Written by 08:00 POLITIKA

Savaş borsası

YÜCEL ÖZDEMİR

Ukrayna Savaşı, savaş ekonomisini alabildiğince hızlı büyüttüğü gibi borsada silah tekellerinin hisseleri her hafta rekor üstüne rekor kırıyor. Siyasetçilerin gerilimi artıran her bir açıklamasının borsadaki karşılığı hisse senetlerinin değer kazanması oluyor. Keza silahlanma ve savunmaya daha fazla bütçe ayrılması da hisselerin rekor kârlar sağlamasına vesile oluyor. Savaşın üçüncü yılında bu gerçeği görmek için elimizde çok fazla somut veri var.

Sadece Almanya’dan baktığımızda bile tablo çok çarpıcı.

Savaş başladığında tank ve mühimmat üreten Rheinmetall silah şirketinin bir hissesi Alman Borsasında (DAX) 100.5 avrodan satılıyordu. Bir ay sonra fiyatı 202 avroya çıktı. Hisse değerinin iki katına çıkmasında Almanya’nın askeri harcamalar için 100 milyar avroluk özel fon kararı alması büyük rol oynadı. Zira, özel fonun önemli bir bölümünün Rheinmetall’e gideceği sır değildi. Çünkü, alınması öngörülen silahların bir bölümünü bu tekel üretiyor.

Savaşın uzamasının da etkisiyle Rheinmetall’in borsadaki bir hissesi birinci yılın sonunda 244, ikinci yılın sonunda 435 avroya (6 Mart 2024) çıktı. Bu da şirketin hisse değerinin iki yıl içinde yüzde 435 değer kazandığını gösteriyor. Bu rekor artış hem tekelin daha fazla para kazanmasına hem de değerinin artmasına yol açtı.

Hal böyle olunca da 2022’de cirosunu yüzde 13 artışla 6.4 milyar avroya çıkardı. 2023’de ise cirosunu 7.5 milyar avroya çıkardı. Savaşla gelen hızlı yükseliş, tekeli, Almanya’daki ilk 40 büyük tekelden biri haline getirdi. Rheinmetall’in hisselerine yatırım yapanlar da savaş sayesinde büyük paralar kazandılar. Bunlar arasında muhtemelen Ukrayna’ya daha fazla silah göndermesini isteyen siyasetçiler, yatırım şirketleri ve danışmanlar da var. Oturdukları yerden savaş propagandası yaparak para kazananlar ekibi…

Benzer bir durum diğer Alman şirketleri için de geçerli.

Savaş başlamadan önce Hensoldt’ın 12 avrodan satılan bir hissesinin değeri, savaş başladıktan bir hafta sonra 30 avroya çıktı. Bu hafta ortasında her bir hissenin değeri 34.5 avroydu. Böylece şirketin bir hissesinin değeri yaklaşık üç katına çıkmış oldu.

Almanya’daki en büyük silah tekeli olma özelliğine sahip Airbus’un hisseleri de iki yıl içinde yüzde 50 değer kazandı. Savaş başlamadan önce yaklaşık 100 avrodan satılan bir hissenin değeri bu hafta içinde 155 avro olarak kaydedildi.

Benzer bir tablo Ukrayna Savaşı’na en fazla silah aktaran ABD tekelleri için de geçerli. Savaş başladığında 343 avrodan satılan Lockheed Martin DL’in bir hissesi bir ara 500 avroya kadar çıktı. Bugün ise düşmesine rağmen 400 avrodan satılıyor. Yine Northrop Grumman tekelinin hisseleri de 350 avrodan 550 avroya kadar çıktı. Bugünlerde bir hisse 425 avrodan satılıyor. İngiliz silah tekeli BAE Systems’in savaştan önce 17 avroya satılan her bir hissesinin değeri geçtiğimiz çarşamba günü 108 avrodan satılıyordu. Yüzde 635’e denk gelen bir rekor artış. Keza, Fransız Thales tekelinin savaştan önce 82 avrodan sattığı her bir hissesinin değeri bu hafta içinde 150 avroya kadar yükseldi.

Silah tekellerinin hisselerinin borsada bu denli büyük bir sıçrama yapmasının başlıca nedeni elbette daha fazla üretim ve tüketim koşullarının oluşmasından kaynaklanıyor. Savaşlar, silah tüketiminin başlıca nedeni olduğu için genişleme, büyüme ve uzama ihtimali arttıkça silah tekellerine siparişler de artıyor.

Bu sürecin silah endüstrisi ve ona bağlı tedarik zincirleri için getirdiği bir diğer değişim de devletlerin askeri harcamalarını kısa sürede hızla arttırması. Bu, silah tekellerine yeni siparişler, daha çok üretim, mesai ve kâr demek. Bu nedenle içinden geçtiğimiz dönemde silah tekelinin zarar etmesi mümkün değil. Tersine üretim kapasitesi talebe yetmediği için yeni fabrikalar kuruluyor.

Önümüzdeki dönemde bu eğilimin savaş ekonomisine dönüşerek devam edeceği anlaşılıyor. Çünkü ulusal devletlerden sonra AB de silahlanma için kesenin ağzını açtı. AB Komisyonu salı günü “savunma sanayisi için strateji”de 2027’ye kadar 1.5 milyar avroluk yatırım programı” ilan etti. Sadece bir başlangıç için ayrılan bu miktarın önümüzdeki süreçte 100 milyar avroya kadar çıkabileceği dile getiriliyor.

AB çapında 2030’da kadar, silah üretiminin yüzde 40’ını ortaklaştırma, yüzde 50’sini Avrupa pazarından tedarik etme hedefleniyor. Junge Welt’te yer alan haberde, Ukrayna Savaşı’nın başlamasından sonra AB ülkelerinin silahlarının yüzde 63’ünü ABD’den, yüzde 22’sini AB’den temin ettiğine işaret ediliyordu.

Süddeutsche Zeitung’ın ifade ettiği gibi, “savunma stratejisi” AB için “milat” olma özelliği taşıyor. Çünkü AB’nin önümüzdeki 5-10 yıl içinde bugünkünde çok daha fazla silahlanacağı, ABD’ye bağımlılığını azaltacağı ilan ediliyor. Brüksel’den akacak milyarlarca avronun asıl adresi Alman ve Fransız silah tekelleri olacak.

Telaffuz edilen devasa rakamlar elbette silah tekellerinin, savaş ekonomisinin, savaşa yatırım yapan hissedarların iştahını kabartıyor. Kazandıkça savaşı büyüterek daha fazla kazanmanın hayallerini kuruyorlar.

Ne var ki; onlar kazanırken savaş bölgelerinde kadınlar, çocuklar, siviller ve yoksullar canından ve malından oluyor. Akan kan üzerinden servet edinme döngüsünün değişmesi için öncelikle silahların susması, silah üretiminin durması, savaşların bitmesi gerekiyor. Hiç kimsenin bir başkasını öldürmediği, öldürmek için silah üretilmediği bir düzen kuruluncaya kadar, büyük insanlık bedel ödemeye, insan canını borsada hisse değeri olarak görenler, kapitalistler kazanmaya devam edecek.

Close