Written by 07:00 POLITIKA

Şiddet mekanizması

Gazze’ye karşı savaşta İsrail hükümetinin, medyanın ve Batılı politikacıların rolü üzerine.

Moshe Zuckermann (*)/ Junge Welt

Hamas’ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısının yarattığı korku bu sefer özellikle yüksek. Yavaş yavaş ortaya çıkan barbarca katliamların ve öldürücü aşırılıkların görüntüleri fazlasıyla dehşet verici. Yürek burkan ricalarına rağmen saldırıya uğrayanlara herhangi bir koruma ve yardım sağlayamayan ordunun ilk birkaç saatteki başarısızlığı ise fazlasıyla inanılmazdı. Aniden sessizliğe bürünen, normalde popülist olan demagojik hükümetin eylemsiz sefaleti de çok barizdi. Etkilenen yerlerdeki vatandaşlar kendilerini terk edilmiş hissettiler ve devlet tarafından ihanete uğradıklarını gördüler. Şunu vurgulamak gerekiyor: Politika ve ordu en kritik saatte şüphesiz başarısız oldular. Kendisini bir “sürpriz” olarak sunan şey, öncelikle gerekenin yapılmaması, sorumluların ve yıllar içinde uydurulmuş ilgili ideolojinin kibirli kayıtsızlığıydı.

Acı çekme deneyimi çok büyük, ihtiyaç çok büyük. Ancak depresyon hızla öfkeli saldırganlığa dönüştü. Kendisini bir „çözüm“ olarak sunmasına rağmen, nihayetinde öncelikle intikam ve acımasız misilleme peşinde olan hükümet siyasi yorum ve analizler sunan medya tarafından cesaretlendirildi: Hamas ortadan kaldırılmalı, dolayısıyla Gazze enkaz haline getirilmeli, „yerle bir edilmeli“. Kara birlikleri ancak hava kuvvetleri radikal hazırlık çalışmalarını tamamladıktan sonra konuşlandırılacak. Son birkaç günde Hava Kuvvetleri Gazze’ye kendilerinin verdiği bilgiye göre daha önce hiç görülmemiş şekilde tonlarca bomba attı. “Cerrahi“ eylem doktrininin, öncesinde olduğu gibi savaşta da terk edildiği söyleniyor. Bu sefer ikincil (koleteral)  hasar veya bombalanan bölgedeki insanlar dikkate alınmadı. Bazıları buna Hamas’ın aldığı esirleri ve rehineleri de dahil edecek kadar ileri gidiyor.

Özellikle ABD Başkanı’nın, intikam pratiğine ilişkin endişelerin „Batılı değerlere“ gömülerek İsrail’in yanında yer alması ve ortaya çıkabilecek her türlü vicdani sorunun anında bastırılması amacıyla moral bozucu, duygusal söylem bir zorunluluk olarak görülüyor. IŞİD benzeri Hamas çok kötü ve İsrail çok masum; hükümet ve ordu öylesine masum ki bugün ülkede herhangi biri, fiyaskodaki -hemen operasyonel başarısızlığın ötesinde- rolünün ne olduğunu ciddi olarak sormaya cesaret edemiyor. Benjamin Netanyahu’nun tavrının her zaman Hamas’ı korumak, (dolaylı olarak) finanse etmek ve teşvik etmek olduğu nadiren tartışılıyor, Hamas, FKÖ’nün siyasi iddialarına (iki devletli bir Filistin devletinin kurulması) karşı etkili bir denge işlevi görüyor. İsrail ordusunun (ve İsrail devletinin kurumsal yapılarının) zayıflamasının Netanyahu tarafından oluşturulan aşırı sağ koalisyonun darbe benzeri “yargı reformu”ndan kaynaklandığı da tartışılmıyor. Kesinlikle İsrail’in siyasi ve toplumsal gerçekliğinin temel sorunu olan: işgal ya da Filistinlilerle yaşanan çatışmaya siyasi çözüm getirecek herhangi bir yaklaşımın sızması tartışılmıyor. Netanyahu’nun temel inancı, sorunun çözülmesi değil yönetilmesi gerektiğiydi (ve hala da öyle).
Ve başarısızlıkların en büyüğü olan o, aylarca özel çıkarlarını korumak için İsrail’i uçuruma sürükleyen (yargılamasında karar verilmesini engelleyen), yöneliminde ve eylemlerinde kendisini meşru görüyor: Hamas’ın işlediği suçun canavarlığı ona çok yaradı ve onu şimdilik neredeyse kurtardı; ona karşı protestolar azaldı, Batı dünyası ve hırpalanmış İsrail halkı onu destekliyor. Hava kuvvetlerinin Gazze Şeridi’ndeki çılgınlıklarına izin veriliyor. Ve kim bilir, belki de „Batı demokrasileri“nin ve Filistinlilerle olan anlaşmazlığın çözümünde kurulan savaş koalisyonunun yardımıyla tüm bunlardan galip olarak çıkacak. Zaten Gazze halkını etkileyen felaket kimsenin umurunda değil. Şu anda başlarına gelenlerden kendileri sorumlu tutuluyorlar.
Çeviren: Semra Çelik


(*) MOSHE ZUCKERMANN KİMDİR?
Aynı zamanda sosyolog olan Moshe Zuckermann Tel Aviv Üniversitesinden Emekli Tarih ve Felsefe Profesörü. Zuckermann, İsrail hükümetinin politikalarını eleştiren birçok kitap yazdı. Ailesi Holokost’tan sağ kurtulan Zuckermann, İsrail’in yerleşim politikasını eleştiren biri olarak defalarca antisemitizm suçlamaları da dahil olmak üzere düşmanlığa maruz kaldı. Yazar Tel Aviv’de yaşamaya ve çalışmaya devam ediyor.

Close