Written by 12:33 POLITIKA

Faşizm ayak takımının değil burjuvazinin ideolojisidir

Claudia WANGERIN / Telepolis

Faşizm genellikle ayaktakımının ve eğitimsizlerin tutumu olarak tasvir edilir. Ancak sağcı popülistler için onlar oy potansiyelinden başka bir şey değildir. Aslında solcuların sahip olduğu sınıf nefreti onlara nasıl da fayda sağlıyor.

Son olarak CSU’lu (Hristiyan Sosyal Birlik) siyasetçi ve eski ulaştırma bakanı Peter Ramsauer, yoksulluk göçü ile bağlantılı olarak söylediği “haşarat” sözüyle burjuva olarak anılmaktan hoşlanan siyasi kampı utandırdı. Sol Parti “Halkın kusursuz bir şekilde kışkırtıldığından” bahsetti ve Ramsauer’i Federal Meclisteki görevinden istifa etmeye çağırdı.

Ancak düşüncelerinin bu kısmı aslında yayımlanmak üzere tasarlanmamıştı ve bu Mittelstand Digital dergisine verdiği röportajdan çıkarıldı.

“Deng Xiao Ping bir keresinde şöyle demişti: ‘Pencereleri çok açarsanız, bir sürü haşarat da sizinle birlikte içeri girer.’ Göçmenlik sorununa uygulandığında bu, kalifiye işçilerin yanı sıra çok sayıda ekonomik mülteci getirmemeye dikkat etmemiz gerektiği anlamına geliyor.”

Peter Ramsauer (CSU) Berliner Zeitung’da yer alan bir habere göre röportajın orijinal versiyonunda bunu söylemişti.

Birçok kişi bunu burjuva terbiyesinin sınırlarını ihlal etmek olarak gördü; bu söz artık sadece resmi olarak komünist olan eski Çin Devlet Başkanı Deng Xiao Ping’e ait olduğu için değil, aynı zamanda AfD’li (Almanya İçin Alternatif) aşırı sağcı politikacıların ırkçı çıkışlarını anımsattığı için de söylenmemeliydi. Bunu söyleyenler muhtemelen ekonomi politikası açısından CSU’lu adama daha yakınlar; çünkü o hâlâ burjuva, zengin takımın sözcüsü…

Ancak Almanya’da farklı bir dil kullanımı devam ediyor: Focus dergisi bu yılın başında AfD’nin “bir burjuva partisi olma şansını kaçırdığını” söyledi. Bunun yerine AfD bir “sağ popülist rezervuarı”dır. Buna göre, orta sınıflar sadece sosyoekonomik olarak “cahillerden” daha iyi durumda değil, aynı zamanda ahlaki olarak da daha iyi durumdadırlar. “Burjuvalar halkı asla popülist bir şekilde araçsallaştırmaz, onları bölmez ya da zayıflara karşı kışkırtmaz.” Yoksa yapar mı?

Klasik burjuva geçmişi olan ve bunu sorgusuz sualsiz yapan insanlar, burjuvazinin temiz kalabilmesi için çaba harcıyor. Sanki AfD’nin Bugünkü Lideri Tino Chrupalla’nın en büyük sorunu, Eş Başkanı Alice Weidel’in aksine, bu siyasi partinin bir parçası olmadan önce okumamış ama usta bir ressam olmayı öğrenmiş olmasıymış gibi. Bu proleter mesleğin, çeyrek asırdan fazla bir süre boyunca CDU ortamında onu gerçekten şekillendirip şekillendirmediğini göreceğiz.

Weidel’in ekonomi ve işletme eğitimini sınıfının en iyisi olarak tamamladığı söyleniyor; ve Thüringenli AfD Dış Politika Uzmanı Björn Höcke, eğitimli bir tarih öğretmeni olarak, kurtlar ve koyunlar hakkında konuşurken kimden ödünç aldığını kesinlikle çok iyi biliyor.

AfD’de hâlâ profesörler var, ancak sol-liberal Kraftklub Şarkıcısı Felix Kummer 2019’da zaten vurgulamıştı: “Bu artık bir profesör partisi değil, bunlar artık entelektüel Avrupa eleştirmenleri değil, bu partide sıkı faşistler var.”

