Written by 15:00 POLITIKA

Türkiye seçimleri ve yurt dışı oyları

Son birkaç yıldır Türkiye’de yapılan genel, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve referandumlar adeta “kader” olma özelliği taşıyor. Bu nedenle her seçim bir öncekinden çok daha büyük bir önem taşıyor. Bunun bir yanı ülke içerisinde çeşitli sermaye fraksiyonları arasındaki çelişkilerin sertleşmesinden kaynaklanıyor. İktidarı elinde tutan güçler, yeniden iktidarda kalmak için bütün devlet gücünü kullanıyor. Güçlendikçe kendisine muhalefet eden sermaye fraksiyonunun etki alanını daraltmak için adımlar atılıyor. Farklı siyasi kesimleri destekleyen burjuva muhalefet cephesi iktidarı ele geçirmek için aralarındaki farkları minimize ederek birleşmesi aynı zamanda, içinde geçilen dönemde güçler dengesin zorluklarına işaret ediyor.

Diğer yanını ise emekle sermaye arasındaki çelişkilerin bu dönemde daha fazla derinleşmesi oluşturuyor. Türkiye’nin ekonomik olarak geldiği durum, yoksul emekçiler açısından tam anlamayla hayatı çekilmez hale getirmiştir. Erdoğan ve partisinin güç kaybetmesinin başlıca nedenleri arasında daha önce kendisine destek veren emekçi sınıfların ekonomik olarak daha fazla yoksullaşmasından kaynaklandığı kabul gören ortak bir değerlendirme. Keza, otoriter sistem başta Kürtler, kadınlar, Aleviler olmak üzere ezilen değişik toplumsal kesimleri yakınlaştırmış ve ortak bir mücadele cephesinde birleştirmiş görünüyor.

Yıllardır biriken ekonomik sorunlara, baskı ve yıldırma politikalarına bir de 50 binden fazla insanın hayatına mal olan deprem eklenince işbaşındaki hükümetin Türkiye halklarına, emekçilerine vereceği etkili vaatler epey sınırlanmış durumda.

Bu koşullarda yapılacak seçimlerde yurt dışında yaşayan ve oy hakkına sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nasıl oy kullanacağı önemli. 2017’de yapılan referandumla getirilen tek adama dayalı “Başkanlık Sistemi”nde bir adayın devlet başkanı olması için yüzde 50+1 oy alması gerekiyor. Bu durumda kullanılacak her bir oyun gerçekten de önemi var. Yurt dışındaki toplam 3 milyon oyun yarısı Almanya’da bulunuyor. Bu nedenle daha önce Almanya’da açık arayla birinci olan Erdoğan’ın bu kez oy kaybına uğraması, başkanlık seçimleri açısından önemli. Benzer bir durum parlamento seçimleri için de geçerli.

GÖÇMENLER NEYE GÖRE OY KULLANIYOR?

Almanya başta olmak üzere yurt dışında yaşayan Türkiye kökenli seçmenlerin siyasi tercihlerini birkaç farklı kategori belirliyor. Bunların başında ideolojik bağlılık, etnik-inançsal temsiliyet, icraatlar-beklentiler ve yaşadıkları ülkelerde karşı karşıya kaldıkları ayrımcılık.

Oy vermede, Türkiye kökenlilerin Türkiye’den kaynaklanan sorunlarına hangi parti ve liderin çözümler getirdiği ise tercihlerde çok büyük rol oynamıyor. Son 2014’te yurtdışında seçim sandıklarının kurulmasından bu yana yapılan seçimlerin tümünde Erdoğan ve partisi, Almanya’da Türkiye ortalamasından yüzde 10 daha fazla oy aldı. Sandık başına gidenlerin oranı da her seçimde biraz daha artarak yüzde 50 sınırında dayandı. Bu seçimlerde daha fazla kente seçim sandığı kurulması ve seçimlerin önemi nedeniyle katılımın artacağı tahmin ediliyor.

Bütün bunlar arasında daha önce AKP ve Erdoğan’a oy verenlerin ne kadarının bu seçimlerde vermeyeceği ise en fazla merak edilenler arasında. Türkiye’deki ekonomik sosyal sorunların bir kısmı Almanya’dan da hissedildiği için belli bir güven kaybı olabilir. Her ne kadar Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli seçmenler Türkiye’de yaşamadıkları için, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı gibi temel sorunlardan doğrudan etkilenmeseler de, aldıkları doğrudan haberler ve yazın gittikleri tatilde bunu yaşayarak görüyorlar.

27 Nisan’da başlayacak ve 9 Mayıs’a kadar devam edecek yurt dışındaki oy kullanma işlemi öncesi Almanya’da bulunan örgüt ve kurumlar da Türkiye’de kendilerine yakın gördükleri ittifaklara destek yönünde çalışmalara devam ediyor.

