Written by 10:00 AVRUPA

Slovakya başbakanına silahlı saldırı: Siyasi şiddet geri döndü

YÜCEL ÖZDEMİR

Geçen hafta bu köşede Almanya’da değişik boyutlarıyla, özellikle de aşırı sağdan geldiği anlaşılan, siyasi şiddet olaylarına yer vermiştik. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin bazı milletvekillerinin Rusya ve Çin istihbaratıyla bağlantılı olduğuna dair delillere dayanılarak operasyonlar düzenlendi. Özellikle hükümet partileri SPD ve Yeşillerin seçim kampanyalarına aşırı sağcıların düzenlediği anlaşılan saldırılar oldu. SPD üyesi bir AP milletvekili saldırı sonrasında yaralandı.

Almanya’da bunlar tartışılırken çarşamba günü Slovakya Başbakanı Robet Fico’ya düzenlenen silahlı saldırı Avrupa’yı adeta sarstı. Dün birçok Alman gazetesi, Fico’ya yönelik saldırıyı birinci sayfadan verdi.

Başkent Bratislava’dan 150 km uzaklıktaki Handlova kentinde düzenlenen ve 71 yaşındaki eski bir güvenlik çalışanı tarafından 4-5 el ateş edilerek yapıldığı açıklanan saldırının planlı olduğu anlaşılıyor. Çünkü, Fico’nun kentteki kültür merkezinde bakanlar kurulu toplantısı düzenleyeceği, sonra da vatandaşları selamlayacağı biliniyordu.

Saldırı da bu selamlama sırasında olmuş.

Dolayısıyla, saldırıyı düzenleyen ya da düzenleyenlerin önceden bunu öngörerek hesap yaptığı söylenebilir. Saldırgan olay yerinde gözaltına alındı. Dün Başbakan Fico’nun hayati tehlikesinin olmadığı, ancak ağır yaralandığı açıklandı.

Henüz olay çok yeni olduğu için saldırganın arkasında kimlerin olduğu ya da olabileceği belirsiz. Bu nedenle ne söylense tersi çıkabilir.

Ancak, saldırının yapıldığı başbakan hem ülke içinde hem de ülke dışında tartışmalı biri olduğu için, olay değişik boyutlar kazanabilir. Dünkü Handelsblatt gazetesinde yer alan bir haberde, “Fico bir kaç gün önde liberal muhalefeti nefret dili kullanma konusunda uyardı ve siyasi nefret iklimi şiddete yol açabilir” uyarısında bulunduğuna dikkat çekiliyordu.

Demek ki, uyarısını yaptığı siyasi şiddet gelip önce kendisini buldu.

Alman basını uzun süredir “milliyetçi sol” çizgideki Fico’dan “Rusya yanlısı” olarak söz ediyor. Nisan ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Rusya yanlısı” Fico’ya yakın 48 yaşındaki Peter Pellegrini kazanmıştı. Yeniden aday olmayan Cumhurbaşkanı Zuzana Çaputova AB ve NATO çizgisinde idi. Pellegrini de Fico gibi ülkesinin Ukrayna’ya askeri yardım yapılmasına karşı çıkıyor. Seçimler yeni yapıldığı için henüz göreve başlamayan Pellegrini’nin görevi devralması ile Slovakya’nın Macaristan gibi ibreyi daha fazla Moskova ve Pekin’e çevirmesi bekleniyor. Moda deyimiyle “eksen kayması” yaşanacak.

Başta Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen olmak üzere, çok sayıda Avrupalı siyasetçi yaptığı açıklamada “Avrupa siyasetinde şiddetin yeri olmamalı” diyerek silahlı saldırıyı kınadılar.

Yetkili ağızlar “Siyasete şiddet bulaşmamalı” dedikçe önümüzdeki süreçte bu cümleleri çok duyacağız gibi görünüyor. Zira, Avrupa “gerilimsiz güzel günlerini” geride bıraktı. Ukrayna’da savaşa davetiye çıkaranlar sadece şiddete, silahlanmaya davetiye çıkarmadılar, aynı zamanda Avrupa’nın emperyalist devletler arasındaki çıkar çatışmasına sahne olmasına da davetiye çıkardılar.

Güç toplama peşinde olan aşırı sağcılar çelişkilerden yararlanma adına Rusya ve Çin’e yakın durmaktan geri kalmaz iken, Rusya ve Çin de bu güçleri kendi çıkarlarına bağlı olarak Avrupa içinde bir “Truva Atı” gibi kullanmaktan çekinmiyor. Özellikle Rusya’nın bu konuda epey mesafe katettiği söylenebilir.

Çelişkiler derinleştikçe, NATO ve AB’nin izlediği politikalar halk arasında daha fazla güvensizlik ve korkuya yol açarken, buna karşı çıkıyorlarmış gibi yaparak Rusya ve Çin’e göz kırpan partiler, ülkeler ve liderlerin sayısı önümüzdeki dönemde artacak.

Çünkü, ekonomik sorunlar derinleştikçe, Ukrayna Savaşı’nın faturası ağırlaştıkça, bu politikaları savunan geleneksel düzen partileri ve akımlar güç kaybederken, tablonun sorumlusu olmadıklarını ifade ederek muhalefet edenler ise güç kazanacak.

Fico tam da bu nedenle geçen yılki seçim kampanyasını “Antibatı ve Rusya yanlısı” (Süddeutsche Zeitung) eksen üzerine oturtarak yeniden güç kazandı ve dördüncü kez başbakanlık koltuğuna oturdu. Otururken de Macaristan, Türkiye ve kısmen Polonya’da PiS dönemindekine benzer şekilde önce medyayı ele geçirmek için bazı düzenlemelere başladı. Otoriter rejim için ilk hamleyi yaptı. Pellegrini’nin seçilmesiyle bu konuda önü açıldı.

5.5 milyon nüfusu olan Slovakya’da son iki yılda yapılan seçimlerde AB ve NATO yanlıları güç kaybederken “Rusya yanlıları” kazandı.

Fico’ya yönelik saldırı, saldırgan ilk açıklamasında “Hükümetten nefret ediyorum” dediği için, politik görünüyor. Bu durumda sürecin önünde geçmek isteyenlerin yapabileceği bir eylem olarak görünüyor. Ancak, saldırının ölümle sonuçlanmaması, Fico’nun daha güçlü dönmesine yol açacak. Siyasi karşıtlarına çok şey yapabilir. Bu durumda, Macaristan’dan sonra Slovakya da Moskova ve Pekin ile daha açıktan yakın ilişkiler kurma sürecine yönelebilir.

Önümüzdeki süreçte emperyalist devletler/ittifaklar arasındaki çıkar çatışmasına bağlı olarak ülkelerin içerisinde de belli saflaşmalar, bu saflaşmalara bağlı olarak iç siyasette gerilim şiddet düzeyine varacak şekilde yükselebilir. Doğu Avrupa’nın birçok ülkesinde Rusya etkisini hissettiriyor. Moldova, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Bulgaristan ilk akla gelenler…

Close