Yaklaşık 30 yıldır antifa sahnesinde popüler olan “Arschloch” (Pislik) nakaratlı Ärzte şarkısı da ince çizgili fraksiyonu görmezden geliyor ve “Hiçbir şey bilmeyen” aptal, küçük, eğitimsiz bot Nazi klişesine hizmet ediyor. Bu arada, internet kitlesel bir mecra haline geldiğinden beri, kötü Almanca yazımlarına içtenlikle gülünen kişiler bunlar.

Bu bazı durumlarda ne kadar anlaşılabilir olsa da, yukarıdan gelen sınıfsal nefret için kolayca bir mazeret haline gelebilir. Ne de olsa, nihayetinde siyaseten doğrudur ve kişinin kendi eğitimli burjuva ayrıcalıkları nihayetinde kötü hissetmek için bir neden değildir. Hem zaten faşizm bir çete hareketiydi, değil mi?

Hitler yönetimi Hannah Ahrendt’in ifadesiyle, ayak takımı ile seçkinler arasında bir ittifaktı ve daha sonra fabrika sahiplerine zorla çalıştırılan işçiler sağlanırken siperlerde tüyleri dökülen ayak takımından çok seçkinlere yaradı. Örneğin, sadece Siemens şirketi için yaklaşık 120 bin kişi köle olarak çalıştırıldı ve bu şirket savaştan sonra on yıllar boyunca tazminat ödemekten kaçındı.

Burjuva bürokratlar ve teknokratlar, “korkunç avukatlar” ve toplama kampı doktoru Josef Mengele gibi vicdansız doktorların iş birliği olmasaydı, faşizm iktidarı bu kadar uzun süre elinde tutamazdı. Mülk sahibi ve eğitimli burjuvazi, 1945’te bazı açılardan hiç var olmayan “sıfır saatini”, ilkokul diplomalı ortalama bir askerden daha fazla zarar görmeden geçirdi.

Mengele savaştan sonra saklanırken, bazı Nazi avukatları Federal Cumhuriyet’te kariyer yapmaya devam etti, hatta  bazıları “burjuva” etiketini bir ahlak abidesi gibi önlerinde taşıyan partilerde. Örneğin Eski Deniz Yargıcı Hans Filbinger, NSDAP parti üyelik defterini CDU defteriyle değiştirdi ve 1966 yılında Baden-Württemberg Eyalet Başkanı oldu.

Ancak 1978 yılında, kendisinin de dahil olduğu ölüm cezalarına ilişkin kamuoyu tartışmalarının ardından istifa etmek zorunda kaldı. Yine de, herhangi bir suç işlediğinin farkında değildi. Filbinger 2007’de öldüğünde bu görevi yürüten partili meslektaşı Günther Oettinger, “O zaman doğru olan bugün yanlış olamaz” cümlesi de dahil olmak üzere her şeyi affetti ve ona övgüler yağdırdı: Kelimenin tam anlamıyla bir babaydı ve seçmenler tarafından eşi benzeri görülmemiş derecede güveniliyordu. Baden-Württemberg eyalet hükümeti bu seçkin şahsiyeti büyük bir minnettarlık ve saygıyla anmaktadır.

Ancak 1945’ten önce başarılı olan tüm avukatlar siyasete girmedi. Savaş sonrası ilk on yılların burjuva yargısına da eski Naziler nüfuz etmişti. Hukuk profesörü ve 1934 tarihli “Arbeitsordnungsgesetz”in ortak yazarı Hans Carl Nipperdey, genç Almanya’da kendisi için bugün hâlâ etkili olan bir anıt yaratmayı bile başardı: Almanya’da siyasi grevlerin yasa dışı ilan edilmesi onun bir uzman görüşüne dayanıyor.

AfD üyeleri bu hukuki görüş konusunda sendika solcularından kesinlikle daha rahatlar. Kendimizi kandırmayalım: AfD yabancı ya da uydurma bir organ değil, sistemin etinden bir et. Kendisini ne kadar düzen karşıtı bir parti olarak sunarsa sunsun sistemin bekası için gerektiğinde kullanılacak bir organ.

AfD’nin burjuva olan her şeyi reddetmesi, ekonomik ve sosyal politika açısından çıkarlarını hiç temsil etmediği insanlardan, yani kendilerini dışlanmış ve ötekileştirilmiş hisseden gerçek “cahillerden” oy almasına bile yardımcı olabilir. Ancak AfD için bunlar yalnızca oy potansiyelidir.

Çeviren: Semra Çelik

Close