath mücadelesinde devletin gerçek yüzüyle karşılaştı. Sert duvara çarpınca da neye uğradıklarını şaşırdılar. Halkın güvenliğini korumakla polisin aslında sermayenin çıkarlarını kurumak için kullanılan bir şiddet aygıtı olduğunu yaşayarak gördüler. Bunu her fırsatta dile de getirdiler. Bu nedenle Lützerath’ta son birkaç hafta içinde yaşanan mücadele, pratikte devletin zor aygıtının ne işe yaradığını bir kez daha gösterdi ve bunun bir bilinç değişimine yol açacağı da açık.

YEŞİLLER’İN ÇEVREYLE İMTİHAN

İkinci önemli nokta ise Lützerath ile sözde çevre sorunlarına duyarlı Yeşiller Partisi arasındaki nokta oldu. Bugüne kadar sosyal alanda birçok hak gaspını Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile gerçekleştiren sermaye, savaşa katılma, çevre ve doğanın katledilmesi konusundaki tabularını ise Yeşiller Partisi ile kırdı. Yeşiller’in ilk koalisyon yıllarında (1998-2005) Yugoslavya ve Afganistan savaşlarına doğrudan katılma, Yeşiller’in lideri konumundaki Joschka Fischer’in dışişleri bakanlığı koltuğuna oturduğu yıllarda gerçekleşti. Lützerath’ın polis tarafından ele geçirilmesi konusundaki kararın altında ise Yeşiller üyesi Federal Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve NRW Ekonomi Bakanı Mona Neubaur’ın imzasının bulunması elbette “tesadüfle” açıklanamaz. Yeşiller üyesi siyasetçiler döneminde Lützerath konusunda çevre hareketindeki direncin kırılabileceği düşünülerek, nihai adım konusundaki zamanlama buna denk getirildi. Nitekim, Yeşiller yönetimi daha önce yaptığı açıklamaların tersini söyleyerek çevre hareketini köyün neden yok edilmesi konusunda ikna etmeye başladı. Ancak, bekledikleri desteği alamadılar. Dolayısıyla çevre hareketi, Yeşiller’in “ihanetçi bir parti” olduğu, seçim kampanyaları sırasında verdiği vaatleri yerine getirmeyen bir parti olduğu gerçeğini yaşayarak gördü. Böylece, daha önce eyalet çapında muhafazakâr ve liberal parti hükümetinin yapamadığını Yeşiller’in ortağı olduğu hükümet yaptı. NRW’de CDU-Yeşiller koalisyon hükümeti işbaşında.

Küresel ısınmaya karşı son birkaç yıldır sokakta verilen mücadeleyi yedeklemeyi başararak son genel seçimlerde oylarını önemli oranda artıran koalisyon ortağı Yeşiller, Lützerath’ta aldığı tutumla kendisine çevre ve küresel ısınma konusunda destek veren geniş kesimlere ihanet etti. Bunun bir karşılığının olacağı ise açık. Hatta basında, 12 Şubat’ta Berlin’de yapılacak senato seçimlerinde bu faturanın çıkarılacağı şimiden yazılmaya başlandı. Halkın, doğanın değil semayenin, RWE tekelinin hizmetinde olduğu açık görülmeye başlanan Yeşiller’e ağır bir fatura ödetmek bugün açısından büyük bir önem taşıyor.

Belirtmek gerekiyor ki; Almanya’da önemli kırılmamalara yol açması beklenen Lützerath direnişinin göçmenler arasındaki etkisi neredeyse hiç olmadı. Göçmen örgütleri de süreci anlamakta zorlandı ya da anlamak istemedi. Bu nedenle böylesine önemli bir süreçte göçmenler ve onların örgütlerinin sınıfta kaldı. Buradan çıkarılacak en önemli sonuç ise, yaşam merkezi olan Almanya’daki bütün sorunlara duyarlı hale gelmek olmalı.

Close