Written by 12:00 HABERLER

‘Sıcak sonbahar’ bir sürat koşusu değil maraton

Almanya’da hayat pahalılığı, yüksek enerji fiyatları ve enflasyona karşı mücadele değişik düzeylerde devam ediyor. Farklı gruplar tarafından çağrısı yapılan eylemlere katılım henüz sınırlı iken, en büyük eylem 5 Eylül’de Leipzig’de yapıldı. İlk büyük eylemin çağrısını yapan Sol Parti Federal Parlamento milletvekili Sören Pellmann, ülkedeki sosyal hareket konusunda gazetemizin sorularını yanıtladı.

YÜCEL ÖZDEMİR

Almanya’da enerji ve temel gıda maddelerinde fiyatlar her gün hissedilir şekilde artmaya devam ederken, protestolar da sürüyor. Bugüne kadar en büyük eylem sizin çağrınızla 5 Eylül’de Leipzig’de yapıldı. Eylemden sonra nasıl tepkiler aldınız?

5 Eylül’de Leipzig’de yapılan gösteri büyük bir başarıydı. Yaklaşık 5 bin insan eyleme katıldı. Böylesine bir eylem uzun süredir partimiz tarafından yapılmıyordu. Mitingin ana konuşmacısı, uzun yıllar parlamento grubunun başkanlığı yapan Gregor Gysi idi. Gysi, ‘sıcak sonbahar’ olarak adlandırılan bu dönemde böylesine büyük bir miting düzenlenebildiği için çok mutlu olduğunu ifade etti.

Protestoler devam edecek mi? Edecekse nasıl olacak?

Elbette eylemlerimiz devam edecek. Sıcak sonbahar bir sürat koşusu değil, maraton. Bu nedenle Leipzig’de de eylem ve mitingler olacak. Hem parti olarak hem de değişik kesimlerin katılımıyla kurulmakta olan inisiyatifle toplumsal protestomuzu sokaklara taşıyacağız. Ülke çapında yoldaşlar, bilgi stantları, mitingler ve gösterilerle kendi şehirlerinde ve kasabalarında SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan “trafik lambası” hükümetinin kriz politikasını eleştirmek için daha fazla motive oluyorlar.

Sizce, Leipzig’deki eylem, artan sosyal adaletsizliğe, yüksek enerji fiyatlarına karşı sokağa çıkmak için ülke genelinde bir mesaj verdi mi?

Leipzig gösterisiyle partimiz bir başlangıç yaptı ve topluma bir mesaj verdi: Öfkelenin! Federal hükümetin politikalarına karşı sokağa çıkmak meşru bir eylemdir. Sosyal adaletle bağdaşmayan doğal gaz katkı payının kaldırılmasını, gaz ve elektrik fiyatlarının yasal olarak sınırlandırılmasını, enerji şirketleri için aşırı kâr vergisi getirilmesini, düşük ve orta gelirli insanlar için etkili bir yardım paketinin talep edilmesi meşrudur. Bunlar halkın büyük bir bölümünü doğrudan etkileyen çok eskiden var olan sol taleplerdir. Bu tutumuzu meclis çalışmalarımızın yanı sıra sokakta da sergileyeceğiz.

Sol Parti içinde sokağa çıkma konusunda farklı görüşler var. Bazıları sokağa çıkmaya açıkça karşı çıkıyor. Yüksek enerji fiyatlarına, hayat pahalılığına ve yoksulluğa karşı sokaklarda mücadele etmek Sol Parti’yi içinde bulunduğu krizden çıkarabilir mi?

Bir şeyi yaparken diğerinden vazgeçmek zorunda değilsiniz. Parti yönetimi çok net bir şekilde ilan etti: Sokağa çık, kendini göster. Şimdi bu tutarlı bir şekilde uygulanmakta. Elbette parlamento çalışması da önemli, bunu söylemeye gerek bile görmüyorum.

Sendikalar ve diğer sosyal hareketler de Leipzig gösterisine katıldı mı? Sendikaları ve var olan diğer sosyal hareketler nasıl harekete geçirilebilir?

Önceden sendikalarla temas kurmaya çalıştık. Ne yazık ki işbirliği 5 Eylül’e kadar gerçekleşemedi. Sendikalar katılsaydı belki mitinge daha fazla insan katılırdı. Sendikalar bizim protesto hareketimizin parçası. Kısa hazırlık süresine rağmen diğer gruplar bazı endişelerine rağmen bizimle işbirliği yaptı. Eylemin gerekçesi endişenin önüne geçti diyebilirim.

Aşırı sağcıların ve faşistlerin eylemlere katılacağı konusunda açıklamalar ve uyarılar var. Böyle bir tehlike var mı size göre? Irkçıların sosyal sorunlara karşı mücadelede inisiyatif kapma şansı var mı? Buna karşı neler yapılabilir?

Aşırı sağcılar tartışmayı, aslında bir “boğma stratejisi” olan ve iyi bilinen “kucaklama stratejilerini” bir kez daha uygulamak için kullandı. „Compakt“ dergisinden Jürgen Elsässer, sağ ve solun ulusal kardeşleşmesi çağrısında bulunarak aşırı sağcı „Freien Sachsen“ adlı örgüte, benim ve Gregor Gysi ile işbirliği yaptıklarını duyurularında kullanmayı bile önerdi.
Bu sağcı stratejinin amacı, yalnızca toplumsal protestoyu milliyetçi kampa çekmek değil, aynı zamanda Die LINKE’yi (Sol Parti) geniş halk kesimleri arasında itibarsızlaştırmak, bölmek ve zayıflatmaktır. Böylece protestonun toplumsal yönünü etkisiz kılmak isteniyor. Bununla birlikte, gösteri etrafında oluşan heyecan, medyanın dikkatini DIE LINKE’nin „Sıcak Sonbahar“ kampanyasına çekti. Sonunda seferberlik, sağcı işbirliği girişimlerine karşı bir tepki olarak da önemliydi.

Close