Dini ve milli örgütler, Türkiye gerçeklerini görmezden gelerek, “her şeyin çok güzel olduğunu” propaganda edip Türkiye kökenli seçmenleri etkilemeye çalışıyorlar. Demokratik bir Türkiye’den yana olan göçmen dernekleri ve kurumları ise Emek ve Özgürlük İttifakı’na destek vermek için çalışmalarını sürdürüyor. Demokratik bir Türkiye’nin kurulması için seçimlerde Emek ve Özgürlük İttifakı ve Yeşil Sol Parti’ye oy vermek bu seçimlerde Almanya’dan Türkiye’deki emek ve demokrasi güçlerine verilecek en önemli destek olacaktır. (YH)


DİDF: Emek, demokrasi ve barış için oy verelim

14 Mayıs’ta Türkiye’de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri ülkenin geleceği için hayati önem taşıyor. Çünkü Türkiye’nin önünde iki seçenek bulunuyor: Ya, halkların yaşamını her bakımdan karanlığa iten tek adam rejimi ve onun yarattığı bu yıkım sürecek; ya da halkın barış, demokra¬si, özgürlük ve insanca yaşam talepleri yönünde yeni bir yola girilecek.

Türkiye halkı haklı olarak adaletsizliğe, bir avuç zengi¬nin rantı uğruna emekçilerin yoksullaştırılmasına, kadın haklarının hiçe sayılmasına, gençliğin geleceğinin yok edil¬mesine ve en son deprem felake¬tinde görüldüğü gibi halkın çare¬siz bırakılmasına isyan ediyor.

İşçi ve emekçi haklarını, Kürt sorunun demokratik çözümünü, laikliği ve eşit yurttaşlığı, doğayı ve insan haklarını, barış ve özgürlüğü, kadın ve çocuk haklarını savunanların büyük bölümü, “Emek ve Özgürlük İttifakı’nda güçlerini birleştirerek seçimlere giriyor.

Gerek tek adam rejiminin sonlandırılması gerekse Erdoğan sonrası dönemde, halkların ihtiyaç duyduğu taleplerin hayat bulabilmesi için, emek ve demokrasi güçlerinin birliği olan Emek ve Özgürlük İttifakı‘nın en güçlü biçimde parlamentoda temsil edilmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye halklarının ve emekçi¬lerin özgürlük, demokrasi, barış ve insanca yaşama talebi, Avrupa ülkelerinde yaşayan bizlerin de talebi ve özlemidir. Bu nedenle bu önemli yol ayrımında, Avrupa’da yaşayan tüm Türkiye kökenlileri, tek adamdan kurtulmak için, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu’na; emek, demokrasi ve barıştan yana taleplerin hayat bulması için de, parlamento seçimlerine ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’nın programıyla katılan Yeşil Sol Parti’ye oy vermeye çağırıyoruz.


AABK Genel Başkanı Hüseyin Mat: Hesap sormak için sandık başına gidelim

14 Mayıs seçimleri sadece bir rejim değişikliği için tutum belirlemek için değil aynı zamanda son 20 yılda yapılanların hesabını sormak için bir iradeyi ortaya koymamız gerekiyor. Gezi’nin, Roboski’nin hesabı daha sorulmadı. Biz Avrupa’da faaliyet sürdüren bir inanç kurumuyuz. Bu nedenle partiler üstü bir tutumuzu var. Ancak bu tarafsız olduğumuz anlamına gelmiyor. Haksızlıklara karşı, demokrasiden, özgürlüklerden, eşit haklardan, birlikte yaşamaktan yana tarafız. Daha demokratik bir Türkiye’nin kurulmasından yanayız. Cumhuriyetin birinci yüzyılında başımıza gelmedik kalmadı. Cumhuriyetin birinci yüzyılında yaşananların benzerini ikinci yüzyılda yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle bütün mazlumlar olarak bir araya gelerek, mevcut iktidardan kurtulmamız gerekiyor. AKP-MHP hükümetinden Türkiye’yi kurtarmamız gerekiyor. İnanıyorum ki, 14 Mayıs bunun önemli tarihlerinden birisi olacak.

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz. Parlamento seçimlerinde ise Emek ve Özgürlük İttifakı’nın parlamentoda güçlü bir şekilde temsil edilmesini istiyoruz. Sol ittifak parlamentoya ne kadar güçlü bir şekilde girerse o kadar iyi olur. Bütün çalışmalarımızı bu temelde yapıyoruz ve Avrupa’daki Alevileri sandık başına giderek oy kullanmaya çağırıyoruz.

Close