Written by 18:45 HABERLER

Paran kadar aşı dönemi

Koronavirüse karşı geliştirilen ve üçüncü aşamayı geçen aşılar, kitlesel şekilde kullanılmak üzere AB’de ve ABD’de izin beklerken, aşının öncelikle kimlere ve nasıl yapılacağı tartışmaları sürüyor. Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin çoğunda Biontech/Pfizer tarafından geliştirilen aşının kullanılması bekleniyor.

Almanya başta olmak üzere birçok ülkede kitlesel aşılama için hazırlıklar devam ediyor. Birçok kentte aşı merkezleri kuruldu. Aşının kimlere yapılacağı tartışmaları da devam ediyor. Kitlesel aşılama için sağlık personelinin yetersiz olduğu ifade ediliyor ve ordunun aşılamaya yardım etmesi öneriliyor. Almanya’da ordu bir süredir fiili olarak koronavirüsle mücadele adı altında sahaya inmiş durumda.

Aşının ilk olarak risk grubunda bulunanlara ve sağlık, eğitim, hasta bakımı alanlarında çalışanlara yapılması konusunda genel bir mutabakat sağlanmış durumda. Alman Etik Komisyonu tarafından alınan bu karar çerçevesinde 8-10 milyon insanın olduğu tahmin ediliyor. İki doz şeklinde yapılacak aşı, öncelikli grubun aşılanmasının ardından isteyen diğer kişilere yapılabilecek. Aşı konusunda mecburiyet olmadığı ifade edilse de şimdiden bir çok işletmenin çalışmaya devam etmek için çalışanlara aşı yaptırma zorunluluğu getirebileceği ifade ediliyor.

Almanya’daki bu durum bile kısa zamanda on milyonlarca doz aşıya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, 2021’in ilk çeyreğinde Biontech/Pfizer ve Moderna’dan toplam 7 milyon doz aşı alabileceklerini söyledi. Bu da ilk çeyrekte en az 3,5 milyon insanın aşılanması anlamına geliyor. Aşı masrafları sağlık sigortaları tarafından karşılanacağı için maliyet tartışması şu anda gündemde değil.

Alman firması tarafından geliştirildiği için Almanya’nın gerekli aşı miktarına ulaşmaması gibi bir sorunu görünmüyor. AB tarafından Biontech/Pfizer’e sipariş edilen 300 milyon aşı dozunun yaklaşık 100 milyonunun Almanya tarafından satın alınacağı dillendiriliyor.

ÖNCE ZENGİN ÜLKELER ALACAK

Ancak aşının ihtiyaç duyan diğer ülkelere aynı şekilde dağıtılıp dağıtılmayacağı konusunda pek çok belirsizlik bulunuyor. Oxfam gibi örgütler aşının dünya çapında adil dağıtılması çağrısı yapıyor. Koronavirsün yaygın olduğu yoksul ülkelere yardım çağrısında da bulunan Oxfam’ın verdiği bilgiye göre “koronavirüs krizi”yle birlikte 200 milyon insan yoksulluk tehdidiyle karşı karşıya.

Zengin ülkeler değişik ilaç tekellerinden acil ihtiyaçlarından da fazla, yüz milyonlarca doz aşı siparişinde bulunurken, aşının yoksul ülkelere ilk etapta ulaşmayacağı anlaşılıyor. Öyle görünüyor ki, aşılar zengin ülkelerden ‚arttığı kadarıyla‘ yoksul ülkelere gönderilmeye başlanacak. Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn da, katıldığı bir televizyon programında üstü örtülü olarak bunu doğruladı.

Belli sayıda zengin ülkenin ihtiyaçlarından da fazlasını ve daha güvenilir olan aşıları sipariş ederken, dünya nüfusunun önemli bir bölümünün kaderine terkedilmesi, hastalanma riskinde olduğu gibi, tedavi imkanları açısından da ne kadar büyük bir adaletsizlik yaşandığını bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. 

