Written by 13:30 HABERLER

Zamlar en çok işçileri vuruyor!

MAHİR ŞAHİN

Kamp Lintfort kentinde yaptığımız bir aile ziyaretinde birinci gündem enflasyon, zamlar ve bunların işçilere etkisi. Konuk olduğumuz aile uzun yıllardan beri Kamp Lintfort kentinde yaşıyor, bu şehir eski bir maden kenti. Bir zamanlar da Siemens BenQ Fabrikanın kapatılmasına karşı direnişinin yaşandığı bir şehir. Ziyarette zam ve enflasyon hakkında iki işçinin görüşlerini aldık.

Bülent Baygören: OLAN İŞÇİLERE OLUYOR

11 yıldır 100 işçinin çalıştığı bir kaplama fabrikasında çalışıyorum. Sendika üyesiyim, ama bizim orada maalesef sadece yüzde otuzluk bir sendika örgütlülüğü var. Şirket TIS’e bağlı değil, herkesin saat ücreti farklı, her işçi kendisi pazarlık yapıyor. Benim saat ücretim 18€, yeni başlayanlar 15 €, eski işçiler 25 € alıyor. En yüksek saat ücreti alanların çoğu sendikaya kayıtlı değil. Aslında bizim sektör çelik ve kimya sektörüdür, ve aslında TIS’e bağlı fabrikalarda saat ücreti 23 € olarak belirlenmiştir. Korona’da işlerimiz azalmadı, iki vardiya yoğun bir şekilde devam ediyor. Ama gelen zamlar ve enflasyon, benzine ve elektriğe gelen zamlar bizi yani çalışanları vurdu, Benim üç çoçuğum var eşim ev hanımı ve bir birkaç yıl önce bir maden evi aldım, kredilerim var. Yani belli giderlerimiz var. Özellikle benzine zam bizi etkiliyor, hep korona bahane edilerek bize yükleniliyor. Her yerde zam var, olan işçilere oluyor, zenginlere birşey olmuyor. Eskiden mark zamanında daha rahattık, eski Almanya zamanları kalmadı. Biz işçiler olarak birlik olmalıyız patronlara karşı ve geleçeğimiz için mücadele etmeliyiz.

Salman Çoskun: DURUM KÖTÜLEŞİYOR

Ben bir Leihfirma (kiralik firma) üzerinden Duisburg’da büyük bir sanayi deposunda çalışıyorum. Aldığım saat ücreti 12 € civarinda. Iki çoçuğum var, eşim de part time bir işte çalışıyor. 10 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Dünya ölcüsünde bir korona krizi çıktı deniliyor, herşeyi yani enflasyonu, zamları ve pahalılığı buna bağlıyorlar. Tamam olabilir, tabi ki devletler bu zararı bir şekilde çıkartmak zorunda ama kimden çıkartılıyor, işçi kesiminden. Biz bir ayı zor geçiniyoruz. Tüm ödemelerden sonra kalanı 30 güne bölüyoruz öyle geçinmeyi çalışıyoruz. Eşim ile ikimiz calışmamıza rağmen geçinmekte zorlanıyoruz. Araba sigortasını yatırmak için iç ayda 260 € ödüyorum, bir ayda direk ödeyemiyorum, biriktirmek zorundayım. Hayat pahalılaşıyorsa bizlerin de saat ücreti artmalı. Işçiler birlik olup  ortak duruş sergilemeleri gerek, direne direne kazanılabilir deniliyor, öyle olmalı. Grevler olmalı. Devletin de bunu düşünmesi lazım, zamlar varsa işçileri de düşünmesi gerek. Koskoca bir ay çalışıyorum, ama gelir gelmez bir güne kadar kesintilere gidip eriyor. Geriye kalan 29 gün ne yiyeceğim? Koronadan önce Türk Marketinde bir ayda 300 € harcıyorduk şimdi 400 € olmuş durumda. Tek lüksümüz yemektir. Öbür şeyler, tiyatro, sinema, sportif -kültürel aktivitelere, üzülerek şöylüyorum, ayıracak paramız yok. Umarım yine de herşey güzel olacak.

Close