UMUT YAŞAR
Kamu toplu sözleşmeleri sona erdi. Beklentilerin kamuoyu tarafından da yükseltildiği toplu sözleşmeler sonucu tatmin edici değil. Ağır ve öncesiyle karşılaştırılamayacak şartlarda devam eden görüşmelerde sendika bürokrasisi beklentileri düşük tutmak için her türlü yolu denedi. Hesap kitap işleri bir yana; Bu TİS döneminin ortaya çıkardığı olumlu yanlar oldu. Mücadeleci işçi ve emekçilerin bunlardan ders çıkarmaları gerekiyor.
Almanya genelinde yerel ve federal düzeyde çalışan 2,3 milyon kamu emekçisinin toplu sözleşme görüşmeleri 25 Ekim günü Potsdam’da bağıtlandı. Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin öncülüğünde DGB’ye bağlı dört sendikanın ve DBB’ye bağlı kamu sendikalarının ortak sürdürdüğü toplu sözleşme görüşmelerinde ileri sürülen taleplerle (kutuya bkz.) elde edilen arasında bir uçurum var demek abartı olmaz.
Sonuçları değerlendiren sendikaların yönetimlerinin talep edilen ile elde edilen arasındaki farkı açıklama yerine kamu patronlarının Ekim ortasında sundukları (kutuya bkz.) ve sendikalar tarafından haklı olarak “kabul edilemez” diye reddedilen teklifle karşılaştırmaları, bu sendika kastının çaresizliğini de gösteriyor. Nitekim sendikaların talebiyle kamu patronlarının teklifi arasındaki farka bakıldığında bütün TİS sürecinde (28 ay) 2,3 milyon emekçi için bunun sadece 100 milyon Euro olduğunu veya kamu işçisi başına 43 Euro olduğu görülüyor.
“SAYGISIZ TEKLİF – SAYGI DEĞER SONUÇ”
Ver.di sendikasının çiçeği burnunda genel başkanı Frank Werneke, kamu işverenlerinin teklifini “saygısız teklif” olarak değerlendirmişti. Birkaç hafta sonra ise Werneke, 28 ay zarfında kişi başına 43 Euro anlamına gelen sözleşmeyi, “saygıyı hak eden sonuç” olarak değerlendirdi.
Sendikadaki merkezi aygıt bunu boşuna yapmıyor, saldırıları ne denli geri püskürttüğünü ortaya koymak için yapıyor elbette. Ama ortaya çıkan tablo gerçekte sendika bürokrasisinin sermaye ve hükümeti karşısındaki durumunu tüm yönleriyle ortaya koyuyor.
HANGİ ŞARTLARDA TİS DÖNEMİNE GİRİLDİ
Kamu sözleşme döneminden birtakım sonuçlar çıkarmak isteniyorsa değerlendirme salt sonuçlarla sınırlı olmamalı. Başta bu TİS dönemine hangi şartlarda girildiğine bakmakta fayda var:
-
2019 yılının ikinci yarısından itibaren ülke ekonomisi olduğu gibi dünya ekonomisi teklemeye başlamış ve yeni bir ekonomik krizin aşamasında olup olmadığımız tartışılır hale gelmişti.
-
2020 TİS dönemine “Dönüşüm” (“Transformation”) başlığı altında “dijitalleşme sürecini sermaye ile birlikte düzenleme” umuduyla hazırlanan ve korona salgınının baş göstermesiyle birlikte moratoryum ilan ederek TİS görüşmelerini yıl sonuna erteleyen bir IG Metall vardı. Korona salgını gelmesiydi de IG Metall’in bu hamlesiyle 2020 TİS döneminin işçi ve emekçilerin çıkarları açısından zor geçeceği belliydi (Dört milyona yakın çalışanın olduğu metal işkolunun Almanya’daki diğer işkollarını ekonomik ve politik olarak ne denli etkilediğini bu gazetenin okurlarıyla tartışmaya gerek yok).