‚PATENT KALDIRILSIN‘ ÇAĞRISI

Aşının adil bir şekilde dağıtılması konusunda en dikkat çekici açıklama Sınır Tanımayan Doktorlar’dan geldi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile yapılan görüşmenin ardından bir açıklama yayınlayan örgüt, patent hakkının kaldırılması için hükümetleri harekete geçmeye çağırdı. Hindistan ve Güney Afrika tarafından bu temelde ekim ayında başlatılan inisiyatifi 100 ülke desteklemişti. Destek asıl olarak yoksul ülkelerden gelmişti. ABD, Japonya ve AB üyesi ülkeler çağrıya destek vermedi. Çünkü bu ülkeler aşı üretiminden büyük kârlar elde etmeyi hedefliyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar İlaç Kampanyası Eş Direktörü Sidney Wong tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Tüm ülkeler, COVID-19’a karşı önemli ilaç, aşı, teşhis yöntemleri ve diğer teknolojilerde patent hakkını küresel sürü bağışıklığı sağlanıncaya kadar askıya almalı. Bu yaklaşım, HIV ve AIDS salgını sırasında uygun fiyatlı ilaçların piyasaya sürülmesiyle birçok hayat kurtardı” dedi.

Wong açıklamasının devamında “Tüm hükümetlere, küresel sağlık için bu kritik anda insan hayatını şirket kârlarının üstünde tutan bu öneriyi acilen desteklemeye davet ediyoruz” dedi. (aertzeblatt.de)

AŞIDA DA SINIF FARKI YAŞANACAK

Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından açıkça dile getirilen patent hakkının askıya alınması talebi bugün Avrupa ülkelerinin yöneticileri ve ilaç tekelleri tarafından elbette duyulmuyor. Zira onlar, koronavirüsün yarattığı olağanüstü koşullardan yararlanarak, rakipsiz bir şekilde piyasaya egemen olmak ve milyarlar kazanmak istiyor. Bu durum özellikle yoksul ülkeler için büyük bir sorun haline gelecek gibi görünüyor. 

Zengin ülkeler aşıyı satın alıp yurttaşlarına ücretsiz yaptırmayı planlarken, yoksul ülkeler ise bütçe yetersizliğini gerekçe göstererek vatandaşların sırtına faturayı yükleyecek. Yoksul ülkelerde koronavirüs var olmaya devam ettiği sürece, salgının küresel çapta dünyanın bütünü için tehdit olmaya devam edeceği gerçeği ise görülmek istenmiyor. Bu nedenle pandeminin yayılma aşamasında olduğu gibi aşı aşamasında da sınıfsal farklılık kendisini göstermeye devam edecek.


KORONAVİRÜS AŞISININ EKONOMİ-POLİTİĞİ

Emperyalist paylaşım ve rekabet içinde büyük bir yarış içinde olan ülkeler ve ilaç tekelleri, şimdi de aşı pazarını kaptırmamak için kıyasıya bir mücadele içindeler. Açıklamalara bakıldığında insanlığın yaşamını kolaylaştırmaktan çok, pazarın hangi şirket ya da şirketin ait olduğu ülke tarafından kontrol edeceği daha fazla önem kazanmış olduğu görülüyor. Batı medyasında özellikle Biontech/Pfizer ve Moderna aşıları öne çıkarılırken, Rus ve Çin şirketleri tarafından geliştirilen aşılara şans verilmiyor.

Aşı üretme konusunda mesafe kat eden şirketlerin değeri ise kat be kat arttı. Özellikle Uğur Şahin’in başında bulunduğu Biontech kısa sürede değerini katladı. Geçtiğimiz mart ayında korona aşısı üzerinde çalışmaya başlayan şirketle önce ABD tekeli Pfizer, sonra Çin tekeli Fosun ortak oldu. Kasım 2019’da 17,8 eurodan satılan Biontech’in hisselerinin değeri bir yıl sonra 93,2 euroyu buldu. Moderna’nın bir hissesinin değeri bir de bir yıl içinde 17 eurodan 80 euroya çıktı. Buna bir de aşıların üretilip yüz milyonlar halinde satılması ve kâr eklendiğinde, her iki şirketin aşı sayesinde büyük kazançlar elde edeceği görülüyor.

Koronavirüs yüzünden yaşanan can pazarını ‚kar pazarı’na çeviren ilaç tekelleri ve siyasi iktidarların varlığı, sürekli eşitsizlik ve adaletsizlik üreten kapitalizmin insanlığı tehdit eden en büyük ve en önemli sorunu olduğunu ortaya koyuyor.

Close