İntihar nedeniyle ölen insan sayısı, trafik kazaları, uyuşturucu, cinayet veya HIV’in neden olduğu ölümlerin toplamından daha fazla.
Almanya’da her yıl 10 binden fazla kişi intihar ederek ölüyor. 10 ila 20 kat daha fazla insan da kendi canına kıymaya teşebbüs ediyor. Yoksulluğun, ırkçılığın artması izolasyonu artırıyor, medya ve politikacılar tarafından pompalanan savaş tehlikesi korkuları artırıyor, yaşlılıkta ele güne muhtaç olmak istememe yaşamın anlamını tartıştırıyor. İntihar eğilimi gözleniyor ve kişinin kendi hayatına son verme kararı çoğu zaman saygı duyulması gereken ve sorgulanmaması gereken kişisel bir karar olarak görülüyor. Aslında araştırma ve klinik tedavide bakmak, gözlemek ve sorgulamak önemli.
BİR İNSAN NEDEN İNTİHAR ETMEYİ DÜŞÜNÜR?
Çok sayıda araştırma intihar eğiliminin biyolojik, sosyal, psikolojik ve diğer nedenlerini incelemiştir. Örneğin, (nöro-)biyolojik araştırmalar, nörotransların beyindeki etkisini varsaymıştır. Ayrıca sinir hücresi fonksiyonlarındaki değişiklikler, bağışıklık sistemi veya tiroit fonksiyonlarındaki değişiklikler de araştırılıyor.
Isı, ışık, gürültü gibi çevresel etkenlerin de intiharla bağlantısı var. İşsizlik, maddi sıkıntılar, yalnızlık gibi sosyal etkenler de önemli rol oynuyor.
En önemli etkenlerden biri de depresyon gibi ruhsal bir rahatsızlığın varlığı. Ayrıca kriz, travma, bir yerden başka yere kaçış, fiziksel hastalık, kayıp ve hakaret deneyimleri de önemli etkiler.
BİLİM ÇOK SAYIDA FAKTÖR VE KOŞULDAN SÖZ EDİYOR
Bir insanın intihar etmesinin tek bir nedeninin olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Aksine, çoğu zaman çok sayıda faktör ve koşul söz konusu.
Psikolojik açıklama modelleri aynı zamanda bazı durumların varlığını da açıklar: Bir yere, bir dine, bir ırka, bir gruba ait olmama hissi, başkalarına yük olma hissi intihar etme olasılığını artırır.
Gelecekteki araştırmalar, zamanında önlem alınmasını sağlamak için, bu çok sayıdaki bireysel faktöre dayanarak, hangi kişilerin özellikle risk altında olduğunu daha iyi tahmin etmeye yardımcı olmayı hedeflemeli.
BİR KİŞİNİN İNTİHAR EĞİLİMİNDE OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR
Etkilenen kişilerde sosyal inzivaya çekilme, ilgi alanlarını ihmal etme, uyku alışkanlıklarını değiştirme, sinirlilik hali gösterme ve kişisel hijyenlerini değiştirme görülebilir. Ayrıca riskli davranışlarda artış (örneğin madde kullanımında artış) da görülebilir.
İşte intiharın önlenmesi burada başlıyor: Eğer sevdiğiniz biri bu değişiklikleri gösterirse, ilgili kişiyle konuşmalısınız. Çoğu zaman konuşma, kişiye artık sorunu ele alma fırsatı verdiği için bir rahatlama hissi fark edilebilir.
EVRİM VÜCUTLARI HAYATTA KALMAYA PROGRAMLAMIŞTIR
Evrimsel açıdan bakıldığında, vücudumuz hayatta kalmaya programlanmıştır. Bir şey yutulduğunda boğulmayı önlemek için öksürülür. Kendi canına kıymak isteyen bir kişi, içsel sıkıntının, psikolojik acının, çaresizliğin ve korkunun yoğunluğunu gösteren bu refleksleri ve içgüdüleri yenmek, tepki &östermek zorundadır.
İntihar krizi geçiren kişiler, harekete geçene kadar ikircikli bir tutum sergilerler: İçlerinde hâlâ yaşamak isteyen ama artık böyle yaşayamayan bir tarafları vardır.
İNTİHAR GELİŞİMİ
Yapılan araştırmalar, “Şimdi canıma kıymaya karar verdim” kararından eyleme geçilmesine kadar geçen sürenin ortalama olarak çok kısa (on dakika) olduğunu gösteriyor. Ancak bu, haftalarca hatta aylarca sürmüş olabilecek önceden var olan bir intihar gelişimini dışlamıyor.
İntihar eğiliminin arttığı bu kısa dönemde, etkilenen kişinin başka hiçbir eylem seçeneği yoktur. Bu aynı zamanda bir kişinin intiharın sonuçlarını (örneğin geride bıraktığı çocukları veya intiharla yanlışlıkla karşılaşabilecek kişileri) neden düşünmediğiyle ilgili sıkça sorulan soruya da cevap verir. Bu “tünel”deki insanlar kasıtlı olarak hareket etmiyorlar veya zarar vermek istemiyorlar – o kadar büyük bir sıkıntı içindeler ki bunların hiçbiri dikkate alınamıyor.
YARDIM İÇİN GÜÇLÜ FIRSATLAR VARDIR
Kişinin eyleme geçme dürtüsünü gerçekleştirmesi, örneğin bir başkasına hitap etmesi, bir çit veya bir bariyer tarafından engellendiğinde, bu zihinsel “tünel”i tekrar genişletme ve eylem üzerinde tekrar düşünme fırsatı yakalar. Bu aşamada durdurulan insanların çoğu kendi canına kıymaz.
Ciddi intihar girişiminde bulunan kişilerle yapılan görüşmeler, daha sonra devreye giren yardımın, onların bakış açılarını değiştirebildiğini ve hayata dönmelerini sağlayabildiğini gösteriyor. Etkilenenler bazen daha sonra bile hayatta oldukları için şükranlarını dile getiriyorlar.
Kısacası sevdiğimiz, çevremizde, gözümüzün önünde olan insanları gözlemleme, değişiklikleri dikkate alma ve bu konularda hatırını sorup konuşma intiharın engellenmesine yardımcı olabilir. (YH)