Written by 10:31 POLITIKA

Kötü kelime iltica reformu: Tuzu kuruların yorumu

Gunnar HINCK / TAZ

Reform güzel bir kelime. Yenilenme, tam anlamıyla ise restorasyon anlamına geliyor. 1957, kelimenin anlamsal ve fonetik güzelliğini ortaya koyabildiği bir yıldı: O dönemdeki emeklilik reformu, emekli maaşı tutarını ücret artışına bağladığı için Almanya, Federal Cumhuriyet’teki milyonlarca emekli arasındaki aşırı yoksulluğu sona erdirdi veya en azından hafifletti. Daha önce böyle bir şey yapılmamıştı. Konrad Adenauer bir sonraki seçimi bu sayede kazandı ama bu başka bir hikaye.
Ancak bir süredir siyasetçiler, siyasetin saptırıcıları ve ne yazık ki medya, etkiledikleri kişiler için oldukça kötü haber olan siyasi kararlara, düşüncesizce, güzel, ilerlemeyi çağrıştıran sözcükleri yamadılar. Resmi açıdan bakıldığında, Hartz IV bir “sosyal reform”du; bu ne yazık ki işsizlerin yalnızca 345 avro alması ve yaptırım tehdidi altında çoğunlukla anlamsız tedbirlere maruz bırakılması anlamına geliyordu.
Artık bir “iltica reformu” var; Tagesschau, Spiegel, Zeit ve ayrıca bizim gazete TAZ orada burada bu kelimeyi kullanıyor ve böylece siyasi karar vericilerin yeni Almanca “çarpıtma” yorumunu benimsiyor. “İltica reformu” gelişme, kararlılık ve ilerleme gibi görünüyor.
AfD’nin yükselişinden korkan AB’li Orbánlar ve Meloniler ile yerel politikacılar için de durum aynı olabilir. Pek çok sığınmacı için Brüksel’in kararı (Tabii ki bunun AB Parlamentosundan geçmesi gerekiyor) herhangi bir ilerleme anlamına gelmiyor. Adil bir sığınma prosedürüne sahip olma şansları gelecekte hızla azalacak gibi görünüyor. Çocuklu aileler için bu aynı zamanda izole merkezlerde zorla kalmak ve Kuzey Afrika gibi güvenli olduğu ilan edilen ülkelere olası sınır dışı edilme anlamına da gelecek.
Medya dili dikkatli bir şekilde ele almalı çünkü medya yapmazsa kim yapacak? Terimler halkın siyasi kararlara bakışını şekillendirir; siyasetin gidişatını eleştirmeden benimsemek medyanın işi değildir.

Çeviren: Semra Çelik

Close