Written by 19:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Capital first!

Almanya’da federal, eyalet, yerel düzeyde ve sosyal güvenlik sistemi kasalarından hazırlanan kurtarma paketlerinin hacmi 1,173 trilyon Euro oldu. Scholz, “Olanaklarımız sınırsız” diyor. Anlaşılan krizin faturası daha büyüyecek. Federal Hükümet, KfW aracılığıyla verilen kredi güvencelerine yüzde 100 güvence verecek. Maliye bakanlığı bankalara, “fazla zaman kaybetmeden kredi vermeleri” emrini verdi.

Almanya geride bıraktığımız birkaç hafta içinde dünyanın en büyük kurtarma paketlerinden birini hazırladı. Federal Hükümetin değişik ayakları olan 756 milyar Euro hacmindeki pakete ek olarak eyalet hükümetleri ve bazı yerel yönetimler de kendi bölgeleri için özel paketler hazırladılar.

Bunun yanı sıra kısa çalışma ve işsizlik artması nedeniyle sosyal güvenlik sisteminin kasasına daha az girecek aidatlar ve vergi gelirinin düşmesinin de hesaplanmasıyla yardım ve denkleştirme ödemelerinin toplamı 1,173 trilyon Euro dolayında.

“EN BÜYÜK PAKET, BİZİM PAKET”

“Süddeutsche Zeitung” (SZ) gazetesinin ele geçirdiği Federal Maliye Bakanlığının hazırladığı bir belgede tek tek kalemlerin yer aldığı bildirildi. Kısa çalışma, işsizlik, mağazaların kapalı olması gibi nedenlerden dolayı özellikle vergi girdisinin federal, eyalet ve yerel düzeyde 82,5 milyar Euro düşmesinin beklenildiği belirtilen belgede, “buna ek olarak sosyal güvenlik sistemlerine de aidat girdileri düşecek” deniliyor.

Hükümetin ödeme denkleştirilmesi üzerine ek bütçe yaratması gerektiği de söz konusu belgede yer aldığı bildiriliyor.

Almanya’da hazırlanan toplam paketin hacmini 1,173 milyar Euro dolayında olduğunu belirten SZ yazısında, Federal Maliye Bakanı Olaf Scholz (SPD) ve Federal Ekonomi Bakanı Peter Altmaier’in paketin kapsamını açıkladıkları gün, “Olanaklarımız sınırsız. Ne kadar gerekiyorsa o kadar masaya yatıracağız” dediğini hatırlatıldı. Bilindiği gibi hükümet şuan hazırlanan paketin yeterli olmaması durumunda ana paketi (756 milyar Euro) yüzde 30 yükseltme taahhüdü vermişti.

Almanya’nın uluslararası alanda en büyük kurtarma paketini hazırladığı da belirtilen SZ haberinde, “Sadece ABD, iki trilyon dolar ile Almanya’dan daha büyük bir paket hazırladı” deniliyor. Fakat hazırlanan paketler ülkedeki nüfusa oranla hesaplandığında ise Almanya’nın en büyük paketi hazırladığı görülmekte. 327 milyon nüfusu olan ABD’de kurtarma paketinin kişi başına düşen miktar 6 bin 116 dolar iken bu miktar 81 milyon nüfuslu Almanya’da 14 bin 481 Euro. Dolar-Euro arası kur farkı da gözetildiğinde hangi paketin daha kapsamlı olduğu daha net ortaya çıkıyor.

SERMAYENİN BİR DEDİĞİ İKİ EDİLMİYOR!

Hatırlanacağı gibi paketin açıklanmasından sonra sermayenin değişik kesimlerinden eleştiriler gelmişti. Büyük şirketler ve tekeller hemen “kredi başvurularında fazla bürokrasi olmamalı” diye uyarılarını yapmışlardı. Orta ölçekli firmaların (11-249 işçi) birliği “Mittelstand” tarafından ise paketin aslan parçasının büyük şirket ve tekellere ayrıldığını eleştirmiş ve “yüzlerce iflasa ve kitlesel işsizliğe neden olacak” görüşünü savunmuştu.

Son günlerde ise bankaların başta orta ölçekli firmalar olmak üzere bazı büyük şirketlerin de kredi başvurularını geri çevirdikleri ortaya çıkmıştı. Bankalar buna gerekçe olarak yüzde 90 dolayındaki devlet güvencesinin yeterli olmadığını ileri sürüyorlar.

Eleştiriler üzerine yeni düzenlemelere gittiklerini açıklayan Scholz, kredi başvurularında bürokrasiyi en asgariye indirdiklerini, orta ölçekli firmaların kredilerine yüzde 100 devlet güvencesi verildiğini, devralınma tehdidi altında olan Almanya için önemli şirketlerle sürekli irtibat halinde olduklarını söyledi.