-
Ardından korona salgını nedeniyle mart ayından itibaren hükümetin uyguladığı sıkı tecrit süreci ve buna bağlı olarak başlayan kısa çalışma dönemi.
-
Korona salgınının ekonomik krizi pekiştirmesi ve konjonktürdeki dibe (2. Paylaşım savaşı sonrası en büyük ekonomik daralma) vuruş.
-
Ekonomi ve iş sahalarını güvenceye alma adına hazırlanan konjonktür paketi ve işletmeleri korumak için hazırlanan dev kurtarma paketi = Paketlerin toplamı bugün yaklaşık 1,5 milyar euroya tekabül ediyor.
-
Tecrit dönemi sona erdirilmesine rağmen sermaye ve hükümetinin “sosyal ilişkileri askıya alın” çağrıları, işçi ve emekçileri “açlıkla terbiye” eder gibi korona gerekçeli sınırlamalarla ev-iş-ev sarmalına sokmaya çalıştı. Bu dönemdeki Korona inkarcılarının “komplo teorileri”, gösteri ve toplantı yasakları, ülke genelinde oluşturulan ve milyonlarca emekçi için “at izinin it izine karıştığı” bir dönem oldu.
VER.Dİ YÖNETİMİ VAZGEÇMİŞTİ
IG Metall yönetiminin tutumundan etkilenen Ver.di yönetimi de “zor dönemde ülke ekonomisini zora sokmamak için” TİS döneminin yıl sonuna ertelenmesini talep etti. Fakat kamu patronları bunu “iyi niyet tutumu” olarak değerlendirmekten çok “zayıf bir tutum” olarak değerlendirdiler ve TİS dönemini erteleme yerine derhal masaya oturup kısa sürede sonuçlandırmayı önerdiler.
Ver.di yönetiminin TİS’leri erteleme önerisi sendikanın aktif kitlesini olduğu gibi sendika sekreterlerini de “bekleme moduna” sokmuştu.
Kamu patronlarının görüşmelere başlama talebi üzerine Ver.di yönetimi, örgütü alelacele TİS dönemine hazırlamaya çalıştı. Hazırlıkların örgüt açısından bir bütün (BW, NRW ve HH gibi bazı bölge örgütleri ve sağlık gibi birtakım alanların hazırlıkları görece iyiydi) TİS dönemine hazırlık iyi değildi. Uyarı grevlerin çağrıları, mitinglerin duyuruları iyi değildi. Birçok alanda aktif kesim beklerken sendika sekreterlerinin önemli bir bölümü ise Homo Office havasından çıkamadı.
Sendikanın değişik kademelerinden gazetemize gelen bilgiler, sendika yönetimlerinde tabana yönelik güvensizliğin de olduğu yönünde. ‘Greve çıkmazlar’, ‘gösteriye katılmazlar’ diye bazı bölümlerin neredeyse tamamen işin dışında tutulması da bunu gösteriyor.
Tabi bu arada başta DGB yönetimleri olmak üzere diğer sendikaların yönetimlerinin çok tutuk davrandıkları, destek maiyetinde dişle tutulur bir şey yapmadıklarını da hatırlatmak gerekiyor.
BASININ ROLÜ
Diğer yanda ise sermaye yanlısı basın daha kısa bir süre önce “sistemi ayakta tutanlar” diye alkış çalarak “kahraman” ilan ettiği kamu emekçilerine cepheden tutum aldı, sendikaları Ver.di’yi neredeyse düşman ilan etti.
Gazete sayfalarında, televizyon yorumlarında ‘ekonominin çöktüğü bir dönem ileri sürülen aşırı taleplerin devlet kasalarını daha hızlı boşalmasına yol açacağı!’, ‘kreşler kapanırsa anne ve babalar nasıl çalışacaklar?’ diye kışkırtma denebilecek tarzda propaganda yaptılar.
Buna rağmen halkın ezici çoğunluğu olmasa da önemli bir bölümü mücadele eden işçi ve emekçileri anlayışla karşıladılar, destek verdiler.
BİZİM PAYIMIZA DÜŞEN
Yukarıda Ver.di yönetiminin hanesine yazılması gerekenler olduğu gibi basının tutumu vb. yanı sıra korona salgını şartlarında (toplanma ve gösterilere getirilen sınırlar) tüm olumsuzluklara rağmen Almanya genelinde birkaç hafta içinde 175 bin kamu emekçisi uyarı grevleri yaptılar. Toplu taşımacılık alanında paralel devam eden TİS görüşmeleri de çok güçlü olmasa da mücadele rüzgarının daha geniş kesimler tarafından da hissedilmesini sağladı.
Kamu emekçilerinin eylemleri, uyarı grevleri işçi ve emekçilerin bu tür zor şart ve koşullarda da mücadele edebileceklerini, haklarını savunabileceklerini gösterdi.
Kamu alanında olduğu gibi genel olarak da mücadeleci kesimler, bu süreçte kendi üstlerine düşeni yapıp yapmadıklarını sorgulamalılar. Salt sendika bürokrasisinin yapmadıklarını, eksik bıraktıklarını saymakla bir ilerleme sağlanamayacağı gibi emekçiler içinde sendikadan uzaklaşmaya yönelik eğilimleri de güçlendirecektir.
Bugün elde edilen sonuç tatmin edici değilse bunu sadece sendika bürokrasisiyle açıklamak doğru olmayacağı gibi mücadele yanlısı kesimlerin sorumluluklarının üstünü de örtecektir.
TİS dönemleri sınıfın en duyarlı olduğu dönemler olduğu gibi uzun yıllar yapılan sendikal örgütlenme ve aydınlatma çalışmalarının ürünlerinin de alındığı dönemlerdir. Bugün çok fazla ürün toplanamıyorsa bu aynı zamanda ileri güçlerin zayıflığını da ortaya koymaktadır.
Ne “bize verilen değer bu mu” diye hayıflanmaya ne de gelecek kamu TİS dönemini beklemeye gerek yok, sonuçta sınıf mücadelesi de 28 aylığına ertelenmedi. Eğer önümüzdeki mücadelelerden daha başarılı ve kalıcı sonuçlar almak istiyorsak çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam etmeliyiz.
TİS SONUÇLARI:
TALEP: Ver.di, DBB, GEW, IG BAU ve GdP sendikalarının ortak sürdürdüğü ücret toplu sözleşmelerinde 12 aylık bir süre için %4,8, en azından 150€ ücret zammı talep edilmişti.
TEKLİF: Federal ve yerel düzeyde ise kamu işverenleri ekim ayı başında sundukları bir teklifte şunları talep ettiler: Ücretler 1 mart 2021’de %1 (en azından 30€) artacak. Bu aynı zamanda ilk yedi ayda (1 eylül 2020 – 28 şubat 2021) ücretlerin dondurulması anlamına geliyor! İkinci yıl için (mart 2022- şubat 2023) %1 ve üçüncü yıl için (mart 2024 – şubat 2025) ise %1,5 ücret zammı öneriyorlar. Böylece kamu sözleşmeleri toplamında 42 aylık bir süre için geçerli olacağı gibi reel ücretleri her halükârda düşmesi de kesinlik kazanmış olacak.
SONUÇ:
1.TİS Süresi: 28 Ay: 01.09.2020 – 31.12.2022
2. Ücretler: 7 ay sıfır zam (01.09.2020 – 31.03.2021
-
-
-
01.04.2021: +%1,4, asgari aylık 50 €
-
01.04.2022: +1,8%
-
-
Korona-Özel ödemesi (Aralık 2020 ödenecek):
Ücret gruplarına göre farklı ödeme olacak
-
-
E 1 – E 8: 600 €
-
E 9 – E 12: 400 €
-
E 13 – E 15: 300 €
-
Kamu emekçileri arasında TİS sonuçlarını 2-20 Kasım günleri arasında tartışılacak ve 24 Kasım günü Ver.di Büyük TİS Komisyonu son kararını verecek.