Bu durumdan kredi veren bankalar da faydalanacaklar. Maliye bakanlığından verilen bilgiye göre krediler yüze 3 faizlendirilecek. Buda orta ölçekli firmalar için öngörülen 50 milyar Euro’luk bir kredi hacminde 1,5 milyar Euro devlet güvenceli faiz geliri anlamına geliyor.

Öte yandan devam eden ekonomik krizin ve korona virüsü salgının ekonomiye etkilerinin henüz ilk aşamasında olunmasına karşın Almanya’da hükümet şimdiden koronavirüs salgını sonrası ekonominin hızla toparlanması için planlar yapıyor. Scholz ve Altmaier’in, kriz sonrası ekonominin yeniden canlanması için ilk etapta 50 milyar Euro kapsamında bir konjonktür paketi üzerine çalıştığından söz ediliyor. Scholz’da verdiği bir demeçte kriz sonrası için de şimdiden hazırlıklara başladıklarını söyledi.

 USA FIRST? GERMANY FIRST? ITALY FIRST? – CAPITAL FIRST!

ABD Başkanı Donald Trump, seçim kampanyasını “USA First” (“Önce ABD”) sloganı altında yapmıştı. Kısa süre içinde dünyanın değişik ülkelerinde politikacılar kendi ülkelerinin “öncelikli” tanıyacaklarını söyleyerek iç politikada milliyetçi, muhafazakâr kesimi etkilemeye çalıştılar. Zaten hiçbir politikacının bir başka ülke lehine politika yaptığı da görülmemiştir.

Fakat gelinen yerde hükümetlerin ülkeler için değil sermaye için politika yaptıkları bir kez daha ortaya çıkıyor. Devlet olarak batma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını söyleyen İtalya hükümeti bile birkaç hafta önce, ülkenin işletmelerine sıcak para sunmak için ilan ettiği 340 milyar Euro hacmindeki kurtarma paketine ek olarak 400 milyar Euro hacminde bir paket daha hazırladığını açıkladı. Özellikle İtalya gibi sağlık sisteminin kelimenin tam anlamıyla iflas ettiği bir ülkede emekçi halkın sağlığını güvenceye almak için sağlık sistemi için ek kaynak yaratmak gerekirken sermaye için bir paket daha hazırlanıyor.

ABD’de kriz öncesi 50 milyona yakın insanın sigortası yoktu. Mart ayı içinde işsiz kalan 10 milyon insan aynı zamanda sağlık sigortasını da kaybetti. Böyle bir durumda Trump ne kadar “USA First” diye bağırırsa asıl olarak “Capital First” dediği ortada.

Scholz, Atmaier, Heil istedikleri kadar sağlık emekçilerini, kasiyerleri vb. meslek gruplarını “ulusal kahraman” ilan etsinler; Almanya’da da hazırlanan 1,2 trilyon Euro’luk paketin yüzde 95’i direk sermayeye aktarılıyor. Emekçilere ise daha sonra faturayı ödemek düşecek. Son krizden çıkarılan sonuçta bu!

SERVET VERGİSİ – HEMEN ŞİMDİ!

SPD Eşbaşkanı Saskia Esken, mart sonunda krizin etkilerine karşı büyük servet sahiplerinin bir kereliğine mahsus “Varlık Vergisi” (“Vermögensabgabe”) ödemelerini, “olanaklardan biri” olarak gündeme getirdi. “SPD olarak krizin yükünü güçlü omuzların taşımasından yanayız” diye masum öneriye basından gelen tepkiler “böyle bir önerinin zamanı olmadığı”, “kıskançlık   yaratmak kimseye yaramaz” vb. şeklindeydi. SPD’li maliye bakanı Scholz da bu öneriden pek memnun olmadığını değişik vesilelerle ifade etti.

Sol Parti ise bir milyon Euro’dan fazla gelire/servete sahip olanların bir defalığına mahsus yüzde 5 vergi ödemelerini talep ediyor.

Ancak “neden bir kereliğe mahsus servet vergisi olsun” sorusunu neredeyse kimse ortaya atmıyor. Oysa Almanya’da yoksulluğa karşı mücadele edilecekse servet vergisi hemen şimdi yürürlüğe girmeli. Almanya’nın en büyük 30 tekeli 2019 kısa bir süre önce hissedarlarına 44 milyar Euro kâr payı dağıttı. Örneğin VW tekelini yöneten Porsche-Piëch hanedanına tam bir milyar Euro ödeme yapıldı. Almanya’nın zenginlerinin nakit servetlerinin 7 trilyon Euro dolayında olduğu tahmin ediliyor. Yani bir değil birkaç krizin yükünü omuzlamaya yetip de artacak kadar!